17. Ceza Dairesi 2016/6526 E. , 2016/10196 K.
"İçtihat Metni"
Suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin, ... 3. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15.12.2015 tarih 2015/30 Esas 2015/708 Karar sayılı kararını 08.02.2016 tarihinde tebellüğ ettiği halde 17.02.2016 tarihli temyiz dilekçesi ile hükmü temyiz talebinde bulunduğu, mahkemece 16.03.2016 tarihli ek karar ile suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verildiği, ek kararın suça sürüklenen çocuk müdafiine 16.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği, suça sürüklenen çocuk müdafiinin bu kez ek kararı da 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollaması ile 1412 sayılı CMUK"un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 28.03.2016 tarihinde temyiz etmesi nedeniyle, Dairemizin 28.06.2016 tarih 2016/6967 Esas 2016/9609 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin ek kararı temyiz talebinin süre yönünden reddine dair karar verildiği ve bu şekilde Edremit 3. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15.12.2015 tarih 2015/30 Esas 2015/708 Karar sayılı hükmünün suça sürüklenen çocuk ... yönünden kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yukarıda izah edilen aşamadan sonra, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.04.2016 tarih KYB-2016/178390 sayılı yazıları ile suça sürüklenen çocuk ... bakımından kanun yararına bozma talebinde bulunduğu:
Anılan yazıda;
1-Suça sürüklenen çocuğun soruşturma aşamasında etkin pişmanlık gösterdiği kabul edilerek cezasında TCK 168/1. maddesi gereğince 2/3 oranında indirim yapılması gerekirken, suça sürüklenen çocuk hakkında 1/6 oranında indirim yapılmak suretiyle fazla ceza tayini,
2-Temyiz üzerine bozulan 17.03.2010 tarihli kararda suça sürüklenen çocuk ... hakkındaki hükmolunan hapis cezası ertelendiği ve aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle bu hususun kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeden, bozma üzerine yeni kurulan hükümde verilen cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesinden bahisle 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması” istenilmiştir.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ;
1-Dairemizce de benimsenen ve Y.C.G.K."nın 26.03.2013 günlü, 2012/6-1232 Esas ve 2013/106 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, çalınan malın 3. kişiye satılması halinde; 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinin uygulanabilmesi için hırsızlık suçunun failinin, sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın, hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının tek başına yeterli olmadığı, failin bizzat pişmanlık göstererek, satın alan iyiniyetli ise; sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi, kötü niyetliyse; satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerekir. Esasen iyiniyetli olan satın alanda bulunan ve hırsızlık suçuna konu olan eşyaya el konulamaz. Hırsızlık suçuna konu eşyaya el konulmasına rağmen, failin satın alandan aldığı para veya sağladığı menfaatin satın alana iade edilmemesi halinde, satın alana Devlet eliyle haksızlık yapılmış olur.
Temyize konu olayda, suça sürüklenen çocuk ... ile temyiz dışı ..."nın yakalanmalarını müteakip, samimi ikrarda bulunarak, suça konu oto teybini TCK"nın 165. maddesinde yazılı bulunan suçtan evrakı tefrik edilen ..."a sattıklarını söyledikleri, suça konu teybin ... ele geçirilerek soruşturma aşamasında
müştekiye iade edildiğinin anlaşılması karşısında, ..."ın teyp nedeniyle ödediği miktarın, suça sürüklenen çocuk tarafından karşılanıp karşılanmadığı veya bedelin ödeme yerine tevdi edilip edilmediğinin araştırılarak elde edilecek sonuca göre suça sürüklenen çocuk ... hakkında, TCK"nın 168. maddesinin uygulanma koşullarının tartışılması gerektiği gözetilmeden, mevcut uygulamaya göre de, iadenin soruşturma aşamasında sağlanmış olması nedeniyle 2/3 oranında indirim yapılması gerektiği dikkate alınmaksızın, anılan maddenin doğrudan uygulanması yoluyla yazılı şekilde karar verilmesi,
2-26.03.2007 günü geceleyin 21.00 sıralarında suç tarihinde TCK"nın 31/3. maddesi kapsamında bulunan suça sürüklenen çocuk ..."un, yanında temyiz dışı ... olduğu halde müştekinin kilitli aracını zorlayarak açıp, oto teybini çaldığı, şüphe üzerine yakalanan suça sürüklenen çocuğun samimi ikrarda bulunduğu, 17.03.2010 tarih 2010/95 Karar sayılı karar ile suça sürüklenen çocuğun TCK"nın 142/1-e, 143, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca neticeten belirlenen 1 yıl 2 ay 13 gün hapis cezasının aynı Yasa"nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, hükmün suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 18.12.2014 tarih 2014/22558 sayılı ilamı ile bozulduğu, bozma ilamı sonrası devam olunan yargılama sonunda, bu kez suça sürüklenen çocuğun TCK"nın 142/1-b, 143, 31/3, 168 ve 62. maddeleri uyarınca neticeten 1 yıl 28 gün hapis cezası ile mahkumiyetine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, bozma ilamı öncesi suça sürüklenen çocuk hakkında verilen 1 yıl 2 ay 13 gün hapis cezasının ertelenmesine karar verildiği ve ilk kararda aleyhe temyiz bulunmadığı halde bu hususun kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeden suça sürüklenen çocuk hakkında “suça eğilimi nedeniyle kanaat oluşmadığından” bahisle TCK"nın 51. maddesinin tatbik edilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, incelenen dosya içeriğine göre kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın gönderme yazısı yerinde görüldüğünden, talebin kabulü ile; hırsızlık suçundan suça sürüklenen çocuk ... hakkında verilip kesinleşen ... 3. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15.12.2015 tarih, 2015/30 Esas ve 2015/708 Karar sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309.maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Yasa"nın 309/4-b maddesi gözetilerek müteakip işlemlerin mahalli mahkemesince yerine getirilmesine, 04.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.