Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2019/43
Karar No: 2020/186
Karar Tarihi: 20.02.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/43 Esas 2020/186 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2019/43 E.  ,  2020/186 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 26.07.2011 tarihli dava dilekçesinde; davalı ile müvekkili arasında 31.12.2009 tarihli hazır yemek alım sözleşmesi bulunduğunu, bu çerçevede teslim olunan ürünlerin ilk muayenesinde sözleşmenin "Süzme kütlesinin net kütleye oranı en az %75 olacaktır" şeklindeki 2.5.1 maddesine uygun olmadıkları gerekçesiyle malın reddedildiğini, işleme itiraz ettiklerini, itiraz incelemesinin görevli komisyon tarafından tarafsızlıktan uzak bir uslüp ve hatalı usullerle yapıldığını, müvekkili şirketin teslim ettiği ürünlerde eksik malzeme kullanmadığını, tek bir yemek paketindeki gram düzeyinde eksiklik bulunduğu gerekçesiyle 799.056 adet ürün hatalıymış gibi hepsinin reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ret işleminin hemen akabinde mahkeme eliyle keşif yaptırarak ürünlerin sözleşme ve şartnameye uygun bulunduğunu tespit ettirdiklerini, davalı idarenin sözleşmeyi haksız şekilde feshedip müvekkilini kasten zarara uğrattığını ileri sürerek 927.072TL tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili, itiraz üzerine verilen muayene raporunun taraflar arasındaki sözleşme çerçevesinde "kesin delil" ve "delil sözleşmesi" niteliğinde olup tarafları bağladığını, numune olarak tutulan beş paketten dördüncüsünün ölçümleri %73,12 olarak bulunduğu ve beşinci poşet sonucu değiştirmeyeceğinden ölçüm işlemlerinin tamamlandığını, teknik şartnamenin 2.5.1 maddesine açıkça bir aykırılık söz konusu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

    Mahkeme Kararı:
    6. İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.07.2014 tarihli ve 2011/289 E., 2014/326 K. sayılı kararı ile; teknik şartnamenin numune almaya ilişkin bölümünde, numune alma işleminin yürürlükte olan TS 2664"e göre yapılacağının hüküm altına alındığı, buna göre muayenede seksen ambalajın numune almak için ayrıldığı ancak numunelerin muayenelerinin fiziken yapılması işleminde, kusurlu ambalaj sayısının seksen numune için on dört olarak belirlendiği, fiziki muayene tutanağında altı numunenin sonuçlarının verildiği, bunlardan dördünün şartname hükümlerini sağlamadığının belirtildiği, daha sonra yapılan itiraz muayenesinde beş ambalajdan birisi kusurlu çıkmasına rağmen ürünün reddedildiği, oysa ancak seksen ambalajın en az on beşinin kusurlu çıkması hâlinde ret işleminin yapılabileceği, reddetme işleminin sözleşme ve teknik şartnameye uygun olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile reddedilen ürün bedeli 927.072TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 07.06.2016 tarihli ve 2015/970 E., 2016/14541 K. sayılı kararı ile;
    “…Dava, taraflar arasındaki hazır yemek paketi alımına dair ihale sözleşmesinden doğan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Davacı, sözleşmeye göre teslim ettiği ürünlerin ilk inceleme ile kabul görmediğini, itiraz üzerine yapılan ikinci incelemede yine itirazının reddine karar verildiğini, ret gerekçelerinin doğru olmadığını, mahkemece bu durumun incelenerek ürünün sözleşmeye uygun teslim edildiğinin tespit edilmesini istemiştir. Taraflar arasında imzalanan 31.12.2009 tarihli sözleşmenin eki niteliğindeki idari şartnamenin 48. vd. Maddelerinde “ muayene ve kabul şekil ve şartları ” ayrıntılı şekilde düzenlenmiş olup, yine idari şartnamenin 48.2.2.6. maddesinde ise, itiraz muayenesi sonucunda verilen karar taraflar için kesindir” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre, taraflar arasındaki sözleşmenin değinilen hükümlerinin yazılı delil sözleşmesi niteliğinde olup, tarafların sözleşme kapsamında üzerine düşen edimleri yerine getirip getirmediklerinin ispatı ve ispat araçları noktasında tarafları bağlayıcı nitelikle bulundukları anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, mahkemece az yukarıda değinilen hükümler değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, alınan bilirkişi raporları ışığında davacının sözleşme kapsamında üzerine düşen edimleri yerine getirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Mahkemece 17.04.2018 tarihli ve 2017/482 E., 2018/110 K. sayılı karar ile, önceki gerekçeler tekrar edilerek direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasındaki mal alım sözleşmesi çerçevesinde teslim edilen ürünün reddedilmesi işlemine itiraz üzerine yapılacak muayene sonucunda verilecek kararın kesin olduğuna ilişkin sözleşmenin 30.1.6.2 ve idari şartnamenin 48.2.2.6.2 maddesi hükmünün, itiraz muayenesinde yapılan işlemlerin usulüne uygun olmadığı iddiasıyla açılan eldeki davanın dinlenmesine engel teşkil edecek mahiyette kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Uyuşmazlığın çözümünde taraflar arasındaki sözleşme ve şartname hükümlerinin delil sözleşmesi niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi gerekeceğinden öncelikli delil sözleşmeleriyle ilgili açıklama yapılması faydalı olacaktır.
    13. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 287/2. maddesinde düzenlenen delil sözleşmesi; ortaya çıkan uyuşmazlıkta belli bir hususun ne tür deliller ile ispatlanacağının taraflarca yazılı olarak saptanmasıdır.
    14. Anılan maddenin birinci cümlesinde kanunun ispatını belli bir şekle bağladığı vakıaların, başka bir delil ile ispat olunamayacağı esası konulmuştur. Bununla birlikte ikinci cümlede delil sözleşmesinin yapılmış olduğu hâllerde, sözleşmeye konu olan vakıanın başka bir delil ile ispat olunamayacağı kabul edilmek suretiyle delil konusunda tarafların anlaşmalarının geçerli bulunduğu esası benimsenmiştir.
    15. Delil sözleşmesinin geçerli olması, sözleşme hürriyetinin doğal bir sonucudur. Genel hükümler uyarınca yapılacak bazı sözleşmelerde, yanlara bazı kanıtlarla yazılı biçimde ispat hakkının sınırlı olarak tanınması hâlinde, bu sınırlar dışında delil gösterilmesi olanaksızdır. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 48. maddesinde sözleşme özgürlüğü esası benimsendiğine göre, bu esaslar uyarınca düzenlenecek sözleşmenin ispat biçimi de belirlenebilir ve sınırlanabilir olmalıdır.
    16. Delil sözleşmesinin konusu ispattır. Bu nedenle delil sözleşmesi ile ispat şartı olan yazılı şekil öngörülebilir veya var olan yazılı şekil (senet) ile ispat zorunluluğuna istisna (mesela, senetle ispatı gereken bir hukuki işlemin tanıkla ispat edilebileceği) kabul edilebilir. Ne var ki delil sözleşmesi ile geçerlilik (sıhhat) şartı olan yazılı şekil yerine başka bir şekil kararlaştırılamaz.
    17. Bu sözleşmeler usul hukukuna ilişkindir. Çünkü, delil sözleşmesi asıl etkisini usul hukuku alanında gösterir. Delil sözleşmesi, belli bir hukuki ilişki için yapılabilir ve hangi hukuki ilişkinin hangi delil ile ispat edilebileceği konusundaki kararlaştırmanın açıkça gösterilmesi gerekir. Daha açık bir anlatımla taraflar “bundan böyle aramızda çıkacak bütün uyuşmazlıklar tanıkla ispat edilecektir” şeklinde genel bir delil sözleşmesi yapamazlar.
    18. Bir davanın tarafları, dava açılmadan önce veya sonra, bir hususun yalnız belli bir delil ile ispat edileceği hakkında bir sözleşme yaparlarsa, buna münhasır delil sözleşmesi denir. Yani bu hâlde, o husus yalnız delil sözleşmesi ile kabul edilmiş olan delil ile ispat edilebilir; başka bir delil ile ispat edilemez (HUMK m. 287/2).
    19. Münhasır olmayan delil sözleşmesinin en önemli misali, senetle ispatı zorunlu olan bir hukuki işlemin (HUMK m. 288, m. 290), tanıkla da ispat edilebileceği hakkında yapılan delil sözleşmesidir (HUMK m. 289).
    20. Bir hususun ispatı için münhasır delil sözleşmesi yapılmış ise delil sözleşmesinde kararlaştırılan delilden (veya delillerden) başka delil kabul olunmaz. Buna göre taraflar, delil sözleşmesi ile aynı zamanda delillerini hasretmiş olurlar, yani taraflar, delil sözleşmesinde kararlaştırdıkları deliller dışında başka delil gösteremezler (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, c. 3, s. 2881 vd.).
    21. Delil sözleşmesi kesin delil niteliğindedir. Bu nedenle gerek tarafları ve gerekse mahkemeyi bağlayacağından hâkimin resen bu hususu göz önünde bulundurması mecburidir.
    22. Somut olayın açıklanan hükümler ışığında değerlendirilmesine gelince; taraflar arasındaki 31.12.2009 tarihli sözleşme her biri 200 gramlık toplam 799.056 adet sebzeli tavuk hazır yemek paketi alımına ilişkindir. Sözleşmenin 8.2 maddesinde idari şartname ve teknik şartnamenin sözleşmenin eki olduğu açıklanmıştır.
    23. Sözleşmenin 30.1.2 maddesinde, teslim edilen malın muayenesinin yürürlükteki Mal Alımları Denetimi, Muayene ve Kabul İşlemlerine Dair Yönetmeliği, TSK Mal Alımları Denetimi, Muayene ve Kabul İşlemleri Yönergesi ve ilgili mevzuat hükümlerine göre; ayrıca şartnamenin 2.1.d. maddesinde belirtilen teknik şartname ve varsa TSE Standardına veya tebliğine göre yapılacağı, bu esaslara göre niteliklerine uygun bulunmayan malların reddedileceği ve devamında malın fiziki muayenesinin ne suretle yapılması gerektiği belirlenmiştir. Bu hüküm ve sözleşmenin eki olan şartnamelere göre ürünün süzme kütlesinin net kütleye oranı en az %75 olacak (Teknik Şartname, m.2.5.1), numune alma işleminde TS 2664’te yer alan usul uygulanacaktır (Teknik Şartname, m. 3.3). Bahsi geçen TS 2664 sayılı standartta ise teslim olunan ürünün toplam sayısına oranlama ile alınacak numune sayısının ne olması gerektiği ve bu numunelerden ne kadarı sözleşmeye ve şartnamelere aykırı olsa dahi kabul edilebilir kusurlu ambalaj olarak değerlendirileceği açıklanmıştır.
    24. Teslim ettiği mallarda yapılan ilk fiziki muayenede üründen alınan numunelerin uygun değerde bulunmaması üzerine davacı, sözleşmenin 30.1.6.1 maddesi çerçevesinde muayene sonucuna itiraz etmiş, eldeki dava ile de itiraz üzerine yapılan incelemenin sözleşme ve şartnamelere uygun yapılmadığını, ürünlerin reddinin ve dolayısıyla da sözleşmenin feshinin haksız olduğunu ileri sürmüştür.
    25. Sözleşmenin uyuşmazlığın odağı olan 30.1.6.2. maddesi hükmü ise aynen “Yüklenicinin fiziki muayene sonucuna itirazı hâlinde, ilk muayene kabul komisyonunda görev almamış kişilerden oluşturulacak başka bir komisyona malın itiraz muayenesi yaptırılır. Bu muayenede verilen karar taraflar için kesindir. Muayene sonucu hakkında ihtilaf olması hâlinde mahkemede, taraflar bu raporu delil olarak kabul edeceklerdir. İtiraz muayeneleri sadece ilk muayeneden olumsuz çıkan maddeler üzerinden ve ilk komisyonca tutulan mal numunesi üzerinden veya ihtiyaç duyulması hâlinde malın tamamı üzerinden de yapılır.” şeklindedir.
    Aynı düzenleme idari şartnamenin bozma kararında bahsi geçen 48.2.2.6.2 maddesinde de yer almaktadır.
    26. Sözleşmenin malın ilk muayanesi sonucunda verilecek karara karşı öngördüğü itiraz mekanizması usulüyle (m. 30.1.6.1) inceleme sonunda verilecek komisyon kararının etki ve mahiyeti (m. 30.1.6.2) delil sözleşmesi niteliğindedir. Bu hükümler taraflar için bağlayıcıdır ve taraflar komisyonun itiraz üzerine verdiği kararın kesin olduğunu kararlaştırmışlardır. Ne var ki bu hükümde geçen kesinlik mal alım sürecindeki işlemler ve malın kabul edilip edilemeyeceğine ilişkin kararlarla ilgilidir. Söz konusu düzenlemenin itiraz muayenesi komisyonu kararına karşı yargı yoluna başvurulamayacağı şeklinde yorumlanması mümkün değildir. Aksi düşünce anayasal güvence altına alınmış hak arama özgürlüğünü ihlâl edeceği gibi taraflar da muayene sonucu hakkında anlaşmazlık doğması ve konunun mahkeme önüne taşınması hâlinde, yapılacak yargılamada raporu delil olarak kabul edeceklerini açıkça kabul etmişlerdir. Davacı davalı idare eliyle oluşturulmuş bu delilin hukuka, sözleşme ve ekindeki şartnamelerin öngördüğü usullere aykırı olduğu iddiasını mahkeme önünde ispat için eldeki davayı açmıştır.
    27. Hâl böyle olunca mahkemece, itiraz muayenesi sürecinde uygulanan işlemlerin yerinde olup olmadığının denetlenmesi haklı ve yerinde olup bu yöne ilişkin verilen direnme kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
    28. Ne var ki bozma nedenine göre davalının sair hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmediği anlaşılmakla bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmiştir.
    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Direnme uygun olup davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA GÖNDERİLMESİNE,
    Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle Hukuk Genel Kurulunun kararının mahkemesince taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise doğrudan 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi