Hukuk Genel Kurulu 2016/440 E. , 2020/175 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 7. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 15.10.2012 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin sosyal güvenlik kanunları kapsamı dışında olduğundan 16.03.2004 tarihinde Kuruma başvurarak tarım işlerinde süreksiz çalışması nedeniyle sigortalı olmak istediğini belirtmesi üzerine Kurum tarafından 01.04.2004 tarihinden itibaren 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı kabul edildiğini ve tüm primlerini düzenli olarak ödediğini, ancak Kurum tarafından tarım işlerinde çalışması bulunmadığı gerekçesiyle sigortalılık süresinin bütün olarak iptal edildiğini, bu sigortalılık türünün bir nevi isteğe bağlı sigortalı türünün özelliklerini taşıdığını ve Kurumun çalışması bulunmadığı gerekçesiyle resen sigortalılığı iptal edemeyeceğini ileri sürerek hukuka aykırı Kurum işleminin iptali ile 01.04.2004 tarihinden itibaren 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun tespitini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... Başkanlığı (SGK) vekili 07.12.2012 havale tarihli cevap dilekçesinde; Bartın Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından yapılan güncelleme sırasında davacının adresinin Silivri-İstanbul olarak tespit edildiğini, 2925 sayılı Kanun kapsamında çalışanların başvurdukları ilde ikamet zorunluluğunun bulunduğunu, bu nedenle Kurum tarafından yapılan inceleme neticesinde davacının hiçbir zaman tarım işlerinde çalışmadığının tespit edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Kararı:
6. Ankara 7. İş Mahkemesinin 23.01.2014 tarihli ve 2012/1586 E., 2014/10 K. sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulü ile davacının primleri ödenen 01.04.2004-30.09.2008 ve 01.07.2009-31.07.2011 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğuna karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı:
7. Ankara 7. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 21. Hukuk Dairesince 23.02.2015 tarihli ve 2014/5636 E., 2015/3273 K. sayılı kararında; "1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 2925 Sayılı Yasa"ya tabi olarak geçen sigortalılık süresinin iptaline ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile 01.04.2004 tarihinden itibaren 2925 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılması gerektiğinin tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile “Davacının 2925 sayılı Yasa"ya tabi olarak geçen sigortalılık süresinin iptaline dair davalı Kurum işleminin kısmen iptali ile davacının primleri ödenmiş 01.04.2004-30.09.2008 ve 01.07.2009-31.07.2011 tarihleri arasında 2925 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespitine, fazla istemin reddine” dair hüküm kurulmuştur.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında düzenlenmiş istek ve tescil belgesinin 15/03/2004 tarih ve 9588 varide no ile Kurum kayıtlarına intikal ettiği, davacının 01.04.2004 tarihi itibariyle 2925 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının başladığı, 2004/4-2008/9. ayları arasında ve 2009/7-2012/7. aylar arasında davacının düzenli sigorta prim borcu ödemelerinde bulunduğu, davacının 09.01.2008-18.06.2009 tarihleri arası taksiyle yolcu taşımacılığı işinden dolayı vergi kaydının, 16/01/2008-22/05/2009 tarihleri arasında Şoförler ve Otomobilciler Odası üyelik kaydının bulunduğu ve bu nedenle 01.10.2008-18.06.2009 tarihleri arasında 08 ay 18 gün 5510 sayılı Yasa 4/b kapsamında sigortalılığının bulunduğu, buna göre Kurum tarafından davacının 2925 sayılı Yasa kapsamında 01/04/2004-30/09/2008 ve 01.07.2009–devam eden şeklinde kabul edilen sigortalılığının, Kurum"un 27.08.2012 tarih ve 2012/405 sayılı denetmen raporu ile davacının hiçbir zaman tarım işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışmadığının tespit olunması üzerine başlangıç tarihi itibariyle iptal edildiği, davacının ikâmetgah kaydının 17/08/2011 tarihinden itibaren İstanbul-Silivri"ye nakledildiği, yapılan pol-net araç sorgulaması ve taşınmaz kaydı sorgulamasında davacıya ait herhangi bir kayıtlı araç ve taşınmaz kaydının olmadığının belirlendiği, yanında çalışıldığı iddia olunan Necmi Akıncı"ya ait 15/03/2004 tarihli çiftçilik belgesinden şahsa ait Kasımlar Mahallesinde bulunan 50 dekar kuru araziden 10 dekarlık arpa, buğday ekimi yaptığının tespit edildiği, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu ve duruşmalarda davacı tanıklarının dinlenilerek sonucuna göre yazılı şekilde hükmün kurulduğu anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 59/2. maddesinde “Kurum"un denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, sosyal güvenlik denetmeni raporuna dayanak oluşturan ifade tutanağında tutanak beyan sahiplerinin davacının hiçbir zaman tarım işinde çalışmadığını, yanında çalışıldığı iddia olunan şahsın da yanında işçi çalıştırılmasını gerektirecek kapsam ve büyüklükte tarım işi ile uğraşmadığını bildirmiş olmaları, sürekli ve düzenli sigorta prim borcu ödemelerinin yapılmış olmasının ya da kendi nam ve hesabına tarım işlerinde çalışmanın 2925 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığa hak kazandıramayacağı hususlarının birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacının 2925 sayılı Yasa kapsamında hizmetinin olmadığı sabittir. 5510 sayılı Yasa"nın 59/2. maddesi gereğince Kurum"un denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin aksi ispat edilemediğinden davanın reddi gerekirken Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Ankara 7. İş Mahkemesinin 04.06.2015 tarihli ve 2015/480 E., 2015/490 K. kararı ile; önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
11. Davacı vekilinin temyizi yönünden;
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; mahkemece verilen ilk kararın davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edildiği, Özel Dairece davacının temyiz itirazları reddedilerek davalılar lehine bozma kararı verildiği, direnme kararının ise aynı şekilde davacı ve davalı vekillleri tarafından temyiz edildiği dikkate alındığında, bozma öncesi kararı temyiz eden ve temyiz itirazları reddedilen davacının direnme kararını temyizinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı, bu bağlamda temyiz isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
12. Bilindiği üzere hukuki yarar, dava şartı olduğu kadar temyiz istemi için de aranan bir şarttır.
13. Mahkemenin ilk hükmünü temyiz edip, bu istemi Özel Dairece reddedilen taraf yönünden karar kesinleşmiş olmakla, artık bu tarafın direnme kararını temyizde de hukuki yararı bulunmamaktadır.
14. O hâlde davacı vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
15. Davalı ... Başkanlığı vekilinin temyizi yönünden ise işin esasının incelenmesi gereklidir.
II. UYUŞMAZLIK:
16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının primlerini ödediği 01.04.2004-30.09.2008 ve 01.07.2009-31.07.2011 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
17. 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu 17.10.1983 tarihinde kabul edilmiş, 1984 yılı başında ise yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun tarım işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanların sosyal güvenliğinin sağlanması için çıkarılmıştır. Kanunun 2. maddesinde “…süreksiz olarak tarım işlerinde hizmet akdiyle çalışanlar istekte bulunmaları kaydıyla bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar.” hükmüne yer verilmiştir. 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 4. maddesinde ise sigortalı sayılanlar başlığı altında "Bu yönetmeliğin uygulanmasında sosyal güvenlik kanunları kapsamı dışında olanlarla, bu kanunlara göre malüllük emeklilik (yaşlılık) aylığı, sürekli tam işgöremezlik geliri almayanlardan; süreksiz olarak tarım işlerinde hizmet akdiyle çalışanlardan istekte bulunanlar sigortalı sayılırlar." tanımlaması yapılmıştır.
18. 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ile bu kanun kapsamına girebilecek olanlara sigortalı olup olamama yönünden hak tanınmış olup, bir nevi isteğe bağlı sigortalı olma imkânı getirilmiştir. Ancak dikkat edilmesi gereken husus bu kanun kapsamında sigortalı olmanın iradeye bırakılmasıdır, yoksa tarım işlerinde hizmet akdiyle çalışmadan 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olmak mümkün değildir. 2925 sayılı Kanun gerçek çalışmaya dayalı bir sigortalılık türüdür. Bu kanun kapsamında tescili bulunan sigortalıların tarım işlerinde hizmet akdi ile çalışması gerekmektedir.
19. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 59 ve 100. maddeleri üzerinde durulması gerekmektedir. 5510 sayılı Kanun"un 59. maddesinde Kurumun denetleme ve kontrol yetkisi belirtilmiş, 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan 5510 sayılı Kanun"un 100. maddesinde ise bilgi ve belge isteme hakkı, bilgi ve belgelerin Kuruma verilme usulü düzenlenmiştir.
20. Özellikle belirtilmelidir ki, 5510 sayılı Kanun"un 59 ve 100. maddeleri uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerli kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, yetkili kişilerce düzenlenen ve tarafların ihtirazi kayıt koymaksızın imzaladığı tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi ancak yazılı delille kanıtlanabilir.
21. Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları ve iş müfettişi raporlarının, rapora dayanak alınan tutanaklar ile birlikte değerlendirilmesi ve ancak belirtilen nitelikteki ekli tutanakların, anılan Kanun kapsamında aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olduğunun kabulü, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesinde de açıkça hüküm altına alınmıştır. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 14.11.1979 tarihli ve 1014 E., 1364 K., 04.02.2009 tarihli ve 2009/9-2 E., 2009/48 K., 22.10.2019 tarihli ve 2017/10-283 E., 2019/1110 K. sayılı kararlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
22. Ne var ki, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından yapılan incelemelere dayalı tutanakların değerlendirildiği ve varılan sonucun yazıya geçirildiği raporların, sadece memur veya müfettiş tarafından düzenlenmiş olmaları, anılan raporların 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 59 ve 100. maddeleri kapsamında aksinin yazılı delille kanıtlanması gereken belgeler olarak kabulleri için yeterli değildir. Ayrıca 5510 sayılı Kanun"un 59/2. maddesinde belirtilen aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan tutanakların, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından belgelere dayalı olarak düzenlenmiş olması veya belgeye dayalı olmamakla birlikte hazır bulunan işveren, işçi veya üçüncü kişi beyanları uyarınca düzenlenerek, doğruluğu ilgili kişilerin imzaları ile tasdik edilen ve imza inkârına konu olmayan tutanaklar olması gerekmektedir.
23. Buna göre, 5510 sayılı Kanun"un 59 ve 100. maddelerinde söz edilen görevliler tarafından düzenlenen tutanaklar üçüncü kişilerin imzalı beyanları alınarak düzenlenmiş ve imza inkârına da konu olmamış ise artık aksi sabit oluncaya kadar geçerli kabul edilecektir.
24. Açıklanan tüm bu yasal düzenleme ve ilkeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, davacının talep konusu dönemde 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olmasını sağlayacak gerçek bir çalışması bulunmamakla birlikte, tanık beyanlarında ifade edildiği şekilde ailesiyle birlikte bahçesine mısır-buğday ekmesi de 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık hakkı sağlamaz. Ayrıca Kurumun denetim ve kontrol amaçlı görevlendirdiği memurları tarafından düzenlenen ve beyanları alınan üçüncü kişiler tarafından imzalanan ve imza inkârı bulunmayan 27.08.2012 tarihli tutanağın aksi de kanıtlanamamıştır.
25. Hâl böyle olunca, yerel mahkemece verilen direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
I- Yukarıda (13) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
II- Davalı ... Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 18.02.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.