14. Hukuk Dairesi 2015/8578 E. , 2015/9177 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2014
NUMARASI : 2014/147-2014/547
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.07.2011 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davanın yasal süresi içinde açılmadığını, taşınmazın tapuda gösterilen satış bedelinden daha yüksek bir bedelle satın alındığını ve fiili taksim bulunduğunu savunmuştur.
Davanın kabulüne dair verilen İstanbul 13.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/500 Esas, 2013/92 sayılı kararı, davalı vekilinin 20.12.2011 havale tarihli dilekçesi ile fiili taksim iddiasında bulunarak tanık isimleri bildirmiş olması nedeniyle bu hususun araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, Dairemizin 26.11.2013 tarih 2013/14028-14637 E-K sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak, davalı tanıkları dinlenmiş ve davalı tarafın fiili taksim iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olayda; mahkemece davalının fiili taksim savunması yönünden yapılan araştırmalar hüküm kurmaya yeterli değildir. Davalı tanıklarından M.. T.. 02.10.2014 tarihli duruşmada, ""...daha sonra eşyalar taşınırken Suzan hanım daireye baktı güzel olmuş, güle güle oturun dedi, daha sonra kendisi dairesine çıktı, biz eşyalarımızı taşımaya devam ettik, Suzan hanım aynı binada girişin üstündeki dairede oturuyor."" şeklinde beyanda bulunmuştur. Tanığın bu beyanı dikkate alındığında, mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiş, fiili taksim hususu, özellikle davacının taşınmazda doğrudan kullandığı veya davacı adına çocuklarının kullandığı bir yer bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda davalının fiili taksim savunması yönünden tarafların bildirdikleri tanıklar keşif mahallinde dinlenerek açıklanan hususları kapsar şekilde beyanları alınıp, taşınmazda her bir bölümün kim tarafından kullanıldığı belirlenerek ve keşfe katılan fen bilirkişisine krokisinde işaretlettirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.