22. Hukuk Dairesi 2015/21240 E. , 2017/31085 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 27.07.2011-23.12.2013 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işverenlikçe haksız ve kötü niyetli olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile kötüniyet tazminatı, manevi tazminat, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının hesaplanması konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık beyanlarına ve dava dosyasına sunulan aylık çalışma ve fazla mesai formlarına göre, davacının haftada altı gün, 2011 yılında ağırlıklı olarak 08:30 ile 19:30 arasında, 2012 yılında ağırlıklı olarak 08:30 ile 20:00 arasında, 2013 yılında ise ağırlıklı olarak 08:30 ile 18:30 saatleri arasında çalıştığı, bu çalışma sürelerine göre günlük ara dinlenme süreleri mahsup edildiğinde ise 2011 yılında haftalık 57 saat, 2012 yılında haftalık 60 saat, 2013 yılında haftalık 54 saat çalıştığının tespit edildiği, ilgili kanun maddesine göre davacının yıllık çalışmasının 270 saat üzerinden dikkate alınması gerektiği belirtilerek 2011 yılında 264 saat, 2012 yılında 270 saat, 2013 yılında 270 saatlik fazla çalışmasının bulunduğu, davacının 11 hafta sonu çalıştığı ve 9 saatlik çalışma karşılığında 99 saat hafta sonu mesaisi yaptığı ve dini bayram günlerinin birinci günlerinde çalışmadığı, diğer dini bayram günleri ile resmi tatillerde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de; fazla çalışma ücreti alacağı yönünden, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmaların fazla çalışma olarak tespiti gerekirken hatalı bir yöntem ile bu hesabın yapılması doğru olmamıştır. Davacının haftalık çalışma süresi tespit edilerek, haftalık 45 saati aşan çalışma varsa bu kısmın fazla çalışma olarak hesaplanması gerekir. Yine hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin yapılan hesaplama şekli de hatalı olup, denetime elverişli de değildir. Ayrıca fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının dönemsel olarak davacının ücretleri ayrı ayrı belirlenerek yani çalışılan dönem ücretleri üzerinden belirlenmesi gerekirken tüm hesaplamaların davacının son ücreti esas alınarak yapılması da hatalıdır. Hal böyle olunca mahkemece hesap tablosu ve açıklamalarını ayrı ayrı gösteren denetime açık ve elverişli rapor alınarak ve fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının açıklığa kavuşturulması gerekli iken denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Yeniden hesaplama yapılırken, kararı sadece davalının temyiz ettiği, kararın davalı lehine bozulduğu ve davalı lehine kazanılmış hak oluştuğu hususu da gözetilerek bir sonuca gidilmelidir.
3-Davacı işçinin manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında diğer bir uyuşmazlık konusudur.
Uyuşmazlığın normatif dayanağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 58.maddesidir. Sözü edilen hükme göre "Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir."
Mahkemece her ne kadar davacının işyerinde maruz kaldığı baskılar nedeniyle manevi olarak yıprandığı kabul edilerek davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, manevi tazminat istenilebilmesi için kişilik haklarının ihlal edilmiş ve buna yönelik bir saldırı gerçekleşmiş olması gerekir. Davacı tanık beyanları, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylem bulunduğunun ispatında yetersiz olup, davacı tarafından yöntemince ispatlanamamıştır. İşverenin fesih hakkını kullanması, feshin haklılığını kanıtlayamaması davacıya manevi tazminat hakkı da vermeyeceğinden, manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Diğer bir uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkide kötüniyet tazminatının şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar süresi tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de bu hakkın da her hak gibi 4721 sayılı Türk Medeni Kanun"un 2. maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17. maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir. Maddenin 6. fıkrasının açık hükmüne göre, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
Somut olayda, mahkemece davacının iş sözleşmesinin kötüniyetli olarak feshedildiği gerekçesiyle kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir. Ancak davalı işverenin fesih hakkını kötüye kullandığı davacı tarafından ispatlanamadığı halde şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.