11. Hukuk Dairesi 2013/17386 E. , 2014/1455 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada verilen 29.12.2011 gün ve 2008/544-2011/591 sayılı kararı onayan Daire’nin 17.05.2013 gün ve 2012/8781-2013/10235 sayılı kararı aleyhinde davacılar vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilleri ile davalıların 09.06.2001 tarihinde vefat eden muris mirasçıları bulunduğunu, dava dışı murise ait %90 payın henüz taksimi yapılmamış olan terekenin bir parçası olduğunu, davalıların anılan şirkette müdürlük sıfatını haiz oldukları 20.02.1997-20.02.2002 tarihleri ile bu sıfatları sona ermesine rağmen takip eden dönemdeki eylemleri ile şirketi zarara uğrattıklarını ve şirketin davalılardan ..."a 73.000.00 TL miktarında borçlandırıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 73.000,00 TL tazminatın, tazminat borcunun doğduğu tarihten itibaren işleyecek reeskont faiziyle şirkete ve dolayısı ile taksimi henüz yapılmayan terekeye ödenmesini, terekeye ait olan şirkete kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, dava dışı şirkette murisin %90, davalılardan murisin eşi ..."un %10 oranında pay sahibi olduğunu, murisin ölümü üzerine davacıların miras hisseleri oranında şirkete ortak olduklarını, müvekkillerinin basiretli bir iş adamı gibi şirketi yönettiklerini, müvekkillerinden ..."un dava konusu miktarda bir alacağının olmadığını, muhasebe kayıtlarında gözükse bile şirkete böyle bir parayı koymadığını açıkladığını, bu nedenle davanın nedeninin olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, murisin dava dışı şirketteki hissesinin mirasçılar adına intikalinin yapılmadığı ve mirasçılar arasında elbirliği mülkiyeti bulunduğu, bu nedenle TMK"nın 702. maddesi hükmüne göre gerek yönetim gerekse tasarruf işlerinde tüm paydaşların oybirliği ile hareket etmelerinin zorunlu olduğu, murisin taraflar dışında olup davada yer almayan Onur Altınok isminde başka mirasçısının bulunduğu, davacıların davayı tek başlarına açmalarının mümkün olmadığı, bu hususun dava takip yetkisiyle ilişkili olduğu, HMK"nın 115/2. maddesi gereğince davacılar vekiline, dava dışı mirasçının davaya muvafakatını sağlaması veya bu mirasçıya ait vekalet sunması, bunların mümkün olmaması halinde terekeye mümessil tayin ettirilmesi için verilen kesin süreye davacılar vekilince uyulmadığı gerekçesiyle, davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair verilen karar davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 17.05.2013 tarihli kararı ile onanmıştır.
.../...
-2-
Davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, dava dışırtağı olan davacılar tarafından, şirketin müdürleri olan davalılar aleyhine açılan sorumluluk davasıdır. Mahkemece HMK"nın 115/2. maddesi gereğince davacılar vekiline, dava dışı mirasçının davaya muvafakatını sağlaması veya bu mirasçıya ait vekalet sunması, bunların mümkün olmaması halinde terekeye mümessil tayin ettirilmesi için verilen kesin süreye davacılar vekilince uyulmadığı gerekçesiyle, davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Kararın davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 17.05.2013 tarihli kararı ile karar tarihinde yürürlükteki 6762 sayı21/1. maddesi hükmü uyarınca limited şirketlerde bir payın miras yoluyla iktisabı için, ortakların muvafakatına ihtiyaç olmadığı, murisin ölümü ile başkaca hiç bir işleme gerek kalmaksızın murise ait pay mirasçılarına intikal edeceği bu nedenle mahkemenin ret gerekçesi yerinde değil ise de TTK 556. maddesi hükmü yollamasıyla, aynı kanunun 336. maddesi uyarınca, yöneticilerin eylemleri doğrudan zarara yol açmışsa, yani bu eylemler sonunda yöneticiler, ortakların veya alacaklıların mal varlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa, bu zararı veren yöneticilere karşı, zarar gören adına tazmin istemiyle dava açılmasının mümkün olduğu ve TTK 340. maddesi yollamasıyla, aynı Yasa"nın 309. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak davada, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmek üzere istenilmesi ve hükmedilmesi gerektiği, ancak somut uyuşmazlıkta davacıların hükmedilecek tazminatın terekeye intikali istenilerek dava açılmış olmakla davanın bu haliyle dinlenilebilmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle mahkeme kararı onanmıştır. Oysa dava dilekçesinde davacılar vekili tarafından açıkça mahkemece hükmedilecek tazminatın şirkete verilmesi talep edildiği, dolayısı ile TTK"nın 309. maddesi uyarınca usulüne göre bir talepte bulunulduğu anlaşıldığından mahkemece işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davacılar vekilinin karar düzeltme itirazının kabulüyle Dairemizin 17.05.2013 gün ve 2012/8781-2013/10235 karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 17.5.2013 gün ve 2012/8781-2013/10235 karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, ödedikleri karar düzeltme harcı, temyiz ilam harcı ve temyiz peşin harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.