4. Hukuk Dairesi 2013/1314 E. , 2013/19919 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vdl. aleyhine 29/09/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/02/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı,...köyü muhtarı olduğunu, davalıların da aynı köyden olduklarını, Kaymakamlığa yazdıkları 02/04/2009 tarihli dilekçe ile kendisini muhtarlık bünyesinde yapmış olduğu harcamaların usulsüz, fatura ve sarf belgelerinin şişirmece olduğundan, köy işlerinde kendisi ve akrabalarına ait traktör, araç v.s kullanarak kendisi ve akrabalarına menfaat sağladığından, köy merasını parselleyerek icara verdiğinden bahisle şikayet ettiklerini, Kaymakamlık tarafından yapılan araştırmada tanıkların dinlendiğini ve bilirkişi raporu da alınarak soruşturma izni verilmemesine karar verildiğini, davalılardan bir kısmının bu karara yapmış oldukları itirazın da İdare Mahkemesi tarafından reddedildiğini, davalılar tarafından yapılan haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalıların şikayet haklarını meşruluk çerçevesini aşarak kullandıkları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olaya gelince; davalıların ... Kaymakamlığı"na vermiş oldukları dilekçe üzerine ... tarafından düzenlenen araştırma raporunda; davacının köy gelir ve giderlerinin her ay düzenli tutulması konusunda uyarılması gerektiği, köy muhtarlığı tarafından harman yeri olarak bilinip yıllardır kiraya verilen yerin mera vasfı taşıdığı, ayrıca köy tüzel kişiliğine ait zeytinliğin sulanması, kırgısının yapılması ve aralarının yapılması işleri ile köyde yapılan döşeme işlerinde oğluna ait traktörü ücret karşılığı çalıştırmak suretiyle kendi yakınlarına çıkar sağladığı gerekçesiyle soruşturma yapılması gerektiği belirtilmiştir. Ön inceleme sırasında, söz konusu traktörün yüksek fiyata çalıştırılıp çalıştırılmadığı hususunda bilirkişi raporu alındığı, harcamaların piyasa rayiçlerine uygun bulunması nedeniyle davacı hakkında soruşturma izni verilmediği anlaşılmaktadır. ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2010/56 Esas sayılı dava dosyası ile, davacı hakkında köy tüzel kişiliğine ait bir taşınmazı kendi taşınmazına katmak suretiyle hakkı olmayan yere tecavüz suçunu işlediği iddiasıyla açılmış bir kamu davasının da görülmekte olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Böylelikle davalıların şikayet dilekçelerinde dile getirdikleri olguların bir kısmının varlığı ortaya çıkmıştır. Şu durumda, davalılar tarafından yapılan şikayetin bir takım emarelere dayalı olduğu kabul edilerek, davalıların şikayet hakkını hukuka uygun sınırlar içinde kullandıklarının kabulü gerekir.
Mahkemece, açıklanan olgular gözetilerek, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, şikayet hakkının hukuka uygun kullanılmadığı gerekçesiyle, davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/12/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.