16. Hukuk Dairesi 2016/8614 E. , 2016/9292 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 28.04.2015 gün ve saatte temyiz eden taraftan gelen olmadı. Aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat ...geldi. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirilip, süresinde yapılan inceleme sonucu verilen geri çevirme kararı ile istenilen belgeler de getirtilip dosyasına konulduktan sonra yeniden inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında Bitez Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda ...r adına kayıtlı bulunan eski 28 parsel sayılı 49.550,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 162 ada 110 parsel numarasıyla ve 46.654,01 metrekare yüzölçümlü olarak, ... adına kayıtlı bulunan eski 27 parsel sayılı 49.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 162 ada 109 parsel numarasıyla ve 54.437,95 metrekare yüzölçümlü olarak, Ortakent Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda Hazine adına kayıtlı bulunan eski 1913 parsel sayılı 50.000,64 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 217 ada 3 parsel numarasıyla ve 51.831,47 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacılar ... ve arkadaşları uygulama kadastrosu sırasında taşınmazların sınırlarının yanlış belirlenmesi sonucu miras bırakanlarına ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 162 ada 109, 110 ve 217 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yukarıda sözü edilen ve yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur. Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları ve harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda mahkemece, tesis kadastrosu sırasında çekişmeli parsel sınırlarında bulunan kırıkların ölçülmeyerek düz geçirilmiş olduğu, 22/a uygulaması ile bu yanlışlığın giderildiği ve mevcut kırıklar üzerinden ölçülmek suretiyle yapılan sınırlandırma ve tespitin doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve uygulama hüküm vermeye elverişli bulunmamaktadır. Davaya konu taşınmazın uygulama kadastrosu tutanağı ve ada raporunda komşu parseller ile olan sınırlarının, sabit sınır tipinde olup değişmediği belirlenen çekişmesiz sınır olduğu belirtilmiştir. Geri çevirme ile dosyamız arasına gelen 2013/95 Esas, 2014/142 Karar sayılı ve 28.1.2015 kesinleşme tarihli dava dosyasında; iş bu davaya konu olan 162 ada 109 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak alınan beyanlarda bu taşınmazın tüm hudutlarını çevreleyen taş duvarların tesis kadastrosundan evvel yapıldığı ve kadastro tespiti tarihi itibariyle de mevcut olduğu belirtildiği ve temyize konu iş bu dava dosyasında yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler beyanlarında da parsel sınırlarını çevreleyen taş duvarların yangın sırasında tahrip olduğu ve dağıldığı belirtilmiştir. Eldeki davada davacılar; uygulama kadastrosu sırasında sabit sınır olarak nitelendirilen taş duvarların, tesis kadastrosu sırasında sabit sınır kabul edilen taş duvarlarla ilgisi bulunmadığı; tesis kadastrosundan sonra yörede çıkan yangın sonucu bu duvarların yıkıldığını; hali hazırda mevcut olan taş duvarların ise hayvan girişini engellemek için gelişi güzel konulduğu iddiasına dayandıkları halde; var olduğu belirtilen taş duvarların ne zaman yapıldığı, tesis kadastrosunun yapıldığı 1956 tarihinde var olup olmadığı, bahsi geçen yangından önce nerede olduğu, yangından sonra da tesis
kadastrosunda var olan duruma uygun olarak taş duvarın yerini koruyup korumadığı; bahsedilen yangından sonra dağıldığı belirtildiği halde dağılmadan önce nerede bulunduğu mahalli bilirkişilerden sorulmamış ve fen bilirkişi raporunda işaretlenmemiştir. Fen bilirkişi tarafından düzenlenen 22.6.2014 tarihli ek raporda tesis kadastrosu sırasında var olan kırık noktaların paftasına tersim edilirken düz geçirilmesinden kaynaklı olarak tesis kadastrosunda hata yapıldığı, 22/a uygulaması sırasında ise bu kırıklar üzerinden ölçüm yapılmak suretiyle yapılan uygulama kadastrosunun doğru olduğu bildirilmiş ise de anılan rapora ekli tesis kadastrosu ile uygulama kadastro paftalarının çakıştırılmasına ait uydu görüntülerinde parsellerin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrosu sınırlarının belirgin şekilde farklı olduğu görülmektedir. Mahkemece teknik bilirkişinin ek rapordaki bu tespitine rağmen dosya arasına orijinal ölçü krokisi ve ölçü cetveli getirtilmemiş; teknik bilirkişi raporu bu suretle denetlenmeye çalışılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; harita mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eşliğinde çekişmeli taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan taşınmazlar arasında sabit nitelikte sınırlar olup olmadığı, belirtilen taş duvarların ne zaman yapıldığı ve nerede olduğu, tesis kadastrosu tarihinden önce yapılmış ise tespitten önceki şekliyle durumunu koruyup korumadığı; iddia edilen ve yerel bilirkişilerce de yangın sırasında dağıldığı beyan edilen taş duvarların; bu yangından sonra yerinin değişip değişmediği hususlarında ayrı ayrı dinlenerek ayrıntılı beyan alınmalı; teknik bilirkişi kurulundan yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdikleri sınırların raporda işaretlenmesi; tesis paftasına esas alınan orijinal ölçü krokisi ve ölçü cetvelindeki açılar ve ölçüler esas alınmak suretiyle düzenlenmesi gereken tesis kadastro paftasının; bu ölçülere ve noktalara uygun olarak düzenlenmiş olup olmadığı hususunun açıkça belirtilmesi ve raporda gösterilmesi istenmeli; uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalı; bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, 22.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.