Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/373
Karar No: 2018/426

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/373 Esas 2018/426 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Yargıtay 6. Ceza Dairesi, sanıkının nitelikli yağma suçu işlediğini tespit ederek 12 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme ayrıca sanığın hak yoksunluğuna da hükmetti. Sanık müdafisinin temyiz talebi reddedildi, ancak müdafisinin kısa kararın açıklanması sırasında hazır olmadığı belirlendi. Bu nedenle, temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihinden başlayacağına karar verilerek itiraz kabul edildi ve dosyanın Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verildi. Kanun maddeleri olarak, TCK'nın 149/1-c-f-g, 53, 58/9, 58/6 ve 63. maddeleri ile CMK'nın 308., 310. ve 317-318. maddeleri sayılmıştır.
Ceza Genel Kurulu         2018/373 E.  ,  2018/426 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 328-132

    Nitelikli yağma suçundan sanık ..."nın 5237 sayılı TCK"nın 149/1-c-f-g. 53, 58/9 yollaması ile 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12.07.2012 tarihli ve 328-132 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 06.11.2017 tarih ve 2280-4188 sayı ile;
    “...Hükmün sanık ... savunmanının yüzüne karşı 12.07.2012 tarihinde açıklanmasına rağmen, sanık savunmanının yasal süresinden sonra, 10.10.2012 tarihinde temyiz isteminde bulunduğu;
    Sanık ... savunmanının süresinden sonra yapılan temyiz istemlerinin; 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nın 317. ve 318. maddeleri gereğince reddine, " karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 30.05.2018 tarih ve 40280 sayı ile;
    “...Sanık ..."nın zorunlu müdafisinin 12/07/2012 tarihli karar duruşmasında hazır bulunduğu, sanık müdafiine son sözün de sorulduğu, buna rağmen kısa karar açıklanmadan önce "hükmün açıklanmasından önce sanıklar ve sanıklar müdafiinin hazır olmadıkları görüldü" denip kısa karar açıklandığı, yine kısa kararın son paragrafında da, "...sanıklar ve sanıklar müdafiilerinin yokluğunda" karar verildiği yazıldığı, gerekçeli kararın sanık müdafii Av...."e 03/10/2012 tarihinde tebliğ edildiği, müdafiinin 09/10/2012 tarihinde kararı temyiz ettiği,
    Sanığın vekaletnameli müdafii Av.... ve Av.... itiraz dilekçelerinde, karar yüze verildiğinden bahisle süre geçtikten sonra yapılan temyiz talebinin reddine karar verilmiş ise de, karar duruşmasında müdafiinin hazır bulunmasına rağmen daha sonra duruşmadan ayrıldığını, kısa karar öncesi ve kısa kararın son paragrafında sanık müdafiinin kararın açıklandığı anda duruşmada hazır bulunmadığının belirtildiği, bu sebeple temyiz süresinin başlangıcının tebliğ ile başlayacağı, tebliğden itibaren yasal sürede karar temyiz olunması sebebiyle verilen RED kararının yerinde olmadığını beyan ettiği, yine son duruşmada hazır bulunan sanık müdafii Av...."e Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinin tebliğinden sonra müdafiinin verdiği dilekçede, son duruşmaya katıldığını, araya öğle arası girmesi sebebiyle duruşma karar için öğleden sonraya bırakıldığına, öğleden sonraki duruşmaya girmediğini beyan ettiği,
    Tüm bu bilgiler ışığında, sanık müdafiinin kısa kararın açıklandığı oturumda hazır olmadığının anlaşıldığı, dolayisiyle temyiz süresinin başlangıcının tebliğ ile başlayacağı, gerekçeli kararın sanık müdafiine tebliğinden itibaren 6 gün sonra müdafiinin temyiz dilekçesi vermesi sebebiyle, yapılan temyiz talebinin süresinde olduğu” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 25.06.2018 tarih ve 1932-4747 sayı ile; yerinde görülemeyen itirazın reddine karar verilerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İtirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık müdafisinin temyiz talebinin süresinde olup olmadığının belirlenmesine yöneliktir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Hükmün verildiği 12.07.2012 tarihli oturumda hazır olanların yoklaması yapılırken sanık ... müdafisinin duruşmaya katıldığının zapta yazıldığı, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı beyanda bulunan sanık müdafisi ile diğer sanıklar müdafilerinin kısa kararın açıklanması sırasında duruşma salonunda hazır bulunmadıkları zapta geçilerek “...Talebe uygun son karar duruşmasında hazır bulunanlar açısından kararın tefhiminden itibaren 7 gün içerisinde, son karar duruşmasında hazır olmayanlar açısından gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde mahkememize veya bir başka mahkemeye dilekçe verilmesi veya zabıt katibine beyanda bulunulması suretiyle Yargıtay nezdinde temyiz edilebileceği belirtilmek suretiyle temyizi mümkün olmak üzere sanıklar ve sanıklar müdafilerinin yokluklarında...” denilmek suretiyle sanık ... hakkında mahkûmiyet hükmünün verildiği,
    Gerekçeli kararın sanık müdafisine 03.10.2012 tarihinde bizzat tebliğ edildiği ve sanık müdafisinin de 10.10.2012 havale tarihli süre tutum dilekçesi ile söz konusu hükmü temyiz ettiği,
    Anlaşılmıştır.
    5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"un 310. maddesinin birinci fıkrası; "Temyiz talebi, hükmün tefhiminden bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanla olur. Beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hakime tasdik ettirilir" ikinci fıkrası ise “Hükmün tefhimi sanığın yokluğunda olmuşsa bu süre tebliğ tarihinden başlar.” şeklindedir.
    Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için bir temyiz davasının açılmış olması gerekir. Temyiz davasının açılabilmesi için de aranan iki şartın birlikte gerçekleşmiş olması gerekir. Bunlardan ilki süre, ikincisi ise istek şartıdır.
    Anılan maddede temyiz süresinin yüze karşı verilen kararlarda hükmün tefhimi ile, yoklukta verilen kararlarda ise tebliğle başlayacağı, bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye veya bir başka yer mahkemesine verilecek dilekçe ile ya da zabıt kâtibine yapılacak beyanla temyiz talebinin gerçekleştirilebileceği, bu takdirde beyanın tutanağa geçirilerek hâkime onaylatılacağı belirtilmiştir.
    Görüldüğü gibi temyiz incelemesinin yapılabilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunanların kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir mecburiyet olup, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun “Kararların Açıklanması ve Tebliği” başlıklı 35. maddesinin 2. fıkrasında; “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur” hükmüne yer verilmiştir.
    Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Hükmün verildiği 12.07.2012 tarihli karar oturumuna katılıp kısa kararın verildiği sırada hazır bulunmadığı duruşma tutanağından anlaşılan sanık ... müdafisi için temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihinden başlayacağı, dosya içerisinde yer alan tebligat parçasından gerekçeli kararın sanık müdafisine 03.10.2012 tarihinde tebliğ edildiği, sanık müdafisinin ise 10.10.2012 havale tarihli dilekçesi ile sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünü temyiz ettiği anlaşıldığından, sanık müdafisinin temyiz talebinin süresinde olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 06.11.2017 tarihli ve 2280-4188 sayılı temyiz isteminin reddine ilişkin kararının sanık ... yönünden KALDIRILMASINA,
    3- Sanık ... yönünden temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 11.10.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliği ile karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi