9. Hukuk Dairesi 2021/1254 E. , 2021/4661 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, davacının davalı Belediyeye ait işyerinde değişen alt işverenler bünyesinde çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesini istifa etmek suretiyle sonlandırdığını, feshin ardından Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kadrolu işe başladığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında usuli kazanılmış hak ilkesinin ihlal edilip edilmediği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, Mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki easaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
Mahkemenin, Yargıtay"ın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan Mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece verilen ilk kararın davacı tarafça temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 2016/14981 esas, 2019/12595 karar sayılı ilamı ile kararın çalışma süresi yönünden bozulmasına karar verilmiştir. Davacı, bozma öncesi mahkeme kararının kıdem tazminatı talebinin reddine ilişkin kısmının hatalı olduğunu temyiz sebebi olarak ileri sürmüş ise de, bu temyiz itirazı yerinde görülmemiş, bozma ilamında davacının çalışma süresine yönelik temyiz itirazları dışındaki temyiz sebeplerinin reddedildiği belirtilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulmuş ise de, bozma kararı ile davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınmamıştır. Bozmaya uyulması, bozma doğrultusunda yargılama yapılarak hüküm kurulmasını gerektirir. Mahkemece bozma kararından sonra yapılan yargılama sırasında bozmaya kararına aykırı olarak, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle kıdem tazminatı alacağının kabulüne dair hüküm kurulması hatalıdır. Diğer taraftan davacı her ne kadar dava dilekçesinde işyerinde üç kişi yapılması gereken ağaç budama işini tek başına yapmak zorunda bırakılması nedeniyle iş kazası geçirdiğini, elektrik çarpması sonucu Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, uzunca bir süre rapor kullanmak zorunda kaldığını, işverenin baskıları sonucu rapor kullanması gerekirken çalışmaya zorlandığını, henüz tedavi-iyileşme süreci bitmemişken ağaç çiçek sulama işlerinde çalıştırılması nedeniyle iyileşme sürecinin uzadığını, işverence rapor almayı düşünürse kendisine yeni iş araması gerektiğinin söylendiğini, yıllık izin dönüşü işverenin zorlaması ve izin-rapor kullanımı konusundaki baskıları sebebiyle iş sözleşmesini feshettiğini bildirmiş ise de, dosya kapsamında bu iddiasını ispata yönelik somut delil bulunmadığı, dinlenen tanıkların feshe yönelik somut ve net anlatımının olmadığı, ayrıca davacının fesih tarihinden beş gün sonra bir kamu kurumunda kadrolu olarak daha yüksek bir ücretle işe başladığı, davacının tanık olarak dinlenen eşinin de davacının fesih günü akşam saatlerinde mülakat sınavını kazandığını öğrendiğini beyan etmesine göre, davacı haklı fesih iddiasını ispat edemediği açıktır. Mahkemece kıdem tazminatının reddine yönelik önceki kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan sebeplerle davacının kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken, davalı lehine usuli kazanılmış hak ihlal edilmek suretiyle talebin kabulüne karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.02.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.