23. Hukuk Dairesi 2011/1724 E. , 2012/465 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin ortağı olan davalının 2006 yılı Şubat ayı ila 2008 yılı Kasım aylarına ilişkin aidat borçlarını ödememesi nedeniyle 3.829,00 TL aidat 4.063,00 TL işlemiş faiz toplamı 7.892,00 TL’nın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, takibe esas alınan aidatlara ilişkin dönemde müflis konumda bulunduğundan davacının istemde bulunamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, 24.10.2001 tarihinde iflas eden davacı kooperatifin 17.12.2008 tarihinde iflasının kaldırıldığı, kooperatifin iflasının açılmasının tüzel kişiliğini sona erdirmeyeceği, iflasın kaldırılmasıyla davacının hiç iflas etmemiş gibi olacağı, takip tarihi itibariyle dava ve takip ehliyetinin bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile takibin devamına, asıl alacak üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Dava, aidat alacağına dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İcra dosyasının incelenmesinde, davacı kooperatifin asıl alacağa takip tarihinden itibaren hem % 9 yasal faiz, hem de % 60 (aylık %5) gecikme faizi istediği anlaşılmıştır.
Alacak nedeniyle birden fazla faiz talep edilemeyeceği, davanın kooperatif ve ortağı arasında olması, bu davada davacı kooperatifin talep ettiği alacağa genel kurul kararı ile kararlaştırılan gecikme faizinin uygulanacak olması karşısında, genel kurulca kararlaştırılan gecikme faizinin uygulanması gerektiği muhakkaktır.
Öte yandan Borçlar Kanunu’nun 104/son madde ve fıkrası uyarınca, gecikme faizine faiz yürütülmesi de mümkün değildir. Mahkemece, itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmek suretiyle, takip talebinde yer alan asıl alacağa hem yasal, hem de gecikme faizi yürütülmesi isteği de kabul edilmiş, bu suretle yukarıda yapılan açıklamalara aykırı karar verilmiştir. Bu durumda mahkeme kararının açıklanan nedenlerle davalı yararına bozulması gerekmiş ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK’nun 438/7. madde ve fıkrası uyarınca kararın, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın “HÜKÜM” bölümünün 1. maddesinin 2. satırında yer alan “takibin” kelimesinden sonra gelmek üzere, “asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık % 5 gecikme faizi uygulanmak suretiyle” yazılmak suretiyle hükmün düzeltilerek ONANMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.