12. Ceza Dairesi 2015/14783 E. , 2016/4357 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : Sanıklar hakkında ayrı ayrı CMK"nın 223/2-c maddesi gereğince beraat
Taksirle yaralama suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Adli Tıp Genel Kurulunun 08/05/2014 tarih, 826 karar sayılı raporunun sonuç bölümünde 25.02.2005, 14.06.2005 ve 25.04 2006 tarihlerinde kongenital kifoz nedeniyle 3 kez İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünde opere edildiği, son operasyonda kullanılan vidaların uçlarının ciltten çıkması üzerine 04.09.2006 da yeniden İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji bölümüne yatırıldığı, gerekli hazırlıkları takiben 12.09.2006 da ameliyata alındığı, ancak işlem tamamlanmak üzere iken cilt dikişlerine geçildiği sırada aniden kardiyak arrest geliştiği, hemen resüsitasyona başlandığı, yaklaşık 1 saat resüte edildikten sonra kalbinin çalışmaya başladığı, ancak olay sırasında gelişen hipoksiye bağlı olarak nörolojik problemler ile yaklaşık 3 ay sonra bu haliyle taburcu edildiği anlaşılan Osman kızı 1995 doğumlu Neslihan Çolak hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerin incelenmesi sonucunda;
12.09.2006 tarihindeki ameliyatın cerrahi işlem gereği hastanın yüzükoyun pozisyonda yatırılmasını gerektirdiği, bu pozisyonda sürdürülen ameliyatın cildin kapatılmasına kadar sorunsuz seyrettiği, Dr. ..."ın birden monitörden hastanın kalp atımı olmadığını gördüğünü beyan ederek hızla Dr. Kemalettin Koltka"ya haber verdiği, Dr. Kemalettin Koltka"nın hızlı bir şekilde ameliyat odasına geldiğinin ifadelerden anlaşıldığı, hastanın pozisyonu düzeltilerek resüsitasyona başlandığı, tıbbi belgeler ve ifadelerde hastanın yeniden entübe edildiğine (tüp takıldığına) dair belge bulunmadığı, çıkmış bir entübasyon tüpünün yeniden takılabilmesi için yapılması gereken işlemler olduğu ve süre gerektirdiği, ortamdaki kişiler fark etmeden yapılmasının mümkün olmadığı, entübasyon tüpünün sistemden ayrılması ya da hastanın soluk borusundan çıkması halinde anestezi doktorunu uyarmak için tüm anestezi makinelerinde bulunması gereken sesli uyarı
ve ikaz mekanizmalarının bulunduğu, entübasyon tüpünün sistemden ayrılması ya da hastanın soluk borusundan çıkması halinde alarmın çalması gerektiği, bu alarmın susturulamayacağı, bu nedenle kardiyak arrest nedeni olarak tüpün sistemden ayrılması ya da hastanın soluk borusundan çıkmış olmasının olası olmadığı, kardiyak arrest nedeni kesin olarak bilinememekle beraber yüzükoyun pozisyonunda yapılan skolyoz cerrahisinde sırtta bulunan ve cerrahi için açılan bölgedeki venlerden hava embolisinin oluşabileceği, bu nedenle de kardiyak arrest gelişebileceği, bu tür vakaların literatürde bulunduğu, hastanın ameliyat öncesi dekstrokardisi bulunduğunun kayıtlı olduğu, tüpün sistemden ayrılması ya da hastanın soluk borusundan çıkmış olsa dahi hipoksi olması durumunda kalbin durmasına kadar geçen sürede durumun fark edilmemesinin hayati bulguların aletlere bağlı olarak takip edilen hastada mümkün olmadığı, dolayısıyla ameliyat sırasında kalp durmasının ilk olarak geliştiği ve kalp durması sonrası canlandırma işlemlerinden sonra kişinin hipoksik kaldığı, bu arada anestezi ekibinin çabasıyla kalbin yeniden atmasının sağlandığı ve hastanın yaşama döndürüldüğü, her hastada kalbin niye durduğunun bilinemeyebileceği, çünkü saptanmayacak ve öngörülemeyecek nedenlerle de kalbin ani olarak durabileceğinin tıbben bilindiği, ameliyat sırasında yapılan işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğunun mütalaa edildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suç açısından faillerin kusurunun bulunmadığı gerekçesi gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sanıkların kusurlu olduğuna, eksik inceleme ile beraat kararı verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA, 17.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.