21. Hukuk Dairesi 2018/644 E. , 2019/1097 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A)Davacı İstemi: Davacı, davalı işverene ait işyerinde geçen 10/10/2003 ile 20/12/2009 tarihleri arasında çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
B)Davalı Cevabı: Davalı ... cevap vermemiş, diğer davalı ... vekili,hak düşürücü sürenin dolduğunu, davanın kamu düzenini ilgilendirdiğinden hiçbir kuşkuya yer verilmeyecek şekilde iddianın ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı: Mahkeme, davacının 25/05/2005-10/06/2005 tarihleri arasında 16 günlük sigortalı olarak gösterildiğini, bu dönem itibariyle tespit edilmesi talep edilen hizmet belirlemesi koşullarının bulunmadığını belirterek bu dönemi dışlayarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
İstinaf Başvurusu:Davalı ... vekili, gerekli araştırmanın yapılmadığını, hak düşürücü sürenin dolduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının davalı yanında mahkemece kabul edilen dönem içerisinde iş akdi ile çalıştığının bordro tanıkları ile doğrulandığı, kuruma bildirilen çalışmanın öncesi ve sonrasının tespitinin istenmesi nedeniyle hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusu reddedilmiştir.İncelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1/b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE karar vermiştir.
E)TEMYİZ: Davalı ... vekili, komşu işyeri sahipleri ve çalışanlarının tespit edilerek bilgilerine başvurulmadığı,gerekli araştırmanın yapılmadığını, hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, davacının davalı işyerinde 10/10/2003 tarihi ile 20/12/2009 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun"un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa"nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa"nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Yukarıda açıklanan hususlar gözönüne alınarak, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işveren ... adına 8185.65 sicil numarası ile tescil edildiği, 01.06.1987 tarihinden itibaren yasa kapsamında olduğu, davacının 25/05/2005-10/06/2005 tarihleri arasında 16 günlük sigortalı çalışmasının bulunduğu,davalı işverene ait 2005-2009 tarihleri arası dönem bodrolarının geldiği, Bordro tanıklarından ... davacının davalıya ait işyerinde dava dilekçesinde belirtilen dönemlerde kesintisiz olarak çalıştığını doğruladığı, diğer bordro tanığı ..." ın beyanında davacıyı davalıya ait işyerinde gördüğünü beyan ederek, davacının çalışıp çalışmadığını bilmediği, bordro tanığı ...’in beyanında davacının “2003-2004 yıllarında ..."ta çalıştığını görüyordum. Ben ne kadar süre ile çalıştığını bilmiyorum. Ancak ..."ın ... şubesinde ... sorumlu değildir. ..."daki şube ile ilgilendiği gördüğünü “ beyan ettiği anlaşılmaktadır.Somut olayda; ihtilaflı sürelere ilişkin çelişkili tanık beyanları ile sonuca gidilmesi ve davacının davalıya ait işyerinde uyuşmazlık konusu dönemde müdür olarak çalıştığını beyan etmesi karşısında, işyeri müdürü olarak çalışan bir kişinin kendi çalışmalarını kuruma bildirmemesi hayatın olağan akışına uygun olmadığı gözönünde bulundurulmadan karar verilmesi hatalıdır.Yapılacak iş, davalı işyerinde çalışanların sigorta bildirimlerinin kimin tarafından yapıldığını tespit etmek, tanık beyanlarında davalı işverenin ... şube yetkilisi olarak ismi geçen ...’ ın kim olduğu tespit edilerek beyanına başvurmak, ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek davacının ihtilaflı dönemde fiili ve kesintisiz bir çalışmasının olup olmadığı hususunda yöntemince beyanlarını almak, komşu işyeri tanıklarının ihtilaflı dönemlerde çalışıp çalışmadığının denetlenebilmesi için hizmet cetvelleri ile işyeri sahiplerinin vergi kayıtlarını istemek, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği de nazara alınıp gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ve araştırma neticesi yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesi"nce hatalı değerlendirme sonucu davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı KALDIRILMASI, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)Sonuç: Davalı ..." nın temyiz itirazlarının kabulü ile, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
G.K