(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2015/11770 E. , 2016/7881 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Alacak
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira alacağı ve cari yıl kira bedelinin tazminat olarak tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, Üniversite hizmet binası çay ocağının açık teklif usulüyle yapılan ihale sonucu davalıya 2 yıllığına kiralandığını, 16/06/2014-23/06/2014 tarihleri arasında çay ocağının kapalı olduğuna ilişkin hakkında tutanaklar düzenlenen davalıya 10 gün içerisinde çay ocağını sözleşmeye göre işletmeye devam etmesi aksi halde tekrar tebligat yapılmaksızın sözleşmenin feshedileceği, cari yıl kira bedeli tutarında tazminatın tahsil edileceğini bildirir 26/06/2014 tarihli yazının 27/06/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, 01/08/2014-08/08/2014 tarihleri arasında çay ocağını kapalı tutmaya devam ederek kira dönemi sona ermeden çay ocağının faaliyetini durduran davalının sözleşmesinin yasa ve ihale hükümlerine göre 14/08/2014 tarihinde feshedildiğini, 15/08/2014 tarihli yazı ile davalıya sözleşmesinin feshedildiği, bu nedenle 7.500,00 TL cari yıl kira bedeli tutarında tazminatın, sözleşmesinin feshedildiği 14/08/2014 tarihine kadar doğan 2 ay 4 günlük kira bedeli olan 1.332,32-TL ile kiranın KDV"si olan 240,00 TL"yi yatırması gerektiği hususunun 21/08/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, çay ocağının anahtarını 21/08/2014 tarihinde Üniversiteye teslim eden davalının bu zamana kadar her hangi bir ödeme yapmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak, sözleşmenin feshedildiği 14/08/2014 tarihine kadar doğan iki ay dört günlük kira bedeli olan 1.332,32-TL ile 240,00-TL KDV ve 7.500,00-TL cari yıl kira bedeli tutarında tazminat olmak üzere toplam 9.072,32-TL" nin vade tarihlerinden itibaren 6183 sayılı kanunun 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zamları ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava etmiştir. Davalı, cevap vermemiştir.
6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince; mahkemece verilen karar ile iki tarafa yüklenen borç ve tanınan haklar sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Bu maddeye göre; hüküm fıkrasının açık olması, infazı sırasında tereddüt yaratmayacak şekilde taraflara yüklenen hak ve borçların belirtmesi gerekir. Somut olayda;
Mahkemece, 9.072,32 TL alacağın vade tarihlerinden itibaren işleyecek gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş olup, alacağa hangi tarihten itibaren ve hangi oranda gecikme zammı uygulanağı hükümde gösterilmeyerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmiştir. Bu nedenle, infazda tereddüt yaratacak ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bir şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, davaya dayanak yapılan, 06/12/2013 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 11/2. maddesinde "Kiracının fesih talebinde bulunması, kira dönemi sona ermeden faaliyetini durdurması, kiralananı amacı dışında kullanması, taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi ve işletme ruhsatının her ne sebeple olursa olsun iptal edilmesi hallerinde kira sözleşmesi, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunun 62. maddesine göre tebligat yapmaya gerek kalmaksızın idarece feshedilerek kesin teminatı gelir kaydedilir ve cari yıl kira bedeli tazminat olarak tahsil edilir. " düzenlemesi yer almaktadır. Davacı vekili, söz konusu hükme göre cari yıl kira bedelinin tahsilini talep etmiş olup söz konusu hüküm T.B.K"nun 179 vd. maddelerinde düzenlenen cezai şart niteliğindedir. T.B.K. 182/son maddesi hakime fahiş gördüğü cezai şartı indirme yükümlülüğünü vermiştir. Bunun sonucu olarak aşırı görülen cezai şartın indirilmesinde tazmin ve ceza dengeli olarak korunmalıdır. Ticari olmayan işlemlerde bu kuraldan dolayı borçlu ileri sürmese bile, hakim cezai şarttan indirim yapılıp yapılmayacağını doğrudan görevinden ötürü saptamalıdır. Ne var ki, hakime akdin bir şartını değiştirme yetkisini veren bu hak, hakime istisnai olarak tanınmış bir hak olduğu için hakim, bu hakkını ölçülü olarak kullanmalı, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme yeterliliği ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması dolayısıyla sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi, borca aykırı davranışın ağırlığı, sözleşmeden beklenen yararın elde edilememesi ve akde aykırı davranılması yüzünden doğan zarar, cezai şartın tazmin ve ceza fonksiyonlarının dengeli olarak korunması prensiplerini göz önünde bulundurmalı ve takdir hakkını Yargıtay’ın denetimine olanak vermeye elverişli objektif esaslara dayandırmalıdır. Dava konusu olayda ise cezai şartın fahiş olup olmadığı, dolayısıyla indirilmesi gerekip gerekmediği mahkemece tartışılmamıştır. T.B.K. 182/son maddesi gereğince cezai şartın aşırı olup olmadığı tartışılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken anılan hususun gözardı edilerek hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.