Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.12.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve taşınmazın yayla olarak sınırlandırılması istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.05.2006 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 13.10.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. A.. D.. ile karşı taraftan davalı vekili Av. M...A.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı, kadastro çalışması ile özel mülk olarak tespit ve tescil edilen 4 parsel sayılı taşınmazın kadim yayla olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile yayla olarak sınırlandırılmasını istemiştir. Davalı, yanıt vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile yayla olarak sınırlandırılması istemine ilişkindir. Dava dilekçesi dava dilekçesinde hasım olarak gösterilen davalıya tebliğ edilmeden yargılama yapılması halinde davalının hukuki dinlenme hakkı elinden alınmış olur. “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığını taşıyan HMK’nın 27. maddesinde “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; a)Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, b)Açıklama ve ispat hakkını, c)Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak güçlendirilmesini, içerir.” hükmü düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından 4 parsel sayılı taşınmazın maliki davalı "S.. K.." aleyhine dava açıldığı halde dava dilekçesinin 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesine göre taşınmazla ilgisi bulunmayan "Ramazan Umurhan"a tebliğ edildiği görülmüştür. Gerekçeli kararın da Ramazan Umurhan"ın adresi yazılarak davalı S.. K..’ye anılan kanununun 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davalı Sabri"nin vekiline verdiği vekaletnamedeki adresi ile gerekçeli kararın tebliğ edildiği adresin de aynı olmadığı, gerekçeli kararın da davalının bildirdiği adrese tebliğe çıkarılmadığı anlaşıldığından temyiz istemi süresinde kabul edilmiştir. Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden yokluğunda yargılama yapılması HMK"nın 27. maddesi hükmüne aykırı olduğundan mahkemece davalıya usulüne uygun biçimde dava dilekçesi tebliğ edilerek ve göstereceği delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeden ve davalının hukuki dinlenme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.