12. Ceza Dairesi 2015/2729 E. , 2016/4264 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Karar tarihi : 20/03/2014
Şikayetçi : ...
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 5271 sayılı CMK"nın 223/2-a maddesi uyarınca Beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılma isteminde bulunmasına rağmen, vekaletname ibraz etmediği gerekçesiyle bu istemi reddedilen şikayetçi vekilinin, CMK"nın 260. maddesi uyarınca katılma istemi reddedilen sıfatıyla hükmü temyiz hakkının bulunduğu, ayrıca hüküm, katılma isteminin reddedildiği 20/03/2014 tarihli duruşmada, şikayetçi vekilinin yokluğunda tefhim edildiği halde, gerekçeli kararın doğrudan kuruma tebliğ olunduğu anlaşılmakla; suçtan zarar gördüğünden, vekili aracılığıyla hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini ortaya koyan şikayetçi kurumun, CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına ve gerekçeli kararın, katılma talebi yokluğunda reddedilen vekil yerine doğrudan kuruma tebliğ edilmesi nedeniyle, katılan vekilinin temyiz isteminin süresinde olduğuna karar verilerek yapılan incelemede;
Katılan vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete"de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Diğer yandan, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen “maliklere tebliğ” usulünün, bölge bazındaki tescil işlemlerinde değil, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının tescili söz konusu olduğunda uygulanacağı, başka bir deyişle, bir bölgenin sit alanı olarak belirlenip tescil edilmesi halinde, o bölgede yaşayan tüm
./.
vatandaşlara tebligat yapılmak suretiyle tescil kararının duyurulması şeklinde bir yöntem izlenmeyeceği, karar Resmi Gazete"de yayımlanıp Bakanlığın internet sayfasında bir ay süre ile duyurularak, bölge halkının sit tescilinden haberdar olmasının sağlanacağı;
Sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, şerhin varlığına veya tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun 07/07/1993 tarih ve 4720 sayılı kararı ile belirlenen kentsel sit alanı içerisinde yer alıp; İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu"nun 15/11/2006 tarih ve 645 sayılı kararı ile 2. grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen taşınmazı, 26/08/2002 tarihinde satın aldığı, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde, 22/03/2007 tarihli “2. grup korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır” şerhinin bulunduğu, kurul uzmanlarınca 06/03/2012 tarihinde yapılan incelemede, kültür varlığı üzerinde izinsiz gerçekleştirilen müdahalelerin ve taşınmazın metruk halde bırakılmış olduğunun tespit edildiği, belirlenen müdahaleler nedeniyle taşınmaz maliki olan sanık hakkında inceleme konusu davanın açıldığı anlaşılmakla;
Suça konu taşınmaza ilişkin olarak, Beyoğlu Belediye Başkanlığı"nda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı"nda ve yetkili Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü"nde mevcut tüm bilgi, belge ve fotoğraflar getirtilip, fen, inşaat ve sanat tarihi alanlarında uzman bilirkişiler refakate alınmak suretiyle olay yerinde keşif yapılması, 06/03/2012 tarihli kurul uzman raporu ile söküldüğü ve kaldırıldığı belirlenen yapı parçalarının en son hangi tarih/ler itibariyle mevcut olduğunun, taşınmazın anılan raporda açıklanan duruma fiilen gerçekleştirilen müdahaleler ile mi getirildiğinin yoksa zaman içinde kendiliğinden mi yıprandığının, kurul uzman raporunda açıklanan taşınmazdaki değişimin, müdahalelere bağlı olarak meydana geldiğinin tespiti halinde, taşınmazın yapısal durumundan yola çıkılarak değerlendirilecek teknik verilere dayanılmak suretiyle, anılan müdahalelerin gerçekleştirilme zamanının, niteliğinin (basit - esaslı), müdahalelerden dolayı tescilli kültür varlığının zarar görüp görmediğinin, özgünlüğünü kaybedip kaybetmediğinin tereddütsüz şekilde belirlenmesi, suça konu taşınmazın, sanık tarafından satın alındığı 26/08/2002 tarihinden sonra, 15/11/2006 tarihli kurul kararı ile tescil edilmiş ve tapu kaydının beyanlar hanesine 22/03/2007 tarihinde şerh konulmuş olması karşısında, bölgenin kentsel sit alanı ve taşınmazın da korunması gerekli kültür varlığı niteliğiyle tescilinden haberdar olup olmadığının, duruma ne zaman vakıf bulunduğunun sanıktan sorulması, kentsel sit tesciline yönelik 07/07/1993 tarih ve 4720 sayılı kurul kararının, mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğinin, sanığın, tapu kaydına tescil şerhinin konulduğu 22/03/2007 tarihinden, taşınmazı sattığı 21/12/2012 tarihine kadar, şerhi görmesini sağlayacak şekilde tapuda işlem yapıp yapmadığının ilgili kurumlardan sorularak araştırılması, savunmada adı geçen ..."in tanık sıfatıyla beyanına başvurularak, olaya ilişkin bilgi ve görgüsünün tespit edilmesi, böylece, tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle, atılı suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşup oluşmadığı hususunda ulaşılacak kanaate göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve 6498 sayılı Kanun değişikliğine yönelik hatalı değerlendirme ile beraate dair hüküm tesisi kanuna aykırı,
./.
2- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “08/08/2012” şeklinde gösterilmesi,
İsabetsiz olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 17/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.