Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6438
Karar No: 2019/1119
Karar Tarihi: 19.02.2019

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/6438 Esas 2019/1119 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2017/6438 E.  ,  2019/1119 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi


    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine davacılar ve davalılar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davacılar ve davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Bölge Adliye Mahkemesi kararının süresi içinde temyizen incelenmesi davacılar ve davalılar vekillerince temyiz edilmesi ve davalılardan ... İnş.San.Ve Tic.Ltd.Şti. İle .... Vekillerince duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19/02/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan ... İnş.San. Tic. Ltd.Şti. vekili Av. ..., davalı .... Vekili Av. ..., davalı ... İnş. San. Ve Tic. A.Ş. Vekili Av. ... ile davacılar vekili Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
    KARAR
    A)Davacı İstemi;
    Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılar ...-... Adi Ortaklığı"nın ... Elektrik Üretim A.Ş"ne ait olan ... Regülatörü -Hes Projesi İnşaatı ve Hidromekanik işlerinin yapımını ihale ile üstlenildiğini, HES şantiyesi 2 nolu yaklaşım tünelinde vasıfsız işçi olarak çalışan müvekkillerinin miras bırakanı ..."ın 19.10.2012 tarihinde meydana gelen olay sırasında orada çalışan kalıp ustası ..."nin talimatı ile kalıp üzerinde asılı bulunan yanar haldeki projektörü, mikser ve beton pompası ile beton dökülen içini aydınlatacak konuma getirmek için harekete geçtiğini, bir ucu tevzi panosuna takılı diğer uçunda 3"lü priz olan 13,7 m uzunluğundaki seyyar kablo ve 3"lü prize takılı kendi kablosu ile beslenen ve kalıp üzerinde asılı bulunan projektörü istenilen konuma getirmek için seyyar kabloyu tevzi panosundan ayırmadan veya projektör kablosunu 3"lü prizden ayırmadan projektörün gövdesinden tutarak çevirmeye çalışırken, projektörün gövdesinde var olan elektrik kaçak akıma kapılması veya kalıp üzerinde asılı olan projektörün üzerine düşerek akıma kapılması nedeniyle dolaşım ve solunum durması sonucu hayatını kaybettiğini, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/615 E.sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda müvekkillerinin murisinin tali kusurlu bulunduğunu, iş kazası sonucu ölüm nedeniyle destekten yoksun kalan müvekkillerine belirlenecek miktara göre destekten yoksun kalma tazminatı ile tüm davacılar için sorumluluğun derecesine göre belirsiz alacak davası olarak 1.000,00 TL maddi, Eş lehine 100.000 TL, Çocukların her biri lehine 90.000 TL’şer, Anne ve Baba lehine 50.000 TL’şer ve Kardeşlerin her biri lehine 25.000 TL’şer manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Talep Artırım dilekçesi ile davacı Eş lehine 195.157,59 TL, davacı Anne lehine 12.256,04 TL, davacı Çocuk ... lehine 19.271,78 TL ve Davacı Çocuk ... lehine 13.813,12 TL maddi tazminat isteminde bulunulmuştur.
    B)Davalı Cevabı;
    Davalılar cevap dilekçelerinde; müvekkili şirketlerin davaya konu olayda hiçbir kusurunun olmadığını, şantiyede iş güvenliği önlemlerinin alınmasından tamamen işi yapan (yüklenici) firmanın sorumlu olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmelerde bu hususların yazılı sözleşmelerle kayıt altına alındığını, müvekkili şirketleri şantiyede ve yakın çevresinde her türlü güvenlik önleminin alınmasında azami özeni gösterdiklerini, dava konusu kazanın oluşumunda şirketlere atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    Tarafların 22.05.2016 tarihli kusur raporunda tespit edilen kusur durumları, davacıların gerçek zararının tespiti için aldırılan hesap raporu dikkate alınarak; davacı ..."nın 195.157,59 TL maddi, davacı ..." nin 12.256,04 TL maddi, davacı ..."nın " nın 19.271,78 TL maddi, davacı ..."ın 13.813,12 TL maddi tazminat alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.
    Her ne kadar davacılar vekili , müvekkilinin murisinin 1.400,00 TL ücret aldığını iddia etmiş ise de murisin söz konusu ücreti aldığı ispatlanamadığından yapılan ücret araştırmasında da bu husus kanıtlanmadığından bu yöndeki beyanlarına itibar edilmesiği anlaşılmıştır.Mahkemece Davacı eş lehine 195.157,59 TL maddi ve 90.000 TL manevi, Davacı Çocuk ... lehine 19.271,78 TL maddi ve 60.000 TL manevi, davacı Çocuk ... lehine 13.813,12 TL maddi ve 60.000 TL manevi, Davacı anne lehine 12.256,04 TL maddi ve 25.000 TL manevi, Davacı baba lehine maddi tazminat isteminin reddiyle 25.000 TL manevi, Davacı kardeşlerin her biri lehine 10.000 TL manevi tazminata karar verildiği ve tazminatlara olay tarihinden itibaren faiz işletildiği anlaşılmıştır.
    D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı
    Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde özetle, Davacının düz, vasıfsız işçi pozisyonunda çalıştığı, Mahkemece ücret araştırması yapılmış ancak gelen yazı cevaplarında usta pozisyonundaki işçileri ücretinin ne olabileceği bildirilmiş ya da sendikalı işçi ücretine ilişkin bilgi verilmiş olduğu, Davacının iş sözleşmesinde ve bordrolarda yazılı brüt 1.000 TL ücretinin esas alınmasında ve net ücret bulunarak hesaplama yapılmasında bir hata bulunmadığı,
    Dava konusu olayda, davacı baba ..."ın SGK"ya 17.06.2013 tarihinde gelir bağlanması için başvurduğu, ancak yapılan incelemede yukarıda belirtilen şartlar bulunmadığından gelir bağlanmadığı, o halde sigortalı ..."ın davacı babasına destek olduğunun kabulünün mümkün olmadığından mahkemece babanın maddi tazminat isteğinin reddine karar verilmesinin uygun olduğu,Dosyanın yapılan incelemesinde davalı ... şirketinin hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği yönünde bir veriye rastlanılmadığı, davada davalı tarafından yemin delili ile ispatlanacak bir husus bulunmadığını bu delilin kullanılmasından mahrum bırakılmadığını, Hüküm fıkrasında faizler olay tarihinden itibaren işletilerek alacaklara hükmedildiğini, Hüküm fıkrasında olay tarihi açıkça yazılı olmasa da gerekçe kısmında iş kazasının 19.10.2012 tarihinde meydana geldiği, bu nedenle infazda tereddüt oluşturmayacağını, Düz işçi pozisyonundaki davalı işyerinde başka bir işle görevlendirildiği (temizlik, ara işler gibi) esnada kendisinden projektörü çevirmesi istenen ölen işçiye kusur yüklenmesi dosya kapsamına ve olayın gelişimine uygun düşmediği, bu nedenle mahkemece 22.05.2016 tarihli kusur raporuna itibar edilmesinin dosya kapsamına uygun düşmediği, Hesap raporu kapsamı ve gerekçesi incelendiğinde istinaf sebepleri ve kamu düzeni açısından hükme esas alınmasına engel bir husus tespit edilemediğini,
    Olayın oluş şekli, ölenin kaza tarihindeki yaşı, kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarlarının tayininde herhangi bir isabetsizlik görülmediği,
    Mahkemece faiz olay (kaza) tarihinden işletilmiştir. İş kazası haksız fiil niteliğinde zararlandırıcı sigorta olayıdır. Bu nedenle Yargıtay 21. HD. Yerleşik içtihatları da dikkate alındığında olay tarihinden itibaren faiz işletilmesinde bir aykırılık bulunmamaktadır.
    Yargıtay 21. HD"nin 2016/20266 E. 2017/2777 K. 04.04.2017 tarihli içtihadı ve diğer yerleşik içtihatlarında birden fazla davacı tarafından birden fazla davalı aleyhine açılan tazminat davalarında ret sebebi aynı olan davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedileceği bunun AAÜT hükümlerine uygun olduğundan maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddedilen kısımları için ayrı ayrı olmak üzere davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmadığına işaret edildiği ve taraf vekillerinin istinaf başvurusunun; HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince; ayrı ayrı Esastan Reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
    E) Tarafların Temyiz Nedenleri;
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde, hesapta yemek ve yol ücreti dikkate Alnarak 1.400 TL üzerinden hesap yapılması gerektiğini, aynı kıdemdeki tanık işçi beyanına göre 1.400 TL ücret aldığı sabit olmasına göre 1.000 TL üzerinden hesap yapılması hatalı olduğunu,Babaya gelir bağlanmasa da maddi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, manevi tazminatların az olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    Davalı ... İnşaat Şirketi vekili temyiz dilekçesinde, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, kusur raporları arasında çelişkilerin giderilmediğni hükme esas alınamyacağını, olayın gerçekleşme şeklinin mahkeme kabulünden farklı olduğunu, illiyet bağının kesildiğini, hesap raporunun açık olmadığını, hesapta esas alınan ücretin fazla olduğunu, eşin evlenme olasılığının raporda esas alınan tablodan farklı tablolara göre hesaplanması gerektiğini yanlış hesaplandığını, manevi tazminatların fahiş takdir edildiğini, faize dava tarihinden hükmedilmesi gerektiğini, vekalet ücretinin hatalı belirlendiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    Davalı ... Yapı Şirketi vekili temyiz dilekçesinde, kusur raporları arasında çelişkilerin giderilmediğni hükme esas alınamayacağını , hesap bilirkişinin raporu hazırladığı tarihin ara karar tarihinden önce olduğu dikkate alındığında tarafsızlığına gölge düştüğünü, hesap raporunun denetime elverişli ve açık olmadığını, hesaba esas alınan ücretin ne şekilde belirlendiğini anlaşılamadığını, eşin evlenme olasılığının yanlış hesaplandığını, kazalının zarara kendisi sebep olduğu için tazminat yükümlüğünün kaldırılması gerektiğini, manevi tazminatların fahiş takdir edildiğini, beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.Davalı ... İnşaat Şirketi vekili temyiz dilekçesinde, kusur raporları arasında çelişkilerin giderilmediğni hükme esas alınamayacağını, hesap raporunun denetime elverişli ve açık olmadığını, eşin evlenme olasılığının yanlış hesaplandığını, vekalet ücretinin hatalı belirlendiğini. her bir davacı üzerinden ayrı red vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
    a) Davacı anne, baba ve kardeşlerin her biri lehine takdir edilen Manevi Tazminat hükümleri yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
    Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar için kesinlik sınırı, karar tarihi itibariyle 41.530,00 TL dir.Dava dilekçesinde davacı anne ve babanın ayrı ayrı 50.000,00 TL’şer, davacı kardeşlerin ise ayrı ayrı ı 25.000,00 TL’şer, manevi tazminat talebinde bulunduğu, Yerel Mahkemece davacı anne ve baba lehine ayrı ayrı 25.000,00 TL’şer, davacı kardeşlerin her biri lehine ayrı ayrı 10.000,00 TL’şer manevi tazminata, hükmedildiği, taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği ve bu kararın taraf vekillerince temyize getirildiği dikkate alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının karar tarihi itibariyle temyiz sınırının altında kaldığı açıktır.O halde Davacı anne, baba ve kardeşlerin her biri lehine takdir edilen Manevi Tazminat hükümleri yönünden kararın temyiz kabiliyeti olmayıp, taraf vekillerinin bu hükümlere yönelik temyiz itirazlarının H.M.K."nun 362/1-a maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.
    b) Davacı anne, baba, eş ve çocukların her biri lehine takdir ediken Maddi Tazminat hükümleri ile Davacı eş ve çocukların her biri lehine takdir edilen Manevi Tazminat hükümleri yönünden yapılan temyiz incelemesinde ise;
    1- Dosyadaki yazılara, kanuni gerektirici sebepler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
    2- Dava, 19/10/2012 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalının yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece yukarıda işaret olunduğu üzere davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, ... ili, ... İlçesi ... Köyü sınırlarında yer alan ve Davalı ... ve ... Şirketleri tarafından oluşturulmuş bulunan Adi Ortaklık tarafından inşa edilen Hidroelektirik Santralin yaklaşma tünelinde sigortalı işçi Adi Ortaklık işçisi olarak çalışırken tünel içerisinde beton dökülmesi işi sırasında aydınlatma amacıyla kullanılan projektörü tuttuğu sırada projektörün gövdesinden sızan kaçak elektiriğe kapılarak vefat ettiği, iş kazasının gerçekleşmesinde Adi Ortaklığı oluşturan davalıların %100 oranında kusurlu oldukları anlaşılmıştır.
    Taraflar arasında uyuşmazlığın bir kısmı maddi zararın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. İş kazası sonucu maluliyete dayalı maddi tazminatının hesaplanmasında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Öte yandan, gerçek ücretin ise; işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücret olduğu, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş ücret olmadığı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır.
    Öte yandan, Tazminatın saptanmasında, zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, PMF yaşam tablosuna göre bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı, işgöremezlik ve müterafih kusur oranları, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Öte yandan tazminat miktarı; işçinin ve destek görenin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez. Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tesbit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı Dairemizin ve Yargıtay"ın oturmuş, yerleşmiş görüşlerindendir.
    Dosya kapsamına göre davacının yaptığı işin özelliği de dikkate alındığında 1,06 kat üzerinden hesap yapılması yerinde ise de; hükme esas alınan hesap raporunda aktif devrede yapılan hesapta asgari geçim indiriminin hesapta dikkate alınıp alınmadığı, yine pasif devrede asgari geçim indirimi uygulanmadan hesap yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır.
    O halde Mahkemece yapılacak iş, kazalının olay tarihinde aldığı 1,06 kat düzeyindeki ücreti aktif devrede asgari ücretlere uyguladıktan sonra her yıl için asgari geçim indirimini ayrıca ekleyerek, mükerrer asgari geçim indirimi uygulamasına yol açmamak, pasif devre için ise asgari geçim indirimi dikkate alınmaksızın denetime imkanı sağlayacak çekilde bilirkişiden rapor almaktan ibarettir.
    3- Mahkemece davacı anneye gelir bağlanması nedeniyle maddi tazminat hesabı yapılırken; davacı babaya SGK’dan gelir bağlanmamıl olması nedeniyle maddi tazminat hesabı yapılmadığı anlaşılmaktadır.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 22/06/2018 tarih 2016/5 E - 2018/6 sayılı kararında, ana ve/veya babanın çocuğunun haksız fiil ve veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, destek ilişkisinin varlığının ispatı için SGK"dan gelir bağlanması şartının aranmayacağı, destekten yoksun kalma tazminatı davalarında çocukların ana ve/veya babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerektiği kabul edilmiştir.Destekten yoksun kalma tazminatı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinin 3. bendinde düzenlenmiş olup, “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir”. Bu maddeye göre, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesine göre; ""Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Burada bahsedilen destek ilişkisi hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar. Destek ilişkisinin varlığında destek olunanın ihtiyaçlarının sürekli ve düzenli olarak karşılanması yer almaktadır. Burada ifade edilmek istenen süreklilik ve düzenlilik hali yardımın belirlenen zamanlarda ve belirli miktarlarda yapılması değil, eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentinin bulunmasıdır. Eğer yardım devamlı destek saiki ile değil de, tek seferlik, geçici, düzensiz ya da gelişigüzel zamanlarda yapılıyor ve ileride yardımın devam edeceğine dair bir beklenti yaratmıyorsa , bu durumda desteğin sürekli ve düzenli olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır".Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinden anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kimselere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi sonucu destekten yararlanan kimselerin uğradıkları zararın peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulmasıdır. Eş deyişle amaç; destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.Burada önemle üzerinde durulması gereken husus, sigortalının destek gücünün, ana ve babanın destek ihtiyacı ile beklenilen destek şeklinin ve miktarının yaşam deneylerine uygun olması gereğidir.Öte yandan; sigortalının iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle ölümü hâlinde ana ve/veya babaya ölüm geliri bağlanabilmesi için 5510 sayılı Kanunun 34/d maddesindeki koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. Bu maddeye göre; “Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam % 25"i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam % 25"i, oranında aylık bağlanır”.
    Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sigortalının ölümü nedeniyle gelir bağlanması halinde; yapılan ödemeler ve bağlanan gelirin Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre Kurum tarafından rücu edilebilen kısmı belirlenen destekten yoksun kalma zararından indirilecektir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; "Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler".
    Türk Borçlar Kanununun 51. maddesine göre ise; "Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler".
    Ana ve babaya ölüm geliri bağlanıp bağlanmaması, destek ilişkisinin varlığı yönünden olmasa da tazminatın belirlenmesi noktasında dikkate alınmalıdır. Zira asgari ücretin altında geliri bulunan ve Sosyal Güvenlik Kurumunca gelir bağlanan ana ve/veya babanın destek ihtiyacının bulunduğu ve ölen sigortalının maddi destekte bulunduğunun karine olarak kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir. Kurumca gelir bağlanmayan davacı ana ve babaya sigortalının fiili desteği kanıtlanmadan, sigortalının gelirinden bir bölümünün pay olarak ayrılacağının kabulü, ölenin desteğinden fiilen yararlanan eş ve çocukların destek zararlarının karşılanamaması sonucunu doğurur.Bakım gücü-bakım ihtiyacı; bu konuda önemli olan, kimlerin yardımcı, kimlerin yardım gören olabilmeye elverişli oldukları değildir; somut olaylar ve belirli kişiler bakımından geleceğe uzanacak ve gelecekte dahi mümkün olabilecek biçimde kimlerin gerçekten yardımcı, kimlerin yardım gören olduklarıdır. Yardımcı (=destek) kavramı, bakım gücünü; yardım gören kavramı ise bakım ihtiyacını gerektirdiğinden, şayet bakım gücü yoksa destekten; bakım ihtiyacı mevcut değilse, yardım görenden söz edilemez. Bundan başka aradaki sıkı ilişki dolayısıyla birinin yokluğu durumunda diğerinin varlığı da düşünülemez. Bu yönden, destekten yoksun kalma davasında davalı taraf, bakım gücü ve bakım ihtiyacının olayda var olmadığını savunabilir. Tazmin alacaklısı sıfatiyle dava açmış olan davacı, yaşam deneyimleri ve olayların olağan yürüyüşü nedeniyle ispat yükünün yer değiştirmesi durumu söz konusu bulunmadıkça bakım gücünü ve bakım ihtiyacını ispat zorundadır (Mustafa Çenberci, İş Kanunu Şerhi-1978 Ankara, shf 846 ve devamı).Bu durumda; destekten yoksun kalınan zararın belirlenmesinde, ölen sigortalının elde ettiği gelirin miktarına göre destek gücünün kapsamının ne olduğu, sürekli ve düzenli destek olup olmadığı ve davacıların destek ihtiyacının bulunup bulunmadığı varsa bu ihtiyacın ne şekilde karşılandığının dikkate alınması gerekir.İçtihadı Birleştirme Kararında söz edildiği gibi, bakma kavramı; "Para ve para ile ölçülebilecek bir değer olabileceği gibi bir hizmet ifası ve yahut benzeri yardımlar şeklinde olabilir. Bu nedenle, desteğin yardımının yanızca parasal nitelikte olması bakım gücünün varlığı için koşul değildir". Ancak aksi kanıtlanmadıkça, sigortalının ileride yapacağı farazi desteklerden olan; ana ve babasının bakım ihtiyacı ileride gerçekleşirse bakım ihtiyacını gidermek, bazen ziyaret etmek, evlerinde yardım etmek, kendilerine alışveriş yapmak, yemek yapmak vs. gibi destekler hesaplanabilir nitelikte değildir.Somut olaya gelince; Davacı babaya Sosyal Güvenlik Kurumunca ölüm geliri bağlanmadığı açıktır. Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; ölen sigortalının gelirinden sürekli destekte bulunduğu ileri sürülüp, Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre maddi delillerle hesaplanabilir sürekli ve düzenli fiili bir desteğin varlığı da kanıtlanmamıştır.Bu durumda; Mahkemece, farazi desteğin karine olduğu kabul edilerek, Türk Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddeleri uyarınca, somut olayın özelliğine göre davacı anne ve babanın birbirlerine desteği ile varsa diğer çocuklarından alabilecekleri destek de dikkate alınarak davacı baba için de hakkaniyete uygun makul bir maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde davacı baba yönünden maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi de isabetsiz olmuştur. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, taraf vekillerinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle (BOZULMASINA), davacılar ile davalılar yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma Avukatlık ücretinin karşılıklı olarak birbirlerine yükletilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 19/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi