15. Ceza Dairesi 2016/1907 E. , 2017/51 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK’nın 157, 52, 53 ve 58. maddeleri uyarınca mahkûmiyet
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kurulan ilk hükmün, Dairemizin 14.05.2013 tarih ve 2011/25556-2013/8896 sayılı ilamıyla nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu belirtilerek aleyhe bozulduğu ve mahkemenin de bozma ilamına uyarak karar verdiğinin anlaşılması karşısında; 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 326/2. maddesine göre sanığın bozma ilamına karşı diyeceklerinin tespiti gerekirken, sanığa duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmesi ve müdafisinin beyanlarının alınması ile yetinilerek karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Kabule göre de;
1-14.05.2013 tarihli bozma ilamına uyulduğunun belirtilmesine rağmen, eylemin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair, bozma ilamı etkisiz hale getirildiği anlaşılması karşısında; sanığın, kendisini ... olarak tanıtıp ... sayılı sahte plakalı kamyon ile yük taşımak için katılanın yanında çalışan ...’a söz konusu araca ait ruhsatı gösterdiği, yine başkasına ait ehliyet numarasını söylediği, bunun üzerine aracına 21 ton buğday yüklendiğinin anlaşıldığı olayda; Trafik ve tescil müdürlüğünün maddi varlıklarından olan sahte plakanın kullanılması nedeniyle eylemin TCK’nın 158/1-d maddesinde yer alan nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde basit dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,
2-Sanığa yüklenen basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğunun kabul edilmesi nedeniyle, hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253 ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini zorunluluğu,
3-5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan haklardan, sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c. maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
4-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 18.06.2013 tarih ve 2012/15-1351-2013/328 E-K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, kanun koyucu, cezanın kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime somut olayın özellikleri ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini de göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevini yüklemiştir. Ancak, hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, bu düzenlemelere uygun olarak; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik ile dosya içeriğine yansıyan bilgi ve belgelerin isabetli biçimde değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Bu açıklamalar ışığında, şikayetçiden elde edilen menfaat miktarı göz önünde bulundurularak, hüküm kurulurken, TCK"nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde takdir hakkının kullanılması suretiyle alt ve üst sınırlar arasında bir belirleme yapılması gerekirken, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasını gerektiren dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesinde sayılan kriterler esas alınmadan, hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak hapis cezasının en üst sınırdan tayin edilmesi suretiyle fazla cezaya hükmolunması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 09.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.