16. Hukuk Dairesi 2018/1160 E. , 2021/575 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
...
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 01.02.2021 gün ve saatte temyiz eden ... vekili Avukat ... ile aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda, ...,... Köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 29 parsel sayılı 28.298,86 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı belirtilerek, davalı Hazine adına tespit ve 1994 yılında tescil edildikten sonra, 2012 yılında yapılan uygulama kadastrosu sonucunda 837 ada 71 parsel numarasıyla ve 25.478,67 metrekare yüzölçümlü olarak tescil edilmiş, aynı zamanda 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi uyarınca yapılan güncelleme ile de ... ve müştereklerinin kullanımında olduğu beyanlar hanesine şerh edilmiştir. Davacı ..., tapuda adına kayıtlı bulunan eski 104 ada 26 parsel sayılı 4.419,60 metrekare yüzölçümlü taşınmazının uygulama kadastrosu sonucunda 837 ada 74 parsel numarasıyla ve 4.177,24 metrekare yüzölçümüyle tapuya tescil edildiğini, aradaki eksikliğin çekişmeli 837 ada 71 parselde bırakıldığını öne sürerek, taşınmazının mülkiyetinin ve çap kaydının korunması için, oluşan muarazanın giderilmesine, bu bölümün tapu kaydının iptali ile adına tesciline, davalıların kullanımında olduğuna dair beyanlar hanesindeki şerhin silinmesine, bu bölüm üzerinde bulunan ağaç ve muhdesatların kendisine ait olduğunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında 6292 sayılı Yasa uyarınca çekişmeli taşınmaz, lehlerine kullanıcı şerhi verilen ... ve müştereklerine satılarak adlarına tapu kaydı oluşmuş ve bunun üzerine davacı ... 10.09.2014 tarihli duruşmada, çekişmeli taşınmazın malikinin değişmesi nedeniyle HMK 125. madde gereğince seçimlik haklarını kullanarak taşınmazı kayden satın alan ... ve müştereklerine karşı tapu iptali ve tescil davası olarak devam edilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, 6292 sayılı Yasanın 7. maddesine göre tapuda kişiler adına kayıtlı taşınmazların 2/A ve 2/B belirtilerek Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı gerekçesiyle dava açılamayacağı, açılır ise vazgeçileceğinin belirtildiği, bu hüküm karşısında taraflar arasındaki ihtilafın 2/B den kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davanın vasıflandırılmasında ve uygulanması gereken kanun hükümlerinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Davacının önce, 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu ile tapuda adına kayıtlı bulunan aşınmazının yüzölçümünün eksildiğini öne sürerek askı ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesinde, Kadastro Müdürlüğünü hasım göstermek suretiyle dava açtığı, bu davanın husumet nedeniyle reddine karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği, bunun üzerine taşınmazına komşu olan ve 2/B niteliği ile tespit ve tescil edilen taşınmazın maliki Hazineyi ve adına kullanıcı şerhi verilen kişileri hasım göstererek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Olayları anlatmak taraflara, davayı vasıflandırmak hakime aittir. Davacı, uygulama kadastrosu ile davalılara ait taşınmaz ile kendi taşınmazı arasındaki sınırın tesis sınırına göre aleyhine olacak şekilde farklı belirlendiğini ve kendi taşınmazının bir kısmının davalı Hazineye ait taşınmaz içinde bırakıldığını öne sürerek bu bölümün yeniden kendi taşınmazına dahil edilmesini talep etmiştir. 6292 sayılı Yasanın 7/a ve b maddelerinde, “tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir” hükmüne yer verilmiş olup, Hazine tarafından tapu maliklerine karşı tapu iptali ve tescil davasının açılamayacağını veya açılanlardan vazgeçileceğini düzenleyen söz konusu yasa hükmünün eldeki davaya uygulanmasının mümkün bulunmadığı açıktır.
Çekişmeli taşınmazın bulundu bölgede uygulama kadastrosu ile birlikte 3402 sayılı Kadastro Kanunun Ek 4. maddesi uyarınca güncelleme çalışmalarının yapıldığı, aynı tarihler arasında askı ilanına çıkarıldığı, güncelleme çalışmaları ile de orman sınır noktalarının şimdiki konumu ile haritasına işlendiği ve uygulama kadastrosu ile bu sınırlara uyulmak suretiyle davacının taşınmazının belirlendiği görülmektedir.
Diğer yandan, davacı adına kayıtlı bulunan 837 ada 74 (öncesi 104 ada 29) parsel sayılı taşınmazın, Kadastro Mahkemesine aktarılan ve Hazine ve Orman İdaresinin taraf olduğudava sonucunda, orman araştırması yapılmak suretiyle kişiler adına tesciline karar verildiği ve bu hükmün Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin temyiz incelemesinden geçerek tapu kaydının oluştuğu, satın alma yoluyla da davacıya intikal ettiği anlaşıldığı halde, bu dava dosyası getirtilmemiş, eldeki davada sınırların belirlenmesi hususunda güçlü delil niteliğinde olup olmadığı tartışılmamıştır.
Mahkemece amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, anılan dava dosyası, dava konusu 837 ada 71 (eski 104 ada 29) parselin tesis kadastrosu tutanağı, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, orman tahdit tutanakları, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgeler dosya arasına getirtilmeli, bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, bir orman bilirkişisi ile 2 jeodezi ve fotogrametri ve harita mühendisi vasfına sahip toplam 3 uzman bilirkişinin katılımıyla keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri teknik bilirkişiye işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar teknik bilirkişi tarafından haritasında işaretlenmeli, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, teknik bilirkişilerden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Teknik bilirkişilerin, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için teknik bilirkişilerin birlikte düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını, orman tesis paftasının çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise dava konusu taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Teknik bilirkişiler harita üzerinde, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli rapor alınması ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, uyuşmazlığa uygun düşmeyecek kanun hükümlerinin uygulanması da isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 3.050,00 TL vekalet ücretinin aleyhine temyiz istenilenden alınarak, duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı tarafa verilmesine,
peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.02.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.