21. Hukuk Dairesi 2015/12048 E. , 2015/19000 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gümüşhane Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 27/01/2015
NUMARASI : 2011/260-2015/40
Davacı, almış olduğu maaştan kesinti yapılmak suretiyle ödenen paranın tahsili yönündeki Kurum işleminin iptaline, maaşının haczedilemeyeceğine, tahsil edilen paranın iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, ölen eşinden dul aylığı almakta iken davalı Kurumca hata ile ölen babasından da yetim aylığı bağlandığını, durumun davalı Kurumca farkedilmesi üzerine yetim aylığının kesildiğini, ancak davalı Kurumca yersiz ödenen aylıkların aldığı dul aylığından kesinti yapılmak suretiyle tahsil edildiğini, dul aylığından kesinti yapılmasına ilişkin Kurum işleminin hatalı olduğu ileri sürerek yapılan kesintilerin kendisine iadesini, davalı Kurum işleminin iptalini istemiştir.
Mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin önceki kararı davacı vekili ve davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiş ve dava dilekçesindeki istem ve mevcut delil durumuna göre yapılan inceleme ile Dairemizce, “Yapılacak iş; davaya konu istem ile ilgili sigortalı ve hak sahipleri yararına hükümler içeren 5510 sayılı Yasa’nın 96. maddesi doğrultusunda inceleme yapmak davacının davalı Kuruma iade ile sorumlu olduğu yersiz ödeme ve faiz miktarını belirleyip çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya 15.08.1973 tarihinde ölen ve 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalı olan eşinden 01.09.1993 tarihinde dul aylığı bağlandığı, davacının babasının 19.04.1995 tarihinde ölümü üzerine 05.02.1996 tahsis talep dilekçesi üzerine 01.03.1996 tarihinde yetim aylığı bağlandığı, ancak durumun farkedilmesi üzerine bağlanan yetim aylığının iptal edilerek 01.03.1996-30.10.1996 tarihleri arasında fuzulen ödenen yetim aylıklarının davacıdan geri alındığı, davacının 16.07.2001 tarihinde ölen babasından yetim aylığı bağlanması için yeniden talepte bulunması üzerine 01.08.2001 tarihinde yeniden yetim aylığı bağlanıp daha sonra 27.12.2004 tarihinde iptal edilerek fuzulen ödenen aylıkların davacının dul aylığından kesilmeye başlandığı anlaşılmaktadır.
Bozmadan sonra alınan ve mahkemece verilen hükme esas olan bilirkişi raporunda; davacının dul aylığı alan kişiye ayrıca yetim aylığının bağlanamayacağını bildiği halde Kuruma başvurup aylık bağlanmasını istemesinin hüsnüniyete uygun bir hareket olmadığı, ancak bu durumun yanlış bilgi edinmeden kaynaklandığı, Kurumun ise davacının eşinden dolayı dul aylığı aldığını bu tür bilgilerin o tarihte uygulanan bilgisayar programında görüntülenmemesinden dolayı bilmediği belirtilerek davacının 3.302,67 TL anapara ve 1.620,62 TL faiz olmak üzere toplam 4.923,29 TL"yi Kuruma geri ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş olup faiz hesabı yapılırken davacıya ödenen her bir yetim aylığının ödeme tarihleri faiz başlangıcı kabul edilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 1479 sayılı Yasanın 46/2. maddesi gereğince davacının babasından yetim, eşinden dul aylığına hak kazanması halinde iki aylığı bir arada almasının yasal olarak mümkün bulunmadığı, bunlardan yüksek olanın bağlanacağı açıktır.
01.10.2008 tarihi itibariyle yürürlükten kalkan 1479 sayılı Yasanın 67. maddesinde yanlış ve yersiz ödendiği anlaşılan her türlü gelir, aylık ve sigorta yardımlarının 55. maddenin son fıkrası saklı kalmak kaydıyla ilgililerin sonraki her çeşit istihkaklarından kesilmek suretiyle geri alınacağı bildirilmiştir.
Konuya ilişkin 5510 sayılı Yasa öncesi mevzuata bakıldığında, 1479 sayılı Yasanın "Sigorta Yardımlarının Haczedilemeyeceği" başlıklı 67. maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Yasa içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 1479 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin sigortalının kasıtlı kusurlu davranışından veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
5510 sayılı Kanunun 96. maddesinde “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır. Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır.” denilmekle kurumca yersiz ödemelerin geri alınmasına ilişkin esas ve usuller belirlenmiştir.
Somut olayda, davacının hem 30/10/1996 tarihli hem de 16/07/2001 tarihli başvuru dilekçelerinde eşinden dolayı dul aylığı aldığını açık şekilde ifade ettiği, 01/03/1996-30/10/1996 tarihleri arasında Kurum tarafından kendisine ödenen tüm yetim aylıklarını Kuruma iade ettiği göz önünde bulundurulduğunda davacıya ikinci kez yetim aylığı bağlanması işleminin Kumurun hatalı işleminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, yukarıda bahsi geçen 5510 sayılı Yasanın 96/1-b maddesi gereğince davacının 01/08/2001-27/12/2004 tarihleri arasında ödenen yetim aylığı miktarı olan 3.302,67 TL"yi Kuruma iade etmekle sorumlu olduğu sabit ise de davacının sorumlu olduğu faiz miktarının da aynı madde kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yapılacak iş, davacıya çıkartılan yersiz ödeme miktarının davacının almakta olduğu dul aylığından her ay 1/4 oranında kesilmeye başlandığı anlaşıldığından 5510 sayılı Yasanın 96/1-b maddesi gereğince davacının iade etmekle sorumlu olduğu anapara miktarı olan 3.302,67 TL"nin 24 ay içerisinde Kuruma iadesini tamamlayıp tamamlayamadığını tespit etmek, eğer tamamlanmamış ise 24 ay içerisinde ödenen miktar için faiz hesabı yapılamayacağından bakiye kısım için 24 aylık sürenin sonundan itibaren davacının sorumlu olduğu faiz miktarını belirlemek, davacının söz konusu alacağın tamamını 24 ay içerisinde Kuruma iade ettiğinin anlaşılması halinde ise davacının sorumlu olduğu bir faiz miktarı bulunmadığını göz önüde bulundurarak bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.