13. Hukuk Dairesi 2019/1435 E. , 2019/6976 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki hizmet akdinden kaynaklanan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, bayan kuaförü olan davalı yanında Haziran 2002-Ocak 2009 ayları arasında çalıştığını, 01.01.2009 tarihinde haksız olarak işten çıkarıldığını, bu nedenle ihbar-kıdem tazminatı, dini- milli ..., hafta sonu, fazla mesai, ücretli izin alacakları ile ... bildiriminin yapılmaması ve primlerinin ödenmemesi nedeniyle uğradığı kayıptan kaynaklanan tazminat olmak üzere toplam 8.800,00 TL.nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, kendisine ait işyerinde davacının çalışmadığını, arada sırada işyerine gelerek kurduğu samimiyeti kötüye kullanmak suretiyle, birçok arkadaşı ile işyerini kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya çalışan davacının engellenmesi üzerine işbu davayı açmış olduğunu, tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını beyanla haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile davacının kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı, fazla mesai alacağı, haftasonu alacağı, ... genel tatil ücreti alacacağı, ... tazminatı taleplerinin reddine, davacının 438,94 TL ihbar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Yanlar arasındaki uyuşmazlık 818 Sayılı BK.nun 313. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet akdinden kaynaklanmakta olup, Taraflar arasında uyuşmazlık hizmet akdinin haklı nedenle feshedilip edilmediği ve davacının tazminata hak kazanıp kazanmadığı konusunda toplanmaktadır. 4857 Sayılı Kanunun 4/1-ı maddesinde 507 Sayılı Kanunun 2. maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı vurgulanmıştır. Bu durumda uyuşmazlıkta uygulanacak hükümler davanın açıldığı tarih itibariyle 818 Sayılı Kanun hükümleridir. Davacı"nın istemleri arasında kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili, ulusal ... genel tatil ücretleri yer olmaktadır. BK.’nun 344. Maddesi’nde, "muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerekse iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir. Ezcümle, ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnüniyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akdi icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder. Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim taktir eder. Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın duçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli bir askeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez." hükmü, yine BK.’nun 345/1. Maddesi’nde ise, "Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinden ibaret olduğu taktirde, bir taraf diğer tarafa onun akit ile müstehak iken mahrum kaldığı feri menfaatler de nazara alınmak üzere, tam bir tazminat itasıyla mükellef olur." hükmü ve yine anılan maddenin 2. fıkrasında ise, "bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli adeti gözönünde tutarak taktir eder." hükmü vazedilmiştir.
Yine, BK.nun 329. maddesinde fazla çalışmayla ilgili düzenleme mevcut olup, " Sözleşme ile kararlaştırılmış yada mutad olan çalışmanın ölçüsüne oranla bir fazla çalışma zorunlu oluyorsa, işçi bunu yapmaya gücü yeterse ve üzerine almayı reddetme dürüstlük kuralına bir aykırılık ifade ederse, fazla çalışmayı kabul etmek zorundadır. İşçi, bu fazla çalışma için kararlaştırılan ücrete oran kurularak ve özel durumlar gözönüne alınarak takdir edilmesi gereken ek ücreti talep hakkına sahiptir." BK.nun 334. maddesine ise, " İşveren işçiye mutat serbest saatler yada günler vermekle yükümlüdür. İşveren feshi ihbar yapılmasından sonra başka bir iş aranması için işçiye uygun bir zaman vermek zorundadır. Bu durumlarda, işverenin çıkarlarını olabildiği kadar gözetmek gerekmektedir." BK.nun 340./II. Maddesinde ise, iki haftalık bir ihbar süresi öngörülmüştür.
Somut olayda; davacı, bayan kuaförü olan davalı yanında Haziran 2002-Ocak 2009 ayları arasında çalıştığını, 01.01.2009 tarihinde haksız olarak işten çıkarıldığını, davalı yanındaki çalışma süresince haftanın 6 günü 08.30-20.30 saatleri arasında mesai yaptığını, müşteri olması halinde de bu çalışmasının 22.30/23.00’e kadar sürdüğünü, dini bayramların ilk günü dışında ... ve genel tatil günlerinde çalıştığını, yılda en fazla 10 gün izin kullandırıldığını, tüm taleplerine rağmen ... bildiriminin yapılmadığını ve primlerinin ödenmediğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, UBGT, yıllık izin ücretleri alacakları ile ... bildiriminin yapılmaması ve primlerinin ödenmemesi nedeniyle uğradığı kayıptan kaynaklanan tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı taraf da; davacı ile aralarında hizmet akdi bulunmadığını, davacının kurduğu samimiyet nedeniyle ara sıra işyerine geldiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının hizmet akdinin iş veren tarafından haklı bir neden olmadan sona erdirilmesi sebebi ile BK 341. maddesi uyarınca 2 haftalık ücret tutarında ihbar tazminatı talep edebileceği, BK’nda kıdem tazminattı yönünden açık bir hüküm olmadığı, BK 96-98/2 maddelerinden atıf ile BK 41 maddesi çerçevesinde haksız fesih nedeni ile uğradığı zararları talep edebileceği ancak bu durumun davacı tarafından somut olarak kanıtlanmadığı, davacının yıllık ücretli izin alacağından izin sürelerine ilişkin sözleşmenin varlığı ileri sürülüp kanıtlanmadığından ve davacının her yıl 10 gün izin kullandığının tarafların kabulünden yıllık izin ücreti talebinin yerinde olmadığı, fazla mesai, hafta sonu, dini ve milli ... çalışma ücret alacakları BK kapsamında talep hakkının olamayacağı, ... kurumuna ait primlerinin ödenmemesinden kaynaklı tazminat alacağı ise hizmet tespit davası niteliğinde talebinin olmadığından bu konuda talebinin olamayacağı kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamından davalının haklı bir neden olmadan hizmet akdini feshettiği ve davacının yıllık izin ücreti alacağı bulunmadığı kanaati yerinde ise de bu fesih nedeniyle davacı lehine BK’nun 344 ve 345. maddelerinde yer alan fesih tazminatına hükmedilmemiş olması hatalıdır. Ayrıca 818 Sayılı TBK’na göre sadece ihbar tazminatına hükmedilebileceği kanaati de yerinde değildir. Zira 818 Sayılı TBK’nun yukarıda belirtilen ilgili maddeleri gereğince tüm tanık beyanları değerlendirilerek, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davacının fazla mesai, UBGT ve hafta tatili ücreti ile ... primlerinin ödenmemesinden kaynaklı tazminat alacaklarının bulunup bulunmadığı da belirlenmelidir. Bu nedenlerle yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedeni yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte belirtilen nedenle davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.