Esas No: 2021/19321
Karar No: 2022/5116
Karar Tarihi: 24.03.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/19321 Esas 2022/5116 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2021/19321 E. , 2022/5116 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜMLER : Mahkumiyet Sanığın suça konu sahte CE belgesini katılan şirkete verdiği "11.05.2009" tarihinin suç tarihi olduğu gözetilmeden karar başlığına "12.04.2010-26.03.2009" olarak yazılması, mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak değerlendirilmiştir.
1)Özel belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığa yüklenen “Özel belgede sahtecilik” suçunun Kanundaki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, 11.05.2009 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği ve bu itibarla sanık müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun’un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
2)Nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
a- Sanığın, suç tarihi itibari ile beyanına göre eşine ait olduğu anlaşılan ".... İş Sağlığı Güvenliği Danışmanlık ....." adlı şahıs firması adına hareket ettiği, katılanın yetkilisi olduğu şirket ile sanık arasında, firma tarafından üretilen emniyet kemeri için uluslararası bir kurumdan CE belgesi alınmasında gerekli olan teknik dosyanın hazırlanması ve bu belgenin katılan şirkete verilmesi hususunda anlaşmaya varıldığı, sanığın Finlandiya'da bulunan bir kurumdan bu belgenin alınmaya hak kazandığını bildirdikten sonra 11.05.2009 tarihinde sahte olan CE belgesini 2.000.TL bedel karşılığında katılana verdiği, seri üretime başlandıktan sonra alınan belgenin sahte olduğunun tespit edildiği, bu surette sanığın üzerine atılı suçu işlediği şeklinde gerçekleşen olayda; TTK'nin 12. maddesinde "Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur" hükmünün, anılan Kanun'un 11. maddesinde "Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır ibaresi, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir" 15. maddesinde de "İster gezici olsun ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11'inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır." düzenlemesi bulunmaktadır. 5237 sayılı TCK'nin 158/1-h maddesinde yer alan suçun oluşabilmesi için ise, öncelikle failin yukarıda açıklandığı şekilde tacir olması veya bir şirketin olması, failin ise o şirketin yöneticisi veya şirket adına hareket etmeye yetkili temsilcisi, şirket müdürü olması ve suçun, şirketin faaliyeti sırasında ve yine bu faaliyetle ilgili olarak üçüncü kişilere karşı işlenmesinin gerektiğinden hareketle, bu açıklamalar ışığında dosya kapsamında, sanığın eşi adına kayıtlı olduğu anlaşılan firma adına hareket edip, katılan şirkete sahte CE belgesi vermek suretiyle haksız menfaat temin ettiği anlaşılmakla; sanığın eyleminin vasfı yönünden sanığın adına hareket ettiği "..... İş Sağlığı Güvenliği Danışmanlık....." isimli firma hakkında mahkemece ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne müzekkere yazılarak söz konusu firmanın sicilde kayıtlı olup olmadığı, bu haliyle sanığın bu firmanın yetkilisi/ temsilcisi olup olmadığının sorulması, ayrıca sanığın suç tarihi öncesinde firma adına hareket edip etmediğinin araştırılması, sonucuna göre sanığın tacir veya şirket yetkilisi olması halinde TCK'nin 158/1-h maddesi gereğince mahkumiyet hükmü kurulması, sanığın eyleminin tacir veya şirket yöneticisi olan kişilerin tircari faaliyetleri sırasında işlemiş olduğu dolandırıcılık kapsamında kalmadığının belirlenmesi halinde, TCK'nin 157/1. maddesinde yer alan uzlaşmaya tabi basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı da göz önünde bulundurularak, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile mahkumiyet hükmü kurulması,
b)Kabule göre; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 24.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.