11. Hukuk Dairesi 2012/8061 E. , 2014/1560 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KONYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2011
NUMARASI : 2011/72-2011/55
Taraflar arasında görülen davada Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/12/2011 tarih ve 2011/72-2011/55 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve katılma yolu ile davalı şirketler vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24/01/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av.D. S. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketlerin içinde bulunduğu K. Grubunun Avrupa"daki Türk işçilerinden istenildiğinde her an geri alınabileceği ve karşılığında yüksek oranlarda faiz verileceği gibi garantilerle hukuka aykırı şekilde para topladığını, bu bağlamda müvekkilinin belge karşılığında davalılara 20.345 DM verdiğini, kısa bir süre sonra müvekkilinin parasını istediğini, ancak bu güne kadar kendisine ödeme yapılmadığını, hisse senetlerinin izinsiz olarak halka arz edildiğini, K. Grubu tarafından yapılan usulsüzlüklerin SPK ve diğer resmi kurum raporlarında açıklandığını, davalılar hakkında çeşitli suçlardan dolayı ceza soruşturması yapıldığını, müvekkilinin şirket ortağı yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, kanuna uygun bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığını ve davalı H.. B..’ın yönetim kurulu başkanı olarak diğer davalılarla birlikte zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, 20.345 DM karşılığı 21.460,03 TL"nin avans faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı def"i ile birlikte davacının davalı şirketlere yaptığını iddia ettiği ödemeyi ispatlamak zorunda olduğunu, davacının davasını dayandırdığı belgelerin müvekkili şirketler tarafından düzenlenmediğini,ortağın sermaye olarak koyduğu parayı istemesinin mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı K. Holding A.Ş"de ortaklığının bulunmadığı, buna karşın K. İnş. Tarım ve San Tic. A.Ş"nin ortağı olduğu, aslen iktisap sözkonusu olmadığından primli pay senedi ihracından sözedilemeyeceği, TTK"nın 329. ve 405. maddeleri uyarınca davacının şirkete sermaye olarak verdiğini geri isteyemeyeceği, davalı H.. B.."ın TTK"nın 336. maddesi kapsamında sorumluluğunu doğuracak bir delilin dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı şirketler vekili temyiz etmiştir.
Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir.
Dosyada mübrez bilirkişi kurulu raporunda, davalı K. İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş"nin ortaklar pay defterinde davacının toplam 1.560 TL nominal değerde 260 adet hisse sahibi bulunduğu, bu kayıtlara rağmen 25.03.2000 tarihli ortaklık durum belgesinde ise toplam 260 hisseye karşılık 20.345 DM değer yazılı olduğu, davacının şirket ortağı olması nedeniyle TTK"nın 329. ve 405. maddeleri uyarınca ödenen bedelin iadesini isteyemeyeceği belirtilmiş, mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek ve şirket yöneticileri bakımından da, hizmet sebebiyle emniyeti suistimal/cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve dolandırıcılık suçlarından kamu davalarının beraatle sonuçlandığı, davalı yöneticinin TTK"nın 336. maddesi kapsamında sorumluluğunu doğuracak bir delilin dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemize intikal eden emsal dosyalara sunulan bilirkişi raporlarından defter kayıtlarında 1997, 1998, 1999 yıllarında 30 adet ortak ismi bulunduğu, şirket sermayesinin tamamının bu ortaklar tarafından taahhüt edilmiş olduğu, davacının bu ortaklar arasında isminin geçmediği anlaşılmış, bilirkişi raporlarında ceza dosyası ve resmi kurum raporları ile davalılar tarafından hukuka aykırı faaliyetler konusunda bir takım tespitler var ise de, esasen buna ilişkin sonuçların SPK"nda düzenlendiği ve bu davalar açısından değerlendirilmesinin hukuki mesele olması nedeniyle mahkemeye ait olduğunun belirtildiği görülmüş, mahkemece defter kayıtlarındaki bu durum değerlendirilmemiş, hisselerin kurucu ortaklardan intikal ettiğine dair soyut görüş içeren bilirkişi raporuna göre ve ceza davalarından beraat kararı verildiği gerekçesiyle karar verilmiştir.
Dairemize intikal eden emsal dosyalardan bilindiği üzere; Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ve Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nde davalı şirketlerin yöneticileri suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve dolandırıcılık suçlarından yargılanmışlardır. Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında dava nihai olarak zamanaşımı ile ortadan kalkmış, Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında ise mahkemece verilen zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararı temyiz edilmiş olup kararın kesinleşip kesinleşmediği belli değildir. Bu dosyada düzenlenen iddianamede ve dayanak 07.09.1999 tarihli denetim raporunda şirketin yasal defter ve kayıtlarında görülmesine rağmen 1995, 1996, 1997 yıllarında ortak olmak amacıyla para toplanan tasarruf sahiplerine Alman Markı bazında sırayla yıllık %18, %18 ve %20 oranında kâr payı dağıtımlarının şirket faaliyet sonuçlarından bağımsız olarak gerçekleştirildiği, anılan yıllarda, şirketin önemli tutarda zarar ettiği halde bu oranda kâr payı dağıtmasının ancak sisteme yeni giren katılımcılardan toplanan paralarla karşılanmasının mümkün olduğu, Holding tarafından tasarruf sahiplerine verilen hisselerin daha sonra geri alındığı ve yeni ortak olmak isteyenlere satıldığı, Holding"in aracı rol üstlendiği, ancak böyle bir yetki belgesinin olmadığı, K. Holding A.Ş. ve K. İnşaat Tarım ve San. İşlt. Tic.A.Ş"nin geçmiş yıllara ait mali tablolarında şirketlerin yüklü miktarlarda zarar ettikleri, faaliyet kârı olmamasına rağmen kâr payları dağıttıkları tespitlerine yer verildiği, ayrıca davacının delili olan ve bilirkişilerce değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilen SPK ve Meclis Araştırma Komisyonu raporları,SPK duyuruları mahkemece değerlendirilmemiştir. Bilindiği üzere BK"nın 53. maddesi gereğince kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmünde ceza mahkemesi tarafından belirlenen maddi vakıalar hukuk hakimini bağlayacağından 1. Asliye Ceza Mahkemesi kararının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, her iki kararın kesinleşmiş olması halinde, zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararının kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından hukuk hakimini bağlamayacağı, ancak hukuk hakiminin ceza dosyasındaki delilleri de değerlendirerek neticeye varacağı hususu nazara alınarak ceza dosyalarında alınan bilirkişi raporlarında tespit edilen maddi vakaların neler olduğunun belirlenmesi, tespit edilen maddi vakıalar varsa, bu maddi vakıaların dosyada mevcut, davacı tarafından ibraz edilen deliller ve görülmekte olan davada alınan bilirkişi raporlarıyla birlikte değerlendirilerek davacının uğradığını iddia ettiği zarardan davalıların sorumlu olup olmayacağının saptanması gerekir.
Ayrıca mahkemece davacının ortak olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de, dava tarihi itibariyle davacının davalı şirketlerin sermayesinde payı bulunup bulunmadığı, payı mevcut ise bu payı kimden devraldığı da açıklığı kavuşturulmamış, davalı tarafından davacının ortak sıfatıyla genel kurullara katıldığı veya usulünce dağıtılmasına karar verilen kâr payını aldığı veya başka bir şekilde ortaklığın benimsenmesi sonucunu doğuracak bir ilişkiye girdiği de iddia ve ispat edilmemiştir. Davacının ibraz ettiği “ortaklık durum belgesi” başlıklı belgede imzası bulunan kişinin davalı şirkette hissesi bulunup bulunmadığı, şirket sermayesini taahhüt edenlerden olup olmadığı üzerinde durulmamıştır.
Bu durumda, davanın, iddianın ileri sürülüş biçimi nazara alındığında davalıların organize ve haksız fiillerinden kaynaklanan bir istirdat davası niteliğinde olduğu da gözetilmek suretiyle BK"nın 53. maddesi gereğince ancak kesinleşmiş bir mahkumiyet kararında ceza hakiminin kabul ettiği maddi vakıaların hukuk hakimini bağlayacağı gözetilmek, her iki ceza dosyasındaki deliller ve davacının dayandığı resmi kurum raporları somut davadaki delillerle birlikte değerlendirilmek ve dava tarihi itibariyle şirketin sermayesinde davacının pay defterine kaydedilen payının yer alıp almadığı belirlenmek suretiyle davacının ortak olup olmadığının kesin bir şekilde saptanması gerekir. Delillerin değerlendirilmesi neticesinde davacının ortak olmadığının anlaşılması halinde ise hukuki ilişkinin kurulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 4389 sayılı Bankalar Kanunu"nun 10. maddesindeki “Bu Kanunun uygulanmasında yazılı ya da sözlü olarak veya herhangi bir şekilde halka duyurulmak suretiyle ivazsız veya bir ivaz karşılığında istendiğinde ya da belli bir vadede iade edilmek üzere para kabulü mevduat kabulü sayılır. Karşılığında mevduat cüzdanı yerine katılma belgesi, makbuz, senet ve benzeri belgelerin verilmesi, alınan paraların mevduat sayılmasına engel değildir.” hükmüne göre eylemin, izinsiz mevduat toplamak olduğu kabul edilmek ve her bir davalının hukuki durumunun ve mümeyyiz davalılar vekilinin zamanaşımı def"inin buna göre tayin ve takdir edilmesi suretiyle karar verilmek üzere mahkemece verilen kararın davacı ve mümeyyiz davalılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve mümeyyiz davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı ve mümeyyiz davalılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin K. İnş. Tarım ve San. İşlet. Tic. A.Ş. ve K. Holding A.Ş"den alınarak davacıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacı ve katılma yolu ile davalı şirketlere iadesine, 24/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.