18. Ceza Dairesi 2017/4057 E. , 2017/15003 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Görevi yaptırmamak için direnme suçundan suça sürüklenen çocuk ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 265/1, 43/1 ve 31/3. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Turgutlu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/12/2015 tarihli ve 2015/423 esas, 2015/670 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 15/05/2017 gün ve 30083 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre;
1- Adlî sicil kaydında suç tarihinden önce hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü bulunmayan ve suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesindeki “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” hükmü uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
2- Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07/10/2015 tarihli iddianamede, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 43. maddesinin uygulanması talep edilmemiş olmasına rağmen, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeksizin, suça sürüklenen çocuk hakkında anılan maddenin uygulanarak savunma hakkının kısıtlanmasında,
İsabet görülmemiştir.” Denilmektedir.
I- Olay:
Suça sürüklenen çocuk (SSÇ) ... hakkında polis memuru olan müştekileri tehdit etmek sureti ile görevi yaptırmamak için direnme suçundan yapılan yargılama sonucunda suça sürüklenen çocuğun neticeten 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına Kararın temyiz edilmeden 26/01/2016 tarihinde kesinleşmiş ve kesinleşen bu karar karşı da kanun yararına bozma talebinde bulunulmuştur.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Suça Sürüklenen Çocuk hakkında yapılan yargılama sonucunda kurulacak mahkumiyet hükmünde TCK"nın 50/3. maddesi gereğince kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırıma çevrilmesi zorunluluğu ile CMK"nın 226. maddesine göre suçun niteliğinin değişmesinden bahisle ek savunma hakkının tanınması zorunluluğuna ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
A. Ek Savunma Hakkı Bakımından Yapılan Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın “Suçun niteliğinin değişmesi” başlıklı 226. maddesinde;
“1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2012 gün ve 13/125-236 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından biri yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması olanaklı değildir. Nitekim 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 308/8. maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir.
Maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; suça sürüklenen çocuk hakkında düzenlenen 07/10/2015 tarihli iddianamede TCK"nın 43. maddesine yer verilmemesine karşın, yargılama safhasında bu hususta ek savunma hakkı tanınmadan cezasında artırım yapılması hukuka aykırıdır.
B. TCK"nın 50/3. Maddesi Bakımından Yapılan Değerlendirme:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50. maddesinin 1. fıkrasında, kısa süreli hapis cezasının suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre, maddede sayılan seçenek yaptırımlara çevrilebileceği düzenlenmiş, aynı Kanun"un 3. fıkrasında ise, "Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir." hükümlerine yer verilmiştir.
İncelenen somut olayda; anılan Kanun hükümleri dikkate alınarak yapılacak değerlendirmeye göre, 14/07/2015 günlü suç tarihinden önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olan suça sürüklenen çocuğa, 5237 sayılı TCK"nın 265/1, 43/2-1, 31/3. maddeleri uyarınca verilen 10 ay hapis cezasının, TCK"nın 50/3. maddesindeki amir hüküm gereğince, anılan maddenin 1. fıkrasında belirtilen seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesi zorunluluğu gözetilmeden, hapis cezasına mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Turgutlu 1. Asliye Ceza Hakimliğinin 23/12/2015 tarihli ve 2015/423 esas, 2015/670 karar sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 18/12/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.