11. Hukuk Dairesi 2014/14293 E. , 2015/66 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada..... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09.06.2014 tarih ve 2013/332-2014/128 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ....... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin yıllardır tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkili adına 2003/04628 noda 18, 25, 35. sınıflarda tescilli “......” markasının bulunduğunu, davalı adına da 2012/09586 noda 25. sınıfta “.........” ibareli markanın olduğunu, her iki markanın esas unsurunu oluşturan “....” ve “....” ibarelerinin ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, bu nedenle markalar arasında iltibas tehlikesinin oluştuğunu ileri sürerek davalı adına 2012/... noda tescilli “.........” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraf markaları arasında iltibasa mahal verir düzeyde benzerliğin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; taraf markalarının esas unsurunu “....” ve “.....” ibarelerinin oluşturduğu, her iki markanın da 25. sınıf yönünden tescil edildiği, görsel, fonetik ve tüm terkibin gözde bıraktığı izlenim açısından ortalama tüketiciler nezdinde iltibas yaratacak şekilde benzerliğin bulunduğu, davacının marka tescilinin daha önce olması nedeniyle üstün hak sahibi olduğu, her iki markanın aynı sektörde kullanımı nedeniyle davalının tescilinin kötüniyet taşıdığı, gerekçesiyle davalı adına .... nezdinde 25. sınıfta tescilli 2012/... nolu “.......” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, taraf markaları arasında 556 Sayılı KHK"nın 8/1 -b maddesi kapsamında benzerlik bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de iltibas tehlikesinin değerlendirmesinde, markaların baskın unsurları da gözetilmek suretiyle üzerinde kullanılacağı ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açıp açmayacağının dikkate alınması gereklidir. Bu değerlendirme yapılırken de ibareler bir bütün olarak bıraktıkları izlenim dikkate alınıp ibarenin parçalara bölünmesi suretiyle iltibas tehlikesi oluşturup oluşturmadığının belirlenmesi mümkün değildir. Taraf markalarının tescilli oldukların 25. sınıf yönünden aynı malları kapsadıkları hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı adına tescilli marka "..." ibaresinden oluşmakta olup bu ibare yanında kendine özgü şekil ve yazım stilinden oluşması, kavramsal olarak günlük hayatta bir karşılığı ve anlamının bulunmaması nedeniyle ayırt edicilik vasfına sahiptir. Davalı markası ise "...." ibaresinden oluşmakta olup herhangi bir şekil unsuru ihtiva etmemektedir. Bu bakımdan taraf markaları arasındaki görsel,işitsel ve anlamsal farklılığın ortalama tüketiciler nezdinde bir bütün olarak bıraktıkları izlenim itibariyle de karışıklığa yol açmayacak nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, kararda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın mümeyyiz davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.01.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Davacının tescilli markası “....” olup marka koruması 2003 yılında başlamıştır. Davalının adına 2012 yılında tescil edilen marka ise “......” olup, benzerliğin kabul edilmesi halinde üstün hak sahibi, tescil önceliği bulunan davacıdır. Her iki markanın da koruması kapsamında 25. Sınıfta yer alan tekstil ürünü emtialar bulunmaktadır. “.....” bilindiği üzere Türkçe’de “moda” anlamına gelmekte olup tekstil sektöründe yaygın bir kullanımı vardır ve bu sektörde marka olarak ayırt ediciliği yoktur. “..” ibaresi ise davalı markasındaki kullanımı itibariyle “tarafından” anlamına gelmektedir ve tekstil ürününün “.. moda” tarafından üretildiğini, tasarlandığını vurgulamak için seçilmiş İngilizce bir kelimedir. Dolayısıyla davalı markasının esas unsuru “.....” dir. Buna göre davacı adına tescilli “...” ile hükümsüzlüğü istenen davalı adına tescilli markanın esas unsuru olan “.....” arasında sadece üçüncü ve son harflerde farklılık olup, telaffuz olarak ise hemen hemen benzerdir. Nitekim Dairemizden geçen kararlarda “.....” ile “...... Yumurta+şekil” (11.10.2012 tarih 2011/8807 E-2012/15911 K); “...” markası ile “..” (18.10.2012 tarih 2011/5952 E-2012/16562 K); “...” asli unsurlu markalar ile “......” markası (31.10.2012 tarih 2011/8943 E-2012/17000 K); “.....k” ile .......İ + ....L” (11.10.2012 tarih 2012/11871 E-2012/15802 K) markaları benzer kabul edilmişlerdir. Davacı markasının kaligrafik olarak farklı olması, bu markanın normal yazım şeklinde kullanılmasına da engel değildir. 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca markaların halk tarafından karıştırılma ihtimali dahi tescil engeli oluşturmakta olup aynı zamanda hükümsüzlük sebebidir. Buna göre davacı markası ile dava konusu davalı markası arasında ürünün toplumun her kesimi tarafından kullanılan tekstil ürünü olması da dikkate alındığında tüketiciler nezdinde, markalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde dahi, karıştırılma ihtimali yüksek bulunduğundan yerel mahkemece davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinin doğru olduğu kanaatinde bulunduğumdan sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılamıyorum. 12.01.2015