Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/3
Karar No: 2018/423

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/3 Esas 2018/423 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/3 E.  ,  2018/423 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 467-117

    İş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan sanık ..."in TCK"nın 116/2, 62/1, 52/2-4. maddeleri uyarınca 3.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.04.2011 tarihli ve 467-117 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 26.03.2014 tarih ve 28088-9302 sayı ile;
    "Sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    TCK’nın 116/2. maddesi gereğince işyeri dokunulmazlığını ihlal suçunun oluşması için eylemin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi gerektiği, sanığın, şikayetçiye ait girilmesi mutat yerlerden olan şarküteriye girmesi ve müştekiyi yaralaması eyleminde işyeri dokunulmazlığını ihlal suçunun konu nitelikli maddi unsurunun oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçe ile mahkumiyet hükmü kurulması..." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 24.04.2014 tarih ve 351214 sayı ile;
    ""...Madde 116 Konut dokunulmazlığının ihlali suçu
    (1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
    İş yeri dokunulmazlığını ihlal suçu, bir kimsenin iş yerine açık rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutad olan yerler dışında kalan işyerlerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra oradan çıkmayan kişinin eylemi olarak tanımlanmaktadır.
    Bu suçun oluşabilmesi için iş yeri tanımının yapılması gerekmektedir. Bireyin mesleki faaliyetinin icra edildiği, konut dışındaki yerler iş yeri sayılmaktadır. Herhangi bir faaliyetin bulunmadığı depolar hayvan ahırları iş yeri olarak kabul edilmemektedir.
    İş yeri dokunulmazlığı suçunun oluşabilmesi için girilen yerin "açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri" olması gerekmektedir. Kural olarak iş yeri herkesin, girip çıkabileceği, alışveriş yapabileceği, sunulan hizmeti alabileceği yerlerdir. Örnek vermek gerekirse, "marketler, dükkanlar, mağazalar, manavlar kasaplar, lokantalar kahvehane, bar, hastane, banka şubesi" gibi yerler sayılabilir. Bu tür yerlere halka açık saatlerde girilmesi iş yeri dokunulmazlığını oluşturmayacaktır. Bu tür yerlere bireylerin girmesi belirli bir süre içeride kalması ve çıkmaları hak sahibinin iznine tabi değildir.
    Bu tür işyerlerine kapandığı saatten sonra yada açılmadan içeriye giren failin eylemi iş yeri dokunulmazlığını bozma suçunu oluşturacaktır.
    Bunun dışında iş yerine girdikten sonra hak sahibinin çıkmasını istediği ve rıza göstermediği durumlarda failin iş yerinden çıkmamakta direnmesi halinde, iş yeri dokunulmazlığını bozma suçu oluşacaktır.
    Maddi olayda, sanık ... kocasının ilişkisi olduğunu düşündüğü katılan ... ....."ın şarküteri dükkanına gittiği ve dükkanın müşterisinin olmadığı bir zamanda katılanın dükkanına girdiği, kapıyı içeriden kapattığı ve daha sonra sanığın fırıncılık yapan eşi olan ... ile katılan arasında arkadaşlık olduğunu iddia ederek yaptıkları tartışmanın kavgaya dönüştüğü, kavga sırasında sanığın elinde bulunan taşlar ile katılanın kafasına vurarak hayatını tehlikeye sokmadan, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte yaraladığı, o sırada dükkana müşteri olarak gelen ..."ın bağırması üzerine yan tarafta işyeri bulunan berber ....."ın gelerek katılan ... ....."ı kurtardığı şeklinde gerçekleşen eylemde,
    Sanığın Katılan ... ....."ın şarküteri dükkanına gittiği ve içeriyi gözetleyerek kimsenin bulunmadığı bir anda içeri girip dükkan kapısını kapatarak katılana etkili eylemde bulunduğu, katılanın kendisine ait iş yerinde sanığın bulunması konusunda rızasının bulunmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Sanığın eyleminin açık rızaya gerek duyulmaksızın girilebilen mutad yerlerden olduğu anlaşılmakta ise de, sanık dükkan kapısını kapatarak ve müştekiyle tartışarak yaralanma kastıyla hakaret etmiştir. Katılan ..." ....."ın, sanığın kendi dükkanına girdikten sonra rızasının bulunmadığı konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Sanığın iş yerinden çıkmayarak iş yeri dokunulmazlığını ihlal suçunu işlediği..." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 13.11.2014 tarih ve 20414-32958 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık ... hakkında tehdit suçundan verilen beraat hükmü temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden, kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne ilişkin bozma kararına yönelik herhangi bir itirazda da bulunulmadığından, itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkındaki iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daireyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    19.04.2010 tarihli tutanağa göre; olay günü ..... adresinde kavga çıktığının anons edilmesi üzerine polis memurlarınca belirtilen yerde bulunan ..... isimli markete gelindiği, yapılan incelemede; marketi işleten katılan ... .....’ın başından ve boyun bölgesinden gözle görülür biçimde yaralandığının belirlendiği, katılanın kendisini yaralayan kişinin.... isimli sanık olduğunu beyan etmesi üzerine civarda yapılan araştırma sonucu olayın ....Fırını isimli iş yerini işleten tanık ...’in eşi olan sanık ... tarafından gerçekleştirildiğinin tespit edildiği, katılanın ambulansla hastaneye sevkinin ardından ... ve ...’in polis merkezine götürüldüğü,
    19.04.2010, 04.05.2010 ve 17.03.2011 tarihli adli raporlara göre; katılanın muayenelerinde; saçlı deride 4-5 cm yaralanma tespit edildiği ve dikiş atıldığı, bilinç açık ve koopere oryante olduğu, nörodefisiti olmadığı, bu durumda hayati tehlike geçirmediği ve yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu,
    Anlaşılmıştır.
    Katılan ... soruşturma evresinde; olay günü saat 10.30 sıralarında işletmekte olduğu şarküteri dükkânına ismini.... olarak bildiği ve şahsen tanıdığı sanığın girdiğini, dükkânın kapısını kapatarak elinde bulunan taşlarla kafasına vurduğunu, boğazını sıkıp, tezgâhın altında bulunan bıçağı alarak “Senin ölümün benim elimden olacak” şeklinde sözler söylediğini ve bıçağı karın bölgesine değdirdiğini, bu sırada sanığı iterek kurtulmaya çalıştığını, sanığın da dükkândan çıkarak kaçtığını, düştüğü yerden kalktığını, gelen komşularının kendisine yardım ettiğini, kovuşturma evresinde ise; olay günü saat 10.00 - 10.30 sıralarında kendisini takip eden sanığın, iş yerine gelerek kimsenin olmadığından emin olduğunda içeri girdiğini ve kapıyı içeriden örttüğünü, ellerinde iki tane taş olduğunu, taşlarla kafasına vurarak “O…pu, senin ölümün benim elimden” şeklinde sözler söylediğini, boynunu sıkıp, kafasını duvara vurduğunu, daha sonra kendisini dolabın arkasına doğru ittiğini, bu nedenle yere düştüğünü, sanığın da üzerine düştüğünü, bu sırada boynunu sıkmaya devam ettiğini, tezgâhın üzerinde bulunan bıçağı alıp, sol bacağına üç kez vurduğunu, bıçağın ucunun tahminen 2 cm kadar bacağına battığını, daha sonra bıçağı karnına dayadığını, o sırada dükkâna iki müşterinin gelerek kendisini sanığın elinden kurtardıklarını, sanık ve eşinin fırıncılık yaptığını, bir yıl öncesine kadar sanığın eşinden, iş yerinde satmak üzere ekmek aldığını, sanığın, kendisini eşinden kıskandığını ve olayı bu nedenle gerçekleştirdiğini söylediğini, bu olay nedeniyle kendi eşinden boşanmak zorunda kaldığını,
    Tanık ... soruşturma evresinde; babası tanık .....’in yaklaşık bir buçuk yıldır katılan ile birlikteliği olduğunu, bu konuyu konuşmak üzere olaydan önce hatırlamadığı bir tarihte annesi olan sanık ile birlikte katılanın dükkânına gittiklerini, sanığın katılana “Senin eşim ile birlikte olduğundan şüpheleniyorum” dediğini, olay günü ise nelerin yaşandığını bilmediğini, kovuşturma evresinde de; sanık ile katılan arasındaki kavga ve tehdit olayından haberdar olmadığını, katılanın, işlettiği şarküteri dükkânında satmak için ihtiyaç duyduğu ekmeği kendi fırınlarından aldığı dönemde babasıyla ilişkiye girdiğini, bu durumu fark etmeleri üzerine sanık ile birlikte katılanın iş yerine gittiklerini, katılana “Yuvamızı yıkma” dediklerini, ancak katılanın babası ile olan ilişkisini inkâr ettiğini,
    Tanık ... soruşturma evresinde; sanığın eşi olduğunu, fırıncılık yaptığı için katılanın kendisinden ekmek aldığını, katılan ile bir ilişkisi olmadığı hâlde sanığın, böyle bir ilişki varmış gibi duyumlar aldığını, panik atak olan sanığın en önemsiz konularda bile şüpheci davrandığını, olay günü sağlık ocağına gittiği için yaşananlardan haberdar olmadığını, kovuşturma evresinde ise; olayın oluş şekli hakkında görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığını, olay yerine gittiğinde polislerin orada olduğunu gördüğünü, katılanın oturduğu binanın sahibinin sanığa, katılan tarafından kendisine büyü yapıldığını ve yuvasının dağılacağını söylediğini, sanığın da bunu saplantı hâline getirdiğini, bu nedenle böyle bir iddiada bulunduğunu,
    Tanık ... kovuşturma evresinde; olay tarihinde mahalleye taşınalı bir hafta kadar olduğunu, katılanı ve sanığı tanımadığını, alışveriş yapmak için katılanın işlettiği dükkâna gittiğinde kapının kapalı olduğunu gördüğünü, kapıyı iterek açtığında, sanığın katılanı yere yatırarak elindeki taş ile katılanın başına vurduğunu gördüğünü, sanığı itmesine karşın katılanın üzerinden kalkmadığını, bunun üzerine dışarıya çıkarak komşulardan yardım istediğini, gelen komşularla birlikte müdahale ederek kavgayı sonlandırdıklarını, olay sırasında kim olduğunu bilmediği bir kadının bakkalın karşısında sanığı beklediğini, sanığın tehdit ve hakaret içerikli sözler söylediğini duymadığını,
    Tanık ... kovuşturma evresinde; katılanın iş yeri komşusu olduğunu, olay tarihinde müşterisi ile ilgilenirken bir kadının bağırdığını duyması üzerine dışarı çıkıp baktığını, ancak kimseyi görmediğini, yaklaşık 10-15 saniye sonra bir ses daha duyduğunu, bu kez katılanın sesi olduğunu anladığını, katılanın dükkânına girdiğinde yerde yattığını gördüğünü, içeride bulunanlara “Ne oluyor?” diye bağırarak sorduğunu, bu sırada tanımadığı bir kadının içeri girerek sanığı alıp çıktığını, dağınık vaziyetteki dükkânın duvarında kan lekeleri, yerde ise taş olduğunu,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... soruşturma evresinde; tanık ... ile evli olduğunu, eşinin yaklaşık iki yıldır katılan ile ilişkisi olduğunu öğrendiğini, bu konuyu eşiyle görüştüğünde “Tamam, Lemay’ı bırakacağım” demesine karşın katılandan ayrılamadığını ve kendisini sürekli oyaladığını, olay günü katılanın iş yerine giderek, kendisini yalnız görünce içeri girdiğini, katılana “Seninle konuşmaya geldim, ben seninle kaç kere konuştum, senden rica ettim, benim kocamı bırak” dediğini, ancak katılanın “S.. ol git, sen kimsin benim iş yerime geliyorsun, kötü olacak” diyerek üzerine geldiğini, kendisine yumruk atmak isteyen katılanı ittiğini, bu nedenle katılanın kafasının duvara çarptığını, bunun üzerine iş yerindeki masada bulunan bıçağı alarak üzerine gelen katılanın bileğinden tutarak bıçağı yere düşürdüğünü, daha sonra kendisini kaybettiğini, katılanın iş yerine yuvasının dağılmaması için konuşmak üzere gittiğini, kendisine taş atmadığını ve bıçak çekmediğini, ölümle tehdit etmediğini, kovuşturma evresinde ise; tanık ..... ile ekmek fırını işlettiklerini ve katılanın müşterileri olduğunu, bu sırada eşi ile katılan arasında duygusal ilişki başladığını, bu ilişkinin yaklaşık üç yıldır devam ettiğini, söz konusu olay nedeniyle aile düzeninin bozulduğunu, katılana sürekli giderek eşiyle ilişkisini kesmesini, yuvasını yıkmamasını söylediğini, buna rağmen ilişkinin hâlen devam ettiğini, iddianameye konu suçlamayı kabul etmediğini, olay günü katılanın masada bulunan bıçağı alıp saldırması üzerine kendisini korumak amacıyla katılanın bileğinden tutarak bıçağı yere düşürdüğünü, bu sırada arbede çıktığını savunmuştur.
    Türk Ceza Kanunu"nun "Konut dokunulmazlığının ihlali" başlıklı 116. maddesinin birinci fıkrası; "Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır", ikinci fıkrası ise; "Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur" şeklinde düzenlenmiştir.
    Maddenin iş yeri dokunulmazlığının ihlalini düzenleyen ikinci fıkrasının gerekçesinde;
    "Birinci fıkrada tanımlanan fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan iş yeri ve eklentileri hakkında işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu fıkranın uygulanmasında, birinci fıkrada söz konusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış, mutat olan yerler dışında kalan yerlere rıza olmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır. Avukatlık bürosu ve özel muayenehane bu gibi izinle girilmesi gereken yerlere örnek olarak gösterilebilir. Keza herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süpermarketlere, dükkânlara, mağazalara, halka açık olmadıkları zamanlarda, mesela mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi halinde de bu suç oluşacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar" biçimindeki açıklamalara yer verilmiştir.
    İş yeri, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü"nde; "Bir görevin yapıldığı yer, işçinin iş sözleşmesine göre çalıştığı yer" olarak tanımlanmış, öğretide de; "Esas olarak belirli bir zaman dilimi içinde ya da sürekli, sınai, sanatsal, bilimsel ve benzeri amaçlara hizmet eden, sabit ya da sabit olmayan kapalı işletme veya satış yerleri" şeklinde açıklanmıştır. (Serap Keskin Kiziroğlu, Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu, Birinci Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 68)
    Kural olarak iş yerleri; sahibi ya da çalışanlarının iznine ihtiyaç duyulmaksızın, zımni bir rızanın varlığı kabul edilerek herkesin girebileceği ve sunulan hizmeti alabileceği, lokanta, dükkân, mağaza, manav, kasap, alışveriş merkezi, tiyatro, kahvehane, hastane, banka şubesi, sinema, okul gibi yerlerdir. Belirtilen yerlere halka açık bulundukları sırada veya mesai saatleri içinde girilmesi suç teşkil etmeyecektir. Ancak girildikten sonra iş yeri sahibi ya da çalışanların çıkılması konusundaki uyarılarına rağmen içeride kalmaya devam edilmesi veya kapandıkları ya da çalışmaya ara verdikleri saatte, örneğin; öğle saatlerinde veya açılmadan önce girilmesi durumunda, iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçu oluşacaktır.
    İş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunda seçimlik olarak düzenlenen hareketlerden birisi de “çıkmama” eylemidir. Bu eylem belli bir yerde kalmaya devam etmeyi ifade eder. Çıkmama eyleminin gerçekleşmesi için iş yerine rıza ile girilmiş olması ve hak sahibinin söz, hareket veya tavırlarıyla faili çıkmaya davet etmesi, buna rağmen failin makul bir süre içerisinde iş yerinden ayrılmaması gerekir. Ancak, kimi durumlarda doğrudan bildirilmiş olmasa bile yapılan hareketlerle rızanın ortadan kalktığı faile gösterilmiş olabilir. Bu anlamda; failin, çalışma saatleri içerisinde bir iş yerine girdikten sonra, burada sunulan hizmetin amacına aykırı bir şekilde iş yeri sahibine ya da burada bulunan müşteriye saldırması, sarkıntılık etmesi gibi hukuka aykırı davranışlarda bulunması ve makul bir süre içerisinde iş yerini terk etmemesi hâllerinde de iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçu oluşacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ...’in, eşi olan tanık ... ile ilişkisi olduğunu düşünerek olay günü saat 11.15 sıralarında katılan ... ....."a ait şarküteriye, müşterinin bulunmadığı bir zamanda girerek kapıyı içeriden kapattığı, sanık ile katılanın belirtilen konu nedeniyle tartışmaya başladıkları, bu sırada sanığın ellerinde bulunan taşlarla katılanın kafasına vurarak katılanı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaraladığı, tanıklar ... ve ..."ın gelmesi üzerine de sanığın iş yerinden çıkarak ayrıldığı anlaşılmaktadır.
    Müşterilere açık olduğu saatlerde herhangi bir şart aranmayacağı gibi açık bir rızaya da gerek duyulmadan herkesin giriş çıkış yapabileceği girilmesi mutat olan yerlerden sayılacağı hususunda gerek öğretide gerekse uygulamada herhangi bir duruksama bulunmayan katılana ait şarküteri dükkanına gündüz vaktine rastlayan zaman dilimi içerisinde konuşmak için giden sanığın, çıkan tartışma sonucunda katılanı yaralanmasından sonra, açıkça dile getirilmiş olmasa da; işyerinde bulunmasına katılanın rıza göstermeyeceği hususunda kuşku bulunmamasına karşın, zımni rızasızlığın yaralanma olayı ile çok net bir şekilde ortaya çıkmasıyla birlikte sanığın makul sayılamayacak bir süre içerisinde işyerini terk etmediğine dair savunmasının aksini ispatlayacak şüpheden arındırılmış kesin kanıtların elde olunamaması karşısında; şüpheli durumun sanık lehine değerlendirilmesi suretiyle zımni rızasızlığın ortaya çıkmasıyla birlikte mevcut delillere göre makul süre içerisinde işyerini terk etttiği sonucuna ulaşılan sanık hakkında, işyeri dokunulmazlığını ihlal suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Özel Daire bozma kararı isabetli olup, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkan Vekili ...;
    "Türk Ceza Kanunu"nun "Konut dokunulmazlığının ihlali" başlıklı 116. maddesinin ikinci fıkrası; "Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur" şeklinde düzenlenmiş olup, bu fıkranın gerekçesinde; "Birinci fıkrada tanımlanan fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan iş yeri ve eklentileri hakkında işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu fıkranın uygulanmasında, birinci fıkrada söz konusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış, mutat olan yerler dışında kalan yerlere rıza olmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır. Avukatlık bürosu ve özel muayenehane, bunun gibi izinle girilmesi gereken yerlere örnek olarak gösterilebilir. Keza herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süpermarketlere, dükkânlara, mağazalara, halka açık olmadıkları zamanlarda, mesela mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi hâlinde de bu suç oluşacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar" biçimindeki açıklamalara yer verilmiştir.
    İş yeri, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü"nde; "Bir görevin yapıldığı yer, işçinin iş sözleşmesine göre çalıştığı yer" olarak tanımlanmış, öğretide de; "Esas olarak belirli bir zaman dilimi içinde ya da sürekli, sınai, sanatsal, bilimsel ve benzeri amaçlara hizmet eden, sabit ya da sabit olmayan kapalı işletme veya satış yerleri" şeklinde açıklanmıştır. (Serap Keskin Kiziroğlu, Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu, Birinci Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 68)
    Kural olarak iş yerleri; sahibi ya da çalışanlarının iznine ihtiyaç duyulmaksızın, zımni bir rızanın varlığı kabul edilerek herkesin girebileceği ve sunulan hizmeti alabileceği, lokanta, dükkân, mağaza, manav, kasap, alışveriş merkezi, tiyatro, kahvehane, hastane, banka şubesi, sinema, okul gibi yerlerdir. Belirtilen yerlere halka açık bulundukları sırada veya mesai saatleri içinde girilmesi suç teşkil etmeyecektir. Ancak girildikten sonra iş yeri sahibi ya da çalışanların çıkılması konusundaki uyarılarına rağmen içeride kalınmaya devam edilmesi veya kapandıkları ya da çalışmaya ara verdikleri saatte, örneğin; öğle saatlerinde veya açılmadan önce girilmesi durumunda, iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçu oluşacaktır.
    İş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunda seçimlik olarak düzenlenen hareketlerden birisi de "çıkmama" eylemidir. Bu eylem belli bir yerde kalmaya devam etmeyi ifade eder. Çıkmama eyleminin gerçekleşmesi için iş yerine rıza ile girilmiş olması ve hak sahibinin söz, hareket veya tavırlarıyla faili çıkmaya davet etmesi gerekir. Ancak, kimi durumlarda faile doğrudan bildirilmiş olmasa bile yapılan hareketlerle rızanın ortadan kalktığı faile gösterilmiş olabilir. Bu anlamda; failin, çalışma saatleri içerisinde bir iş yerine girdikten sonra, burada sunulan hizmetin amacına aykırı bir şekilde iş yeri sahibine ya da burada bulunan müşteriye saldırması, sarkıntılık etmesi gibi hukuka aykırı davranışlarda bulunması hâllerinde de iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçu oluşacaktır.
    Somut olayda; sanık ...’in, eşi olan tanık ... ile ilişkisi olduğunu düşünerek olay günü saat 11.15 sıralarında katılan ... ....."a ait şarküteriye, müşterinin bulunmadığı bir zamanda girerek kapıyı içeriden kapattığı, sanık ile katılanın belirtilen konu nedeniyle tartışmaya başladıkları, bu sırada sanığın ellerinde bulunan taşlarla katılanın kafasına vurarak katılanı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaraladığı, tanıklar ... ve ..."ın gelmesi üzerine de sanığın iş yerinden ayrıldığı, olayın gündüz vakti meydana gelmesi nedeniyle katılana ait şarküterinin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerlerden olduğu, ancak açıkça dile getirilmiş olmasa da, katılanın, sunulan hizmetin amacına aykırı olarak iş yerine gelip kendisini yaralayan sanığın, iş yerinde bulunmaya devam etmesi konusunda artık rızasının bulunmadığında kuşku bulunmadığı, bu nedenle sanığa atılı iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu" düşüncesiyle,
    Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer gerekçelerle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 11.10.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.





    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi