19. Hukuk Dairesi 2019/1066 E. , 2019/3124 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan 18/11/2011 tarihli sözleşmede davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine asıl borçlu aleyhinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığını, buna rağmen alacağın karşılanmayan kısmı için başlatılan icra takibine davalının itirazıyla takibin durduğunu iddia ederek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacı banka ile akdedilen davaya konu sözleşmede sadece son sayfada imzası bulunduğunu, bu imzanın da 03/11/2011 tarihli ve 25.000,00 TL miktarlı kredi sözleşmesindeki imzası olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının 18/11/2011 tarihli ve 400.000,00 TL bedelli kredi sözleşmesinin son sayfası dışındaki diğer sayfalarda imzasının bulunmadığı, 03/11/2011 tarihli ve 25.000,00 TL bedelli sözleşmede ise imzasının bulunduğu, son sayfadaki imzanın davalıya ait olduğunun saptandığı, ancak kefalet limitinin ancak kredi limitine göre belirlenebilir olduğu, limitin belirtildiği birinci sayfada davalının imzasının bulunmadığından 18/11/2011 tarihli sözleşme açısından borçtan sorumlu tutulamayacağı, kabul ettiği 25.000,00 TL limitli kredi sözleşmesinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine;
2) Davacı banka dava dışı kredi müşterisi ... Ürünleri İnş. Nkl. Mad. Turz. Taah. İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti. ve kefiller ... ve ...’e yönelik yaptığı ilamsız takipte herhangi bir tarih ve sayı belirtmeden kredi sözleşmesine dayanmış, tahkikat sırasında 03/11/2011 ve 18/11/2011 tarihli iki adet genel kredi sözleşmesi bulunduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi raporundan bankanın bu iki genel kredi sözleşmesine dayanarak kullandırıldığı belirlenmiştir. Mahkemece davalı kefil ...’in 03/11/2011 tarihli 25.000,00 TL limitli kredi sözleşmesinin kredi limitinin bulunduğu ilk ve son sayfasında imzası bulunduğu için 25.000,00 TL’lik kefalet limiti ile sorumlu olduğunu belirtmiş, ancak 18/11/2011 tarihli 400.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde ise kredi limitinin yazılı olduğu birinci sayfada imzasının bulunmadığını, sadece son sayfada imzasının bulunduğunu belirterek bu genel kredi sözleşmesindeki kefaletin geçerli olmadığını belirterek hüküm kurmuştur. Ancak 18/11/2011 tarihli genel kredi sözleşmesi banka tarafından özel olarak bastırılmış fasikül şeklinde ciltlenmiş 1-37 şeklinde sayfa sırası olan bir sözleşme olup bu sözleşmenin 30. sayfasındaki davalının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı adı altında attığı imzanın sözleşmenin birinci sayfasındaki kredi limitini de kapsadığının kabulü gerekir. Dairemizin bu şekilde fasikül biçiminde hazırlanmış ve sonradan ekleme çıkarma imkânsız olan genel kredi sözleşmesindeki uygulaması yukarıda belirtildiği gibidir. Bu nedenle mahkemenin davalının 18/11/2011 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefaletinden sorumlu olmadığı şeklindeki kabulü ve davayı bu şekilde sonuçlandırması doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz taleplerinin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.