1. Hukuk Dairesi 2013/4632 E. , 2014/1155 K.- TAPU İPTALİ
- İNANÇLI İŞLEM
- YEMİN DELİDİ
- TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 6
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 337
- BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 18
- BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 19
- BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 20
- BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 81
- TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 506
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Geçici Madde 3
"İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.01.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılardan H.. T.. ve vekili Avukat Ş. T. ile temyiz edilen davalı N.. E.. ve vekili Avukat H.Ç.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, inançlı işlem ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği vurgulanmak suretiyle izlenmesi gereken yolun açıkça belli edildiği, mahkemece, anılan bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Bilindiği gibi, bozma ilamına uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar, mahkemece, bozmaya uygun işlem yapılması zorunlu hale gelir.
Gerçekten de, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; özetle, “somut olayda, davacılar . parsel sayılı taşınmazı davalı ile birlikte satın aldıklarını bildirmişler ve dosyaya o tarihlere ve müteakip tarihlere rastlayan ve davalıya para gönderildiğine dair banka dekontları ibraz etmişler, bunun dışında 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca iddialarını kanıtlar nitelikte yazılı belge sunamamışlardır. Ancak, banka aracılığıyla davalının hesabına çeşitli tarihlerde ödemelerde bulunulduğu açık olup, taraflar arasındaki ilişki ve çekişmenin çözüme kavuşturulması bakımından davalının bankadaki hesabına yatırılan paraların bu ilişki ile bağlantılı olduğunun saptanması halinde delil başlangıcı teşkil edeceği ve çekişmenin giderilmesinde gözardı edilemeyeceği tartışmasızdır.
Ne var ki, mahkemece yukarıda sözü edilen banka dekontları bakımından bir değerlendirme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, banka dekontlarının delil başlangıcı teşkil edip etmeyeceği yönünde gerekli araştırmanın yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, sonucuna göre bir karar verilmesi, anılan belgelerin delil başlangıcı olarak nitelendirilmemesi durumunda davacının dilekçesinde vs. deliller demek suretiyle HUMK."nun 337 vd. maddelerinde düzenlenen yemin deliline dayandığı gözetilerek bu delilin hatırlatılması, davacıların bu husustaki iddialarının kanıtlanması durumunda, 67 ve 81 parsel sayılı taşınmazların tevhidinden oluşan 82 parselde davacıların payı artacağından anılan husus açıklığa kavuşturulduktan sonra davalının vekalet görevini kötüye kullanıp kullanmadığı üzerinde durulup, tüm deliller birlikte değerlendirilip, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamında banka dekontlarının delil başlangıcı olacağı vurgulandığına göre, mahkemece, yapılması gereken iş, daha önce isimleri bildirilen tanıkların yeniden çağrılarak bu konudaki bilgilerine başvurmaktan ibarettir.
Hâl böyle olunca; daha önce dinlenen tanıkların yeniden çağrılarak ödemelere ilişkin ibraz edilen banka dekontları hakkında bilgilerine başvurularak, paraların neden davalıya gönderildiğinin (67 parsel sayılı taşınmazın alımı için mi, ya da inşaat yapımı için mi?) açıklığa kavuşturulması, bu saptamaya göre, 67 ve 81 parsel sayılı taşınmazların tevhidinden oluşan 82 parselde davacıların payı artacağından davalının vekalet görevini kötüye kullanıp kullanmadığı üzerinde durulup, tüm deliller değerlendirilip, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken bozma ilamına yanlış anlam verilerek ve son çare olan yemin delili kullandırılarak yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 28.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.