17. Hukuk Dairesi 2017/2103 E. , 2017/11187 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 06/11/2010 tarihinde davalı ... sevk ve idaresinde bulunan, diğer davalı ...’a ait, trafik sigortasız ... Plakalı aracın park halindeki dava dışı ... sevk ve idaresinde bulunan davalı sigort şirketine trafik sigortalı... plakalı araca arkadan çarpması neticesi ile bu araç içinde bulunan müvekkilinin ağır yaralandığını kazanın meydana gelmesinden sonra kazayı yapan aracın ... poliçesi bulunmadığından Güvence Hesabına 01/08/2011 tarihinde olayın ve kanuni deliller belirterek başvurduklarını ve 175.000,00 TL tazminatın kendilerine ödendiğini ancak tedavi ve sağlık giderlerinin ödenmesi için başvurularının hiçbir hukuki ve gerekçe gösterilmeksizin reddedildiğini, davalı ...’ya sakatlık tazminatı, tedavi ve sağlık giderleri için 09/01/2012 tarihinde yapmış oldukları başvurunun hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden reddedildiğini belirterek kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan şimdilik 30.000,00 TL maddi tazminatın (... hariç) müteselsilen tahsilini, zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamındaki tedavi giderleri için şimdilik 30.000,00 TL’nin tüm davalılardan müteselsilen tahsilini, müvekkilinin yaşadığı acı ve elem için şimdilik 100.000,00 TL’nin davalılardan araç sürücüsü ... ve araç işleteni ...’dan müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi talebini artırmıştır.
Davalı ... vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar davaya süresinde cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının maddi tazminat yönünden açmış olduğu davanın kısmen kabulüne, davacının bakıcı giderleri yönünden açmış olduğu davanın kabulüne, davacının manevi tazminat yönünden açmış olduğu davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK"nun 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasınıda içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Savunma hakkını güvence altına alan T.C ..."sının 36. maddesinde de buna paralel düzenleme bulunmaktadır.
Somut olayda; davalı ... şirketi kendini vekil ile temsil ettirmiş, hesap ve kusur raporları kendisine tebliğ edilmiştir. Ancak, ıslah dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmemiştir. Mahkemece, kendini vekil ile temsil ettiren davalı vekiline ıslah dilekçesi tebliğ edilip, ıslah dilekçesine karşı beyan ve itirazda bulunma hakkı verilmeyerek davalı tarafın savunma hakkı kısıtlanmıştır.
Bu durumda, mahkemece ıslah dilekçesinin davalı ... şirketi vekiline tebliği ile rapora karşı beyan ve itirazlarını bildirmesi hususunda süre verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde savunma hakkının kısıtlanması doğru değildir. Bu husus yerine getirilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik esaslı usul hatası olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
2-)1086 Sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir.
Somut olayda, mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı gerekçeli kararın hüküm fıkrasında davacının davalılara karşı açtığı maddi tazminat davasının maluliyetten doğan tazminatın kısmen kabulüne ve bakıcı giderleri yönünden tam kabulüne karar verilmiş fakat tazminat miktarlarının hangi kusur oranına göre hesaplandığı belirtilmemiş ve özellikle davalı ... aleyhine 76.202,35 TL, davalı ... ve davalı ... aleyhine 79.312,65 TL olarak hükmedilen tazminat miktarlarının hangi oran üzerinden hükmedildiği anlaşılamamış, hükmün denetlenebirliği ortadan kalkmıştır. Yine mahkemece, bakıcı giderleri yönünden Güvence Hesabının 175.000,00 poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olduğunu belirtilmesi yerine hükmün B bendinin 3. fıkrasında davalı ... için 175.000 TL tazminatın tahsili yönünde ayrı hüküm kurulması, davalı ... ve davalı ... ile müşterek ve müteselsil borçlu olan ...’nın hükmün B bendinin 2 fıkrasında davalı ... ve davalı ... aleyhine hükmedilen 293.871,00 TL bakıcı giderinden ayrı olarak ayrıca bir 175.000,00 TL tazminat ödemesi gerekeceği kanaatini uyandırmakla bahsedilen hususlar hükmün infaz kabiliyetini ortadan kaldırmıştır. Bu durum, yukarıda açıklanan yasa maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı ... İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de,
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Mahkemece, davacının kaza nedeniyle meydana gelen işgücü kaybı hususunda Batman Devlet Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu raporu hükme esas alınmış ise de, anılan rapor hüküm kurmaya
elverişli değildir. Kaza, 06.11.2010 tarihinde gerçekleşmiş olup maluliyet oranının tespiti açısından Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği yürürlüktedir. Bu durumda, trafik kazası nedeniyle işgücü kaybı oranının kesin olarak belirlenmesi için kaza tarihinde yürürlükte bulunan söz konusu Yönetmelik hükümlerine göre Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi"nden ya da Üniversite Hastaneleri"nin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-)Bozma neden ve şekline göre davalı ... vekili ile davalı ... şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... şirketi vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... şirketi vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalı ... şirketi vekili ile davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... ve ... AŞ"ye geri verilmesine 30/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi