10. Hukuk Dairesi 2009/10736 E. , 2010/1111 K.
"İçtihat Metni".......
Davacı ....... Başkanlığı vekili, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerine yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan zararın, 506 sayılı Kanunun 26. maddesi gereğince davalılardan teselsül hükümlerine göre rücuan alınmasını istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı uyarınca inceleme yapılarak davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.
Hükmün; davacı Kurum vekili, davalı......... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre; hükmü temyiz eden davalı vekillerinin tüm, davacı Kurum vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Dairemizin bozma ilâmında ayrıntıları açıklandığı üzere; Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas, 2006/106 Karar numaralı iptal kararı ile ortaya çıkan maddi ve hukuki olgulara ve özellikle davalıların toplam %100 oranındaki kusur ve sorumluluk durumuna göre, iş kazası sonucu yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerleri toplamı üzerinden istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece, ilk peşin değerlerin saptanmasında yanılgıya düşülerek, eksik rücu alacağının hüküm altına alınması isabetsizdir.
Diğer taraftan; Anayasa’nın 152 ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme uyarınca, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanması zorunludur. İptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten sonra
./..
-2-
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76. maddesi gereğince, yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir kanun maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi de bulunmamaktadır. Bu bakımdan, dava tarihi itibarıyla yürürlükteki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, söz konusu iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum karşısında kısmen reddine karar verilmesinde, tarafların sorumluluğu bulunmamasına karşın, mahkemece, yanılgılı değerlendirme sonucu; davacı Kurum davada kısmen haksız çıkan taraf olarak nitelendirilip vekil ile temsil olunan davalılar yararına avukatlık ücreti belirlendikten sonra, davacı Kurumun anılan ücret yönünden sorumluluğuna karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç:Hüküm fıkrasında yer alan sözcüklerin çıkartılarak yerine;
“1-)Davanın kısmen kabulüne, 6.718,50 TL"nin 27.05.1999 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacı Kuruma verilmesine,
2-)Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince belirlenen 807,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak vekil ile temsil olunan davacı Kuruma verilmesine,
3-)492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre belirlenen 362,80 TL nispi karar ve ilâm harcından, 03.04.2007 günü davacı Kurumca yatırılan 322,30 TL mahsup edilerek kalan 40,50 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
4-)Davacı Kurumca karşılanan 322,30 TL harç bedeli ile 452,30 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı Kuruma verilmesine,” sözcüklerinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan ................. alınmasına, 28.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.......