14. Hukuk Dairesi 2016/14923 E. , 2020/1801 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25/09/2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin genel yola bağlantısı olmayan 108 ada 75 parsel sayılı taşınmazı için davalılara ait 108 ada 86 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacıya ait 108 ada 75 parsel sayılı taşınmaz lehine davalıya ait 108 ada 86 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 05.08.2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda 1. alternatif olarak gösterilen kısımdan geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 747/2.maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı, taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir. Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece, davanın kabulü ile, davacıya ait parsel lehine davalıya ait taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiş ise de; davalıya ait 108 ada 86 parsel sayılı taşınmazı ikiye bölmek sureti ile ekonomik ve geometrik bütünlüğünü bozacak şekilde geçit hakkı tesis edilerek, yükümlü taşınmaza en az zarar verme ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkelerine aykırılık oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılarak davacıya ait 108 ada 75 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit tesisi için başkaca alternatiflerin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, tespit edildiği taktirde bu alternatif güzergahlar üzerinde yer alan taşınmaz maliklerinin tamamının davaya davalı olarak katılımının sağlanarak savunma ve delillerinin de toplanıp değerlendirme yapılması, yüzölçümü büyük olan taşınmaza öncelik verilmek sureti ile, geçit tesis edilecek taşınmazın ekonomik bütünlüğünü bozmadan oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru doğru görülmemiş hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.