MAHKEMESİ : KARATAŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2011/142-2013/85

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .....raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleşen dava, tapuda isim tashihi istemine ilişkin olup, davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 14. Hukuk Dairesince; ""...Somut olayda tapulama tespitine esas alınan tapu kayıtları getirtilerek, kadastro tutanağındaki "B.kızı ölü K. K." ve "A. karısı, M. kızı S. A."in veraseten iştirakli olarak "A.karısı S.. kızı ölü Keziban hissesinde intifa hakkı vardır" şeklindeki açıklamalara göre tapu kayıtları üzerinde inceleme yapılıp davacının murisi M. kızı S. A.in B. kızı Keziban K.un nüfus kayıtları ile irtibatı sağlandıktan sonra neticesine göre tapu maliki ile davacının murisinin aynı kişi olup olmadığının kesin bir şekilde saptanması ve öncelikle resmi kayıtların araştırılması gerektiği halde eksik inceleme ve araştırmaya dayalı karar verilmiş olmasının doğru olmadığı "" hususlarına değinilerek bozulmuş, birleşen davanın kabulüne dair verilen karar da yine aynı Dairece; ""...Somut uyuşmazlıkta, dava konusu taşınmazların tesciline esas alınan hükümler ile Adana 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1944/1378-738 sayılı veraset ilamı getirtilmeden, nüfus müdürlüğünden kayıtlarda geçen “Hacı Mehmet kızı, Sultan Amber” ve “A. kızı, S. A.” ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi ile taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt malikleri ile aynı ismi taşıyan başka kişilerin bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, öte yandan tapu kaydında hatalı yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarının niteliği gereği, tapu sicil müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiği gözetilerek yargılama giderleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması ile harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesinin de doğru olmadığı, "" hususlarına değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamlarına uyularak her iki dava dosyasının birleştirilmesinden sonra yapılan yargılama neticesinde davacının iddialarının sabit olduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, bozmaya uyulmuş olmakla bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunlu olup, bu durum usuli kazanılmış hakkın bir gereğidir.
Ne var ki, mahkemece bozma kararına uyulmasına karşın bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme imkanı yoktur.
Şöyle ki; kadastro tutanaklarında ismi geçen Bilal"in baba ve kardeşlerini gösterir aile nüfus kayıt tablosu getirtilerek kadastro tutanağında belirtilen bilgilerle denetlenmediği, çekişmeye konu 315 ve 316 nolu parseller ifrazen 27 nolu parselden, 317 ve 318 nolu parseller ifrazen 28 nolu parselden, 319 ve 320 nolu parseller ifrazen 29 nolu parselden, 321 ve 322 nolu parseller ifrazen 30 nolu parselden geldiği halde, geldi 27, 28, 29 ve 30 nolu parsellerin kadastro tutanakları ile eklerinin ve revizyon gören tapu kayıtlarının getirtilmediği, çekişmeye konu 26 nolu parselin kadastro tutanağı ile dayanaklarının evrak arasına alınmadığı, kerpiç ev vasıflı 279 parsel sayılı taşınmazı kimin hangi tarihten beri ne şekilde tasarruf ettiğinin araştırılmadığı, birleşen davaya konu taşınmazların kadastro tutanaklarına revizyon gören tapu kayıtlarının temin edilip tutanakları ile birlikte değerlendirilmediği, çekişmeye konu 156, 157, 163, 221 ve 113 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarında belirtilen şahısların nüfus kayıtlarının istenip tutanaklardaki bilgiler ve davacının miras bırakanı M.kızı S. E. ile irtibatlarının irdelenmediği, öte yandan; hükmen tescil edilen 23, 24 ve 25 nolu parsellere dayanak mahkeme dosyasının getirtilip incelenmediği görülmektedir.
Hal böyle olunca; birden çok taşınmazda isim düzeltilmesi talep edildiği gözetilerek, her bir taşınmaz yönünden bozma ilamlarında belirtilen ilkeler ve yukarıda belirtilen olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.