10. Hukuk Dairesi 2009/18335 E. , 2010/1295 K.
"İçtihat Metni"......
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 68. maddesi ile İcra İflas Kanununun 67. maddesi olup, dava; zorunlu .... sigortalısı iken .....’lı babasından dolayı iş kazası geliri aldığı iddia olunan davalıya 21.02.1995-18.08.2006 döneminde fuzulen ödendiği iddia edilen 18944,21 TL asıl alacağın ferileriyle birlikte tahsili için davalı borçlu aleyhine girişilen icra takibine vaki itirazın iptali ile borçlunun %40 İcra İnkar tazminatıyla sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
Mahkeme, yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre; davalının, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Somut olayda; davalıya, iş kazası sonucu ölen babasından dolayı ....... tahsis no’lu dosya üzerinden 24.12.1981 tarihi itibariyle .....’dan iş kazası geliri bağlandığı, hizmet cetveline göre ise, davalının 13.02.1995 giriş olmak üzere istirdat dönemi sonu olan 18.08.2006 dönemine kadar sürekli biçimde zorunlu ......’lı olarak çalıştığı ve bu dönem içinde kendisine takibe ve davaya konu tutar kadar iş kazası geliri ödendiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın 68/VI. maddesi, “...sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, .......... tabii işlerde çalışmaya buralardan gelir ve aylık almaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takip eden devre başından itibaren kesilir...” hükmünü içermektedir. Öte yandan, iş kazası gelirine ait tahsis dosyasına ilişkin olarak alınan beyan ve tahhüt belgesinde, anılan değişikliklerin kuruma bildirileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
./...
-2-
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır...” hükmünü içermektedir.
Konuya ilişkin 5510 sayılı Yasa öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Yasanın “Yersiz ve yanlış ödemelerin tahsili”ni düzenleyen 121. maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Yasa içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesiyle getirilen düzenleme, sebepsiz zenginleşmede iade konusuna ilişkin özel bir düzenleme niteliğinde olup; zamanaşımı hükmü olarak nitelenmesine olanak bulunmamaktadır. Maddenin genel hükümlere atfı, 5510 sayılı Yasanın 97. ve diğer maddelerinde fazla veya yersiz ödemeden kaynaklanan Kurum alacağı yönünden düzenlemeye yer verilmemiş olması karşısında fazla ve yersiz ödemeden kaynaklanan Kurum alacağı yönünden zamanaşımı konusunun genel hükümlerden hareketle çözümü gerekmektedir.
.......
Ayrıca, sebepsiz zenginleşme hukuksal temeline dayalı davaların da kamu kurum ve kuruluşları açısından ......’nun 66. maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı, o kurum ve kuruluşların yetkili kişi veya organlarının verdiğini, istirdada haklı olduğunu öğrendiği tarih olup (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 16.09.1987 T.,1987/9-68 E.,1987/618 K.), davalının, beyan ve taahhüt belgesi içeriğine göre iyi niyetli kabul edilmemesi yerinde ise de, gelirden kaynaklanan yersiz ödemeleri iade yükümünün 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmü uyarınca belirlenmesi gereği üzerinde durulmaması, diğer taraftan, davalının ödeme emri tebliği üzerine süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunup takibe konu tutara itiraz etmesi karşısında, zamanaşımı definin irdelenip ayrıca bilirkişi marifetiyle faiz hesabı yapılmaması, usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Kabule göre de, icra inkâr tazminatının asıl alacak yerine, takibe konu tüm alacak tutarı üzerinden hesaplanıp hüküm altına alınması yerinde görülmemiştir.
O halde; davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 09.02.2010 gününde oy birliğiyle karar verildi.
........