6. Ceza Dairesi 2020/2810 E. , 2020/4178 K.
"İçtihat Metni"Hırsızlık suçundan sanık ..."nın, 765 sayılı Kanunun 491/ilk, 62, 522 ve 647 sayılı Kanunun 4/1. maddeleri gereğince neticeten 792,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2012 tarihli ve 2011/313 esas, 2012/222 sayılı kararının 05/09/2012 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde 16/06/2014 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan dolayı mahkum edildiğinin ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanmasına, 765 sayılı Kanunun 491/ilk, 62, 522 ve 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri gereğince neticeten 792,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/11/2018 tarihli ve 2018/147 Esas, 2018/440 sayılı kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/02/2020 gün ve 2020/27534 sayılı ihbar yazısı ile "Dosya kapsamına göre, suç tarihi 26/03/2005 olup, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 05/09/2012 tarihinde kesinleştiği, 5271 sayılı Kanunun 231/8-son cümlesi gereğince, 05/09/2012 ile ikinci suçun işlendiği 16/06/2014 tarihi arasında dava zamanaşımı süresinin duracağı, sanığın lehine olan 765 sayılı Kanun"un 102/4 ve 104/2. madde ve bentleri gereğince olağanüstü zamanaşımı süresinin 7 yıl 6 ay olması dikkate alındığında, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasına ilişkin İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesince kararın verildiği 13/11/2018 tarihi itibariyle bu sürenin ziyadesiyle geçtiği gözetilmeden, dava zamanaşımının dolması nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir" gerekçesi ile kanun yararına bozma isteminde bulunmuştur.
5271 sayılı CMK"nin 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 17/09/2020 tarih, 2020/611-2848 sayılı kararı ile "Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının gönderme yazısı, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden, kabulü ile İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/11/2018 tarihli ve 2018/147 esas, 2018/440 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nin 309/4-a maddesi gereğince BOZULMASINA, sonraki işlemlerin yerinde tamamlanmasına" karar verilmiştir.
Dairemizin anılan kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/10/2020 gün ve İtiraz-2020/27534 sayılı yazıları ile;
"İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hırsızlık suçundan kurulan ve adli para cezasından ibaret mahkûmiyet hükmünün kaldırılması ve açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerekliliğinden bahisle düzenlenen ihbarname içeriğini yerinde gören Yüksek Dairece kanun yararına bozma kararı verilmesi halinde, sanık hakkındaki cezanın kaldırılması sonucunu doğuracak düşme hükmünün CMK"nin "309/4-d" maddesi uyarınca Özel Dairece mi yoksa Yerel Mahkemece mi karar verileceğinin belirlenmesine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma kurumu; hâkim veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasında, kanun yararına bozma sonrası yapılacak işlemler, bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ve bozma kararının etkileri, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Düzenlemede; kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken, öncelikle "Karar" ve "Hüküm" ayrımı gözetilmiş ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
Bozma nedenleri; 5271 sayılı CMK"nin 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır. Davanın esasını çözen mahkumiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise anılan fıkranın (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "Tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
5271 sayılı CMK"nin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde ise cezanın kaldırılmasına karar verilecek, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi durumunda bu hafif
cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, bozma konusu yapılan kararın yerine verilmesi gereken karar, doğrudan ilgili daire tarafından verilecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hırsızlık suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünü inceleyen Yüksek Daire tarafından, yerel mahkemece hükmolunan adli para cezasının kaldırılması ve açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerekliliğini vurgulayan ihbarname içeriği kabul edilerek kanun yararına bozma kararı verildiğinden, bozmanın CMK"nin 309/4-d maddesi uyarınca yapılması ve aynı maddedeki yasal zorunluluk nedeniyle cezanın kaldırılması sonucunu doğuran karara Yargıtay ceza dairesinin doğrudan hükmetmesi gerekmektedir. Özel Dairece, yeniden yargılama yasağı olduğu halde, ceza kaldırılmayıp, hukuka aykırılığın giderilmesinin yerel mahkemeye bırakılması halinde, bu aşamada yerel mahkemenin vereceği karar yok hükmünde olacağından, hükümlü lehine sonuç doğuracak olan hukuka aykırılık da yasal olarak giderilmemiş olacaktır. Bu nedenle Yüksek Dairece yeni bir hüküm kurulmadan dosyanın mahalline gönderilmesi Kanuna aykırı görüldüğünden.." şeklinde itiraz yasa yoluna başvurulmuştur.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
5271 sayılı CMK"nin 6352 sayılı Yasanın 99. maddesi ile değişik 308. maddesi gereğince yapılan incelemede;
Dairemizin 17/09/2020 tarih, 2020/611 Esas- 2020/2848 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz sebepleri yerinde görülmediğinden,
CMK"nın 308/2-3.maddeleri gereğinde İTİRAZIN REDDİNE, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcığına İADESİNE, 19/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.