4. Hukuk Dairesi 2012/10787 E. , 2013/9183 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vd. aleyhine 19/07/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/03/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu yazıda, " ... Otel"de 13 Toplantı" başlığı altında:
(.... davası heyetini görevden uzaklaştırma planını hazırlayan ... üyesi...."un...., ., .... gibi isimlerin bulunduğu ... Otel"deki toplantılara 13 kez katıldığı ortaya çıktı...Aralarında ..., .... ..., ....,.... ve ..."ın bulunduğu... sanıklarının ".... Otel Toplantıları" iddianameye yansımış, "bazı yüksek yargı üyelerinin" de katıldığı belirtilmişti...Bu isimlerden birisinin ....olduğu ve 13 toplantıya katıldığı belirlendi.Toplantılar, sanık...."ın "Darbe toplantılarına katılmaz olur muyum. Ama...."ye "....."e gitmeyelim" diyorum" sözleriyle biliniyor... ..."daki kilitlenme, ... Otel Toplantıları"nı düzenleyen sanık ..."un .... savcılarına yaklaşımını da hatırlattı...."un, "Eskiden savcıyı çağırır ikaz ederdik. Başbakan gelse durduramazdı" dediği ortaya çıkmıştı......"da...,..."nın şehir yapılanması ... ve ...."ün de tutuklandığı .... Meçhul dosyalarına bakan savcıların görevden alınmasını istemesiyle gündeme gelen..., ... .. ... tarafından da .... cinayeti sanığı ...."ın öldürülmesi olayında suçlanmıştı... .... terör örgütü iddiasıyla başlatılan soruşturmayla ilgili hazırlanan iddianamede ...oplantıları"nın örgütün amaçları doğrultusunda yapıldığı anlatılmıştı...) ifadelerine yer verilmiştir.
Dava dilekçesinde, haber ile davacıya ağır isnat ve hakaretlerde bulunulduğu; davacıya yönelik sistemli bir kampanyanın yürütüldüğü; gerçek dışı ve abartılı yorumlar yapıldığı; izinsiz olarak davacının fotoğrafının kullanıldığı ileri sürülmüştür.
Cevap dilekçesinde, haberin kamuoyunun bilgisi dahilinde yapıldığı; görünür gerçekliğin bulunduğu ve hukuka uygun sınırlar içinde kalındığı savunulmuştur.
Mahkemece, yayın nedeniyle mahkumiyet kararı verildiği ve hukuka uygunluk sınırlarının aşıldığı gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu yazı nedeniyle ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2009/902-2011/288 sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda, davalılardan ...."un hakaret eylemi sabit görülmüş, ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Sanık sıfatı ile yargılanan davalılardan ... hakkında CMK"nun 231. maddesi uygulanmış bulunmasına göre, BK"nun 53. maddesi anlamında bağlayıcı bir mahkumiyet kararından söz edilemez. Şu durumda, hukuka aykırılığın mahkemece takdir edilmesi gerekir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durumda halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava konusu yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, kamuoyunda ... Davası olarak bilinen davada yargılanan kimi sanıklarla çekilmiş fotoğraflarına yer verilmek suretiyle basına yansıyan kararname krizi ve dava ile ilgili değerlendirme ve yorumlar yapıldığı; bu durumun görünür gerçekliğe uygun olduğu ve düşünsel bağlılığın da korunduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda, çatışan yararlar dengesinin davacı aleyhine bozulmadığı ve davalılar yönünden hukuka uygunluk sebebinin gerçekleştiği benimsenmelidir. Açıklanan nedenlerle davanın tümden reddi gerekir. Mahkemece, kısmen kabul kararı verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/05/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerel mahkemenin davacının kişilik haklarına saldırı oluştuğu yolundaki tespiti yerinde olup, şu aşamada hükmedilen manevi tazminat miktarını tartışmak mümkün olmadığından mahkeme kararının onanması gerektiği görüşündeyim. 20/05/2013