8. Ceza Dairesi 2015/16230 E. , 2016/3421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6136 sayılı Yasaya aykırılık, kasten yaralama ve hakaret
HÜKÜM : Hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanığın, 28.10.2015 tarihli dilekçeyle temyiz hakkından feragat ettiğini belirtmesi karşısında; sanık ve müdafiinin temyiz talebinin CMUK.nun 317. maddesi uyarınca oybirliğiyle (REDDİNE),
Katılan vekilinin temyiz dilekçelerinin kapsamına göre; hakaret suçundan herhangi bir temyiz istemi bulunmadığından, sanık hakkında yaralama suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK.nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının; Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözetilerek infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçların oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre katılan vekilinin, suçun sübut bulduğuna ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak:
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 86/1, 86/3-e, 87/3 madde ve fıkraları uyarınca tayin edilen sonuç hapis cezasının, ""5 yıl 12 ay hapis cezası"" yerine, hesap hatası sonucu, ""6 yıl hapis cezası"" olarak fazla tayini,
Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümde 5237 sayılı TCK.nun 87/3. madde ve fıkrası uyarınca tayin olunan 6 yıl hapis cezası yerine, 5 yıl 12 ay hapis cezası yazılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün (DÜZELTİLEREK ONANMASINA), 16.03.2016 gününde 6136 sayılı Yasaya muhalefet ve hakaret suçlarından oybirliğiyle, kasten yaralama yönünden oyçokluğuyla karar verildi.
KISMİ KARŞI DÜŞÜNCE
Dairemizin 2015/16230 esas, 2016/3421 karar sayılı ilamında karşı düşüncede olduğum olay; Sanık ..."nun, 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve kasten yaralama suçları uyarınca hükümlülüğüne hakaret sucundan ise beraatine dair, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 22.05.2015 gün ve 2014/243 esas, 2015/144 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesinin katılan vekili ile sanık ve müdafii tarafından istenilmiş olması nedeniyle sayın çoğunluk tarafından verilen ilamdır.
Sayın çoğunluk, Kasten yaralama suçuyla ilgili olarak; ... Ağır Ceza Mahkemesinin 22.05.2015 günlü kararında vermiş olduğu düzeltildiği şekliyle “5 yıl 6 ay hapis” cezasının ONANMASINA karar vermiş, “yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre; katılan vekilinin, sanığın kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılması gerektiğine ilişkin ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASI” şeklinde hüküm kurmuştur.
Bu karara katılmak mümkün değildir. Zira mahkemenin ve sayın çoğunluğun kabul ettiği üzere “sanık ile katılanın ... Köyü nüfusuna kayıtlı oldukları, yapılan yerel seçimler nedeniyle iki tarafın ailelerine mensup bazı şahıslar
arasında husumet doğup bir kısmı Adliyeye intikal eden olaylar yaşandığı, olay günü sanığın üzerinde taşıdığı ruhsatsız tabanca ile katılanın yaşadığı eczaneye geldiği, geldiğinde tek başına olduğu, tam bir netlik belirlenemese de muhtarlık seçimlerinden kaynaklı husumetin etkisiyle sanığın, çalışmakta olan katılanın iş yerine girip “siz adam mısınız” biçiminde bir söz sarf ederek çıkardığı tabancasıyla katılanın önce kolundan ardından bacak kısmına doğru yakın mesafeden ateş ederek beş adet mermi ile yaralanmasına neden olduğu, katılanın alınan adli tıp raporlarına göre basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde ve vücutta yaşamını orta derecede etkili kemik kırığına neden olacak biçimde yaraladığı, sanığın ardından kendiliğinden ve kimsenin müdahalesi olmadan kaçarak uzaklaştığı, eylemin yapılan güvenlik kameraları incelenmesi, sanığın kendiliğinden ikrar ederek teslim olması, suçta kullanılan tabancanın sanık tarafından verilip yapılan kriminal incelemeyle sıkılan mermilerin sanığa ait tabancadan atıldığının rapor edilmesiyle sabit olduğu, yapılan yargılama sonunda sanığın eylemini ikrar ederek katılanın veya akrabalarının kendisinin de içerisinde bulunup olaydan hemen önce durumu anlayarak indiği arkadaşlarının kurşunlatılması nedeniyle konuşmak üzere yanına gittiğinde üzerine yürümesinden ötürü bu eylemi gerçekleştirdiğini beyan ettiği, katılanın da kendisine yakın mesafeden canını almaya geldim diyerek ateş edip yaraladığını iddia ettiği anlaşılmıştır”şeklinde olayın gerçekleştiğinde bir şüphe yoktur. Ancak yorumlamada hatalar vardır. Dikkat edilirse mahkemenin gerekçesi olayı anlatmaktan ziyade sanığın suçunun ağır olmadığını kanıtlamaya yönelik bir çabadan ibaret kalmış, her ne kadar sanık “siz adam mısınız” demişse de bunun husumetten kaynaklandığının söylenmesi, yakın mesafeden beş adet merminin isabet etmesine rağmen öldürücü bir yaralamanın olmadığının kabulü neredeyse sanığın suçunun bu nedenle çok hafif kaldığı, önemli bir netice meydana gelmediği, haksız tahrik hükümlerinin de bulunduğu dolayısı ile olayın basit bir yaralama olduğunun anlatılmasına yoğunlaşılmıştır. Olayın ne kadar dehşet verici olduğunun ancak yakınlarımızdan birinin buna benzer bir eylemle karşılaştığında anlaşılması kadar üzücü bir durumu kimsenin yaşamamasını isterim. Ancak mahkemenin; eylem bakımından da sanık için haksız tahrik hükümlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesinin kasten öldürmeye temel olabileceğini yazmış olması da anlaşılamamıştır. Zira silahla eczaneye girerek “siz adam mısınız” demek suretiyle ve “canını almaya geldim” diyerek kastını belli ettikten sonra silahla çok yakın mesafe sayılabilecek 2,5-3 metreden beş el ateş etmenin öldürme kastının ötesinde bir kastı anımsatabileceğini sanmak mümkün değildir.
Mahkeme; Yargıtay Ceza Kurulu"nun ilkelerinden bahsederken, her olayın
birbirinden farklı olduğunu değerlendirmemiştir. Zira söylenildiği gibi kesin bir ilke olsaydı, Yargıtay Ceza Kurulunun benzer olayları gündeme getirmesi gibi bir zorunluluğu olmayacak, falan tarihinde şöyle bir karar vermiştik diyerek ve o kararı okumak suretiyle değerlendirebilecektik. Bu nedenle Yargıtay Ceza Kurulunun şu tarihte böyle bir kararı vardı demek suretiyle yaşanmış ve yaşanacak olayları aynı şekilde düşünmek Türk Ceza Kanunu bakımından mümkün görülmemektedir.
Netice olarak; sanık ..."nun eyleminin adam öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilmesi gerekirken, kasten yaralama olarak nitelendiren ... Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği hükmün onanmasına karar veren sayın çoğunluğun düşüncesine katılmıyorum. 16.03.2016