Hukuk Genel Kurulu 2017/851 E. , 2020/177 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen dava şartı yokluğundan davanın reddine ilişkin karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar vekili 19.09.2011 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilleri ile dava dışı yüklenici... ile yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, müvekkiline verilmesi gereken bağımsız bölümlerin tapularının devredilmemesi nedeniyle Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/343 E. sayılı dava dosyası ile yapılan yargılama sonunda; yüklenici adına kayıtlı 19 parsel sayılı taşınmazdaki 4/16 hissesinin tapu iptali ve tesciline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, bu davanın açıldığına ilişkin şerhin 21.08.1996 tarihli ve 4381 yevmiye numarası ile tapu kütüğüne işlendiğini, ancak yüklenicinin yargılama devam ederken bu hissenin 1/16"sını 13.12.2007 tarihinde davalı..."a, 1/16"sını 10.01.2008 tarihinde davalı ..."a, 1/8 hissesini 25.09.2008 tarihinde davalı ..."a satması nedeniyle üçüncü kişi konumundaki bu kişilere devredilen paylar yönünden hükmen tescil işleminin gerçekleştirilemediğini, Yargıtay onama ilamında yüklenicinin üçüncü kişilere devrini yaptığı tapu payları ile ilgili ayrıca dava açılabileceği hususuna işaret edilmekle eldeki davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu ileri sürerek; dava konusu İstanbul İli, Esenler İlçesi, Atışalanı Mahallesi, Soğuksu Mevki, Ada:1056, Parsel:19 sayılı taşınmazın davalı... adına kayıtlı 1/16 hissesinin, davalı ... adına kayıtlı 1/16 hissesinin iptali ve davalı ... adına kayıtlı 1/8 hissesinin iptali ile müvekkilleri adlarına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili 31.10.2011 havale tarihli cevap dilekçesinde; müvekkilinin davaya konu gayrimenkul hissesini 25.09.2008 tarihinde dava dışı yükleniciden borcuna karşılık olarak satın aldığını, müvekkil tarafından satın alındığı tarihte tapu sicil müdürlüğü tarafından herhangi bir uyarı yapılmadığı gibi söz konusu yerin davalık olduğu bilgisi de verilmediğini, müvekkilinin iyi niyetli üçüncü şahıs konumunda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.06.2013 tarihli ve 2011/439 E., 2013/276 K. sayılı kararı ile; davacıların dava konusu 519 parsel sayılı taşınmazdaki 208/9520 payını dava dışı yüklenici ile yaptıkları arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye devrettikleri, diğer dava dışı arsa paydaşlarına ait hisselerin de dava dışı yüklenici tarafından iktisap edildiği, daha sonra sözleşme konusu 519 parselin imar uygulamasına tabi tutulduğu, imar uygulamasında dava dışı yüklenicinin 15.11.1994 tarihinde iktisabını müteakiben davacılardan iktisap edilen 208/9520 ile birlikte tevhiden 374/9520 payının düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılarak kalan 196,91 m² için... adına 20 sayılı parsel, 24.02.1994 tarihinde iktisap ettiği 104/9520 pay ile 21.06.1994 tarihinde iktisap ettiği 104/9520 payın düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılarak kalan 192,09 m² için yüklenici... adına 19 nolu parsel olarak kaydedildiği, bu nedenle 519 parselin ifrazı ile oluşan 19 parsel için dava dışı yüklenicinin davacılardan gelen pay nedeni ile kazanımı bulunmadığından, davacıların 19 parsele yönelik olarak ne dava dışı yükleniciye karşı, ne de yükleniciden pay iktisap eden üçüncü kişi konumundaki davalılara karşı mülkiyet iddiasında bulunamayacakları gerekçesiyle davanın HMK"nın 114. maddesinin (d) bendi gereğince aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 23. Hukuk Dairesince 19.02.2014 tarihli ve 2013/8406 E., 2014/1192 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı paydaş arsa sahipleri ile dava dışı yüklenici arasında düzenlenen 18.05.1995 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin hâlen ayakta ve geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Mevcut davada bu sözleşmeye dayalı olarak davacılara isabet etmesi gereken bağımsız bölümlere ilişkin payların tescili istenmiş olup, sözleşmeden dönülerek yükleniciye daha önce devredilen payın tamamının iadesine yönelik herhangi bir talep bulunmamaktadır. Bu itibarla, davacılara ait payların söz konusu parselin ifrazı sırasında hangi parsele gittiğinin bu dava açısından önemi yoktur. Nitekim, Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/343 E., 2009/220 K. sayılı ilamda da aynı yönde değerlendirme yapılarak 4/16 payın davacılar adına tesciline karar verilmiş ve karar Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleşmiştir.
Bu durumda, davacıların aktif dava ehliyetlerinin bulunduğu dikkate alınarak işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.04.2015 tarihli ve 2015/61 E., 2015/137 K. sayılı kararı ile; davalılar ... ve... aleyhine açılan dava yönünden bozmaya uyulmasına; davalılar ... ve... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil istemli dava ile davalı ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil istemli davanın yargılama aşamalarının farklı olması nedeniyle tefrikine, davalı ... aleyhine açılan davanın derdest dosya üzerinden yargılamasının yürütülmesine karar verilmiş ve önceki gerekçelere ilave olarak; taraflar yönünden mahkeme ara kararlarının ya da hükmün gerekçesinin değil, hüküm fıkralarının "kesinleşeceği" "hukuken bağlayıcı olacağı" ve "kesin hüküm " teşkil edeceği, bozma ilamında belirtilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ayakta ve geçerli olduğu, Bakırköy 5 Asliye Hukuk Mahkemesi nezdindeki ilamın arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile yüklenicinin taahhüt ettiği edimin ifasına ilişkin tescil kararı olduğu şeklindeki kabulün imara aykırı ve ruhsatsız (kaçak) yapının sözleşme hükümleri ile taahhüt edilen bağımsız bölümlerin tescilinin talep edilemeyeceği kuralı ile de bağdaşmadığı, zira bu takdirde imara aykırı ve ruhsatsız (kaçak) yapıdan arsa maliklerine sözleşme hükümleri ile taahhüt edilen bağımsız bölümlerin tesciline karar verildiği sonucuna ulaşılacağı, bu kabulün aynı zamanda emredici hukuk kurallarına ve kamu düzenine aykırı bir duruma hukuki geçerlilik ve değer kazandırılması anlamına geleceği, yüklenicinin arsa payı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan edimini yerine getirmediği, imara aykırı ve kaçak yapının tamamı ile yıkımı gereken yapı statüsünde olması itibariyle yüklenicinin dükkan ve daire satışının vaat ettiği asıl dosya davacısı üçüncü kişinin davasının reddedildiği, arsa sahiplerinin tescil istemlerinin kabul edildiği bir yargılama süreci dikkate alındığında; bozma ilamında belirtilenin aksine arsa maliklerine sözleşme hükümleri esas alınarak ve yüklenicinin sözleşme ile taahhüt ettiği edimin ifası zımnında tescil gerçekleştiğinin kabulünün söz konusu dahi olamayacağı gerekçeleriyle davalı ... yönünden direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından davacıların aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Dava, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
13. Sıfat, dava konusu kılınan sübjektif hakla davanın tarafları arasındaki ilişkiyi ifade eder ve dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilmiş kişilerin maddi hukuk bakımından gerçekten hak sahibi veya yükümlü konumunda bulunup bulunmadığına ilişkin bir kavramdır (Tanrıver, S.: Medeni Usul Hukuku, C. I, Ankara 2016, s. 512). Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, "sıfat" yerine "husumet" terimi de kullanılmaktadır. Sıfat, dava şartı olmayıp, itirazdır ve mahkemece resen göz önünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir.
14. Eş söyleyişle sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Kuru, B. /- Arslan, R.-Yılmaz, E.: Medeni Usul Hukuku, 7. Baskı, Ankara 1995, s. 231). O hâlde, dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir (Kuru, Arslan, Yılmaz, s.231-232; Üstündağ, S.: Medeni Yargılama Hukuku, İstanbul 1997, s.307).
15. Dosya kapsamından davacı paydaş arsa sahipleri ile dava dışı yüklenici arasında İstanbul İli, Esenler İlçesi, Atışalanı Mahallesi, Soğuksu mevkiinde kâin ve tapunun eski 17 pafta 519 parselde kayıtlı gayrimenkulün 208/9520 hissesi ile ilgili olarak Bakırköy 2. Noterliğinin 18.05.1995 tarihli 24760 yevmiye numarası ile Gayrimenkul Satış Vaadi Ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi yapılarak taşınmazın sözleşme gereğince dava dışı yüklenici... adına tescil edildiği, taşınmazın resmî ifraz görerek tapuda "1056 ada 19 ve 20 parsel" numaralarını aldığı, yüklenici...’ın sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirmediği iddiasıyla açılan Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/343 E. 2009/220 K. sayılı dosyasında İstanbul Esenler Atışalanı 1056 ada 19 parseldeki davalı... adına olan 4/16 ve 1056 ada 20 parseldeki... adına olan 4/15 hissenin iptali ile davacılar adına tesciline karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 19.04.2010 tarihli ve 2010/85 E., 2010/2234 K. kararı ile “yüklenicinin üçüncü kişilere yaptığı tapu paylarıyla ilgili ayrıca dava açılabileceği” hususu belirtilmek suretiyle onandığı ve karar düzeltme taleplerinin reddedilmesi ile hükmün 10.03.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
16. Direnme kararına konu olan eldeki davanın ise 1056 ada 19 parselde dava dışı yüklenici... adına olan 4/16 hisseden davalı ...’a 25.09.2008 tarihinde devredilen 1/8 oranındaki payın iptali istemine ilişkindir. Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/343 E. sayılı dava dosyasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi talep edilmemiş ve feshe karar verilmemiş, karar kesinleşmiştir. Yüklenici adına kayıtlı olan hisse kesinleşmiş mahkeme kararı ile iptal edilerek davacılar adına tescil edilmiştir. Eş söyleyişle, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi hâlen ayakta ve geçerlidir. Arsa sahibi olan paydaş davacılar bu sözleşmeye dayalı olarak kendilerine isabet etmesi gereken bağımsız bölümlere ilişkin payların tescilini istemiş, davayı da tapuda pay sahibi görünen davalıya yöneltmiştir. Davada sözleşmeden dönülerek yükleniciye daha önce devredilen payın tamamının iadesine yönelik herhangi bir talep bulunmadığından davacılara ait payların söz konusu parselin ifrazı sırasında hangi parsele gittiğinin bu dava açısından önemi de bulunmamaktadır. Şu hâlde mahkemece davacıların aktif dava ehliyetleri bulunduğu gözetilerek işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
17. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
18. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.