10. Hukuk Dairesi 2009/13734 E. , 2010/1056 K.
"İçtihat Metni"........
Davacı; yaşlılık aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptalini; haksız tahsil edilen 3.460 TL"nin ödeme (10.08.1999) tarihinden itibaren yasal faiziyle iadesini; aylığın kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti ile aynı tarihten itibaren ödenmeyen yaşlılık aylıklarının yasal faiziyle ödenmesini; 3201 sayılı Yasaya göre yapılan Kurum işleminin iptali, şayet bu istem yerinde görülmezse, borçlanma bedelinin ödeme tarihinden itibaren faiziyle iadesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu somut olayda; 07.06.1994 tarihli tahsis istemi üzerine, 24.02.1971-31.12.1983 tarihleri arası 2147 sayılı Yasa kapsamında borçlanılan 153 aylık (4.590 gün) çalışması, 01.01.1988-26.01.1994 tarihleri arası 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanılan 2.185 günlük çalışması ve 290 günlük yurtiçi çalışması olmak üzere toplam 7065 gün üzerinden 01.07.1994 tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlandığı; ... kayıtlarına göre, davacının yurtiçi çalışmasının esasen 544 gün olduğu; 26.10.1998 tarihli TR 4 formülerine göre, davacının 26.01.1997 tarihine kadar yurtdışında çalıştığı ve 01.01.1998-14.03.1998 döneminde ise işsizlik ve hastalık yardımı aldığı; 28.07.1999 tarihli Kurum işlemiyle, 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma ve buna bağlı olarak da, yaşlılık aylığı başlangıç itibarıyla iptal edilerek 01.07.1994-18.07.1999 dönemi yönünden işlemiş faiziyle birlikte çıkarılan 3.460 TL yersiz aylık borcunun, ödeme yazısı üzerine 10.08.1999 tarihinde davacı tarafından Kurum hesabına yatırıldığı; 2147 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma ile kazanılan 4.590 günlük çalışma ile, 544 günlük yurtiçi çalışması birlikte gözetildiğinde, 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma olmaksızın, tahsis koşullarının başlangıç itibarıyla mevcut olduğu; 20.06.2003 tarihli TR 4 formülerine göre de, davacının 08.03.2003 tarihine kadar işsizlik yardımı aldığı anlaşılmaktadır.
.........
İş bu dava ile davacı; yaşlılık aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptalini; haksız tahsil edilen 3.460 TL"nin ödeme (10.08.1999) tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini; aylığın kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti ile, aynı tarihten itibaren ödenmeyen yaşlılık aylıklarının yasal faiziyle ödenmesini; 3201 sayılı Yasaya göre yapılan Kurum işleminin iptali, şayet bu istem yerinde görülmez ise, borçlanma bedelinin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle iadesini istemiştir.
Mahkemece; merci yazısı gereği, borçlanma sırasında kesin dönüş yapılmadığı gerekçesiyle 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanmayı iptal eden kurum işlemi yerinde bulunarak 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanmanın geçerli olmadığının tespitine ve borçlanma bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya iadesine; 2147 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanmanın geçerliliğine; 2147 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma süresi (4.590 gün) ile yurtiçi çalışma süresi (544) birlikte gözetildiğinde başlangıç itibarıyla tahsis şartları mevcut olduğundan,aylığın kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile aylığın kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanmasına karar verilirken; yersiz tahsil edilen 3.460 TL"nin yasal faiziyle iadesi ile, kesilme tarihinden itibaren aylığın yeniden bağlanması halinde ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle tahsili, istemleri konusunda olumlu-olumsuz bir karar verilmemiştir.
Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun borçlanmanın geçerliliği için yurda kesin dönüşü şart kılan 3.maddesinin Anayasa Mahkemesinin 12.12.2002 gün ve 36/198 sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.02.2003 gün ve 21-790/61 sayılı kararı ile borçlanmanın geçerliliği için yurda kesin dönüşün zorunlu olmadığına ve yurda kesin dönüş koşulu yerine getirilmeksizin yapılan borçlanmaların geçerli olduğuna, ancak, yurda kesin dönüş yapılıncaya kadar borçlanma hukuken askıya alınarak 3201 sayılı Yasanın 6.maddesine göre yurda kesin dönüş yapılmadıkça yaşlılık aylığı bağlanamayacağı ve giderek aylığın başlatılmamasına, şayet, bağlanmışsa aylığın kesilerek fuzulen ödenen yaşlılık aylıklarının Kurumca geri istenmesinin mümkün bulunduğu; hukuken askıya alınan yaşlılık aylığının yurda kesin dönüşün gerçekleştiği tarihi takip eden aybaşından itibaren yeniden ödenmeye devam olunması gerektiğinin kararlaştırıldığı ve ....... iptal kararının, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu bulunduğu, hukuksal gerçektir.
Bu hukuksal gerçeklik karşısında; davacının 3201 sayılı Yasa kapsamında yapmış olduğu borçlanması geçerli olup, anılan Yasa çerçevesinde yapılan borçlanma işlemini geçersiz sayan ve borçlanma bedelininin de iadesini öngören mahkemenin kabulü ve buna yönelik hükmü isabetsizdir.
../...
-3-
Diğer taraftan; dosya içeriğine göre, 08.03.2003 tarihi itibarıyla yurda kesin dönüş yaptığı anlaşılan davacıya; kesin dönüşü takip eden aybaşı olan 01.04.2003 tarihinden itibaren, 2147 ve 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma süreleri (4.590 gün + 2.185 gün) ile yurtiçi çalışma süresi (544 gün) birlikte gözetilerek yaşlılık aylığının yeniden bağlanması gerekir.
2147 sayılı Yasaya göre yapılan borçlanmalarda ve aylık bağlamalarda yurda kesin dönüş şartı gerekmediğinden, 01.07.1994 - 01.04.2003 tarihleri arası dönem yönünden,yurtiçi çalışma süresi (544 gün) ve 2147 sayılı Yasa kapsamında borçlanma süresi (4.590 gün) birlikte değerlendirildiğinde yaşlılık aylığı bağlama şartları başlangıç itibarıyla mevcut ise de; talebe konu 01.07.1994 - 18.07.1999 devresinde, 3201 sayılı Yasa borçlanması uyarınca, fazladan ödenen fark aylık miktarları yönünden davalı Kurumun istirdata hakkı vardır.Bu durumda,davacı tarafından davalı Kuruma 10.08.1999 tarihinde yatırılan ve işbu davada iadeye konu yapılan 3.460 TL"nin iadesine karar verilirken, Kurumun istirdata hakkı bulunduğu anılan fark aylık miktarlarının mahsubuyla bakiye yönünden iade konusunda karar verilmesi gerekir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
......