1. Hukuk Dairesi 2013/22296 E. , 2014/1118 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. (TUZLA 1. KAPANAN) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2012
NUMARASI : 2012/128-2012/730
Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili, davalı Y.. B.. vekili, davalı M. T.vekili ve katılma yoluyla davalı T.. T.. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
ilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp tetkik edildikten ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun (HUMK) 376. (Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 186.) maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı yasanın 388. (HMK. 297.) maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. (HMK. 297.) maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde HUMK."nun 389. (HMK. 297.) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren, tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur.
Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa"nın 141. maddesi ve HUMK."nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri göz ardı edilerek kısa kararda “... 4- davalı Y. Sitesi Yönetim Kurulu aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 12.018,75 TL nin faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 5- davalı M.T.yönünden davanın kısmen kabulü ile 48.075,00 TL nin davalı M.T.dan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,...” şeklinde hüküm kuruluduğu halde, gerekçeli kararda “...4- Davalı Y. Sitesi Yönetim Kurulu aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, 1.500 TL ecrimisil 31.12.2004 tarihinden, 1.950 TL ecrimisil 31.12.2005 tarihinden,2.475 TL ecrimisil 31.12.2006 tarihinden, 3.000 TL ecrimisil 31.12.2007 tarihinden, 3.093,75 TL ecrimisil 30.11.2008 tarihinden itibaren olmak üzere toplam 12.018,75 TL ecrimisil"in yasal faizi ile birlikte davalı Y.Sitesi Yönetim Kurulundan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 5- Davalı M.T. yönünden davanın kısmen kabulü ile, 6.000 TL ecrimisil 31.12.2004 tarihinden, 7.800 TL ecrimisil 31.12.2005 tarihinden, 9.900 TL ecrimisil 31.12.2006 tarihinden, 12.000 TL ecrimisil 31.12.2007 tarihinden, 12.375 TL ecrimisil 30.11.2008 tarihinden itibaren olmak üzere toplam 48.075,00 TL ecrimisil"in yasal faizi ile birlikte davalı M. T."dan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,...” şeklinde hüküm kurulduğu, kısa kararda davalı Y. Sitesi aleyhine kurulan hükümde kısa kararda faizin başlangıç tarihi belirtilmemişken, gerekçeli kararda faizin başlangıç tarihini belirtmek, davalı M. T. aleyhine kurulan hükümde kısa kararda faize hükmedilmediği halde gerekçeli kararda faize hükmedilmesi suretiyle kısa karara çelişkili biçimde gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
Hal böyle olunca, 10.04.1992 gün,1992/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
Davacılar vekili, Davalı Y.. B.. Vekili, Davalı M. T.Vekili ve davalı T.. T.. vekili temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.