4. Hukuk Dairesi 2013/917 E. , 2013/8964 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vdl. aleyhine 26/09/2005 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/06/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar ..., ..., ... vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kamu görevlisinin görevi sırasındaki ve görevi ile ilgili eylemi nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılar ..., ..., ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığında baş müfettiş olduğunu, davalıların da kamu konutları tahsis komisyonu üyeleri olup lojman istemini haksız olarak geri çevirmiş bulunmalarından dolayı haklarında şikayetçi olduğunu, davalıların görevde yetkiyi kötüye kullanma suçundan mahkum edildiklerini iddia ederek uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar, haksız ve yersiz açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalılar hakkındaki mahkumiyet kararlarının hukuk yargıcı yönünden de bağlayıcı olduğu gerekçesi ile istemin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir.
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.
Somut olaya gelince, davalılar Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür Yardımcısı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Personel Daire Başkanı ve aynı zamanda Sağlık Bakanlığı İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığında görevli konut tahsis komisyonu üyeleri olup, görevleri sırasında ve görevleri nedeni ile işledikleri eylemlerinden dolayı zarara uğranıldığı iddia edilerek dava açıldığına göre kamu görevlisi olan davalılar hakkında kast ve kusur aranmaksızın husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekecektir.
Mahkemece açıklanan yasal düzenleme gözetilerek, davalılar hakkındaki istemin husumet nedeniyle reddedilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre temyiz eden davalıların öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/05/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 16/05/2013