
Esas No: 2019/1929
Karar No: 2019/6904
Karar Tarihi: 29.05.2019
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2019/1929 Esas 2019/6904 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Davacı, mülkiyeti kendisine ait olan taşınmazların 16.10.2009 tarihinde verilen vekaletnameye istinaden aynı tarihte davalı tarafından dava dışı üçüncü kişiye satışının yapıldığını, resmi senette yazılı satış bedelleri gerçeği yansıtmadığı gibi satış bedellerinin de tarafına ödenmediğini ileri sürerek davaya konu taşınmazların satış tarihindeki rayiç bedellerinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.400,00 TL’nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, zamanaşımının dolduğunu ileri sürmüş, esas yönünden, satıştan elde edilen bedel ile davacının bilgisi dahilinde davacının borçlarının ödendiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk derece Mahkemesince, davanın vekalet sözleşmesinden kaynaklandığı ve 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, davacı tarafından 16.10.2009 tarihinde verilen vekalete istinaden aynı tarihte davalı tarafından davaya konu taşınmazların dava dışı üçüncü kişiye, bu kişi tarafından da davacının kız kardeşinin eşine satışının yapıldığı ve taşınmaz içerisindeki evin anahtarının davacı tarafından bu kişiye teslim edildiğinin dinlenen tanık beyanlarından anlaşıldığı ve bu şekilde davacının satıştan haberdar olduğunun ispatlandığı, kaldı ki tapu sicilinin aleni olması nedeniyle davacının her zaman adına kayıtlı taşınmazların satılıp satılmadığını, satılmışsa hangi tarihte satıldığını öğrenebilecek durumda olduğu gibi vekilden de her zaman hesap verilmesini isteyebileceği, bu nedenle alacağın taşınmazların satış tarihi olan 16.10.2009 tarihinde muaccel hale geldiği ve davanın açıldığı tarih itibarıyla zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle zamanaşımından davanın reddine, karar verilmiş; karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... BAM 5.Hukuk Dairesince, davacının alacak isteminin, vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırıldığı, vekilin hesap verme borcunun, vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam ettiği, vekilin aldıklarını geri verme borcunda muacceliyetin, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlayacağı, somut olayda ispat yükünün vekil olan davalıda olduğu, hesabını vermeye ve gerçekten aldığı satış bedelini de davacıya ödemeye mecbur olduğu, bu ödemeyi de yazılı belgelerle ispat etmesi gerektiği ve karşı tarafın açık muvafakati olmaksızın olayda tanık dinlenemeyeceği, dinlenen tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı, hal böyle olunca, ispat yükü üzerinde bulunan davalı tarafın delilleri toplanıp, davalı tarafın cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olması karşısında, ispat yükü üzerinde bulunan davalı tarafa savunmalarını ispat hususunda davacıya yemin yöneltme hakkının varlığı da hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK.’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince dosyadaki eksiklikler tamamlanıp sonucuna göre yeniden karar verilmesi için dosyanın İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, kesin olarak karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine 14.02.2019 tarihli ek karar ile davalı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
... BAM 5. Hukuk Dairesinin kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
6100 sayılı HMK.’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı kesin nitelikte olup, bu karara yönelik davalı vekilinin temyiz başvuru talebinin reddine ilişkin verilen ek karar usul ve yasaya uygun olduğundan ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 44,40 TL harcın davalıya iadesine, 29/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.