Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/3817
Karar No: 2021/4921
Karar Tarihi: 08.04.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/3817 Esas 2021/4921 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/3817 E.  ,  2021/4921 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
    No : 2018/4088-2020/362

    İlk Derece
    Mahkemesi : Ordu İş Mahkemesi


    Dava, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile davacının aylığının kesilme tarihi itibariyle yeniden bağlanması ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı kurumun hiç bir araştırma ve inceleme yapmadan davacının ölüm aylığını boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle kesildiğini, davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşamadıklarını, davacının kuruma başvurduğunu ancak başvurusunun reddedildiğini, davacının kardeşinin ikametgahında yaşadığını, bu nedenlerle yasaya aykırı olan ölüm aylığının kesilmesine dair kurum işleminin iptali ile davacının aylığının kesilme tarihi itibariyle yeniden bağlanması ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın davasında kötü niyetli olduğunu, kurumca yapılan denetim sonucu düzenlenen raporla davacının boşanmış olduğu eşi ile fiilen birlikte yaşadığı hususunun tespit edildiğini, kurumca ihbar dilekçeleri doğrultusunda başlatılan soruşturmayı bir şekilde öğrenen tarafların hileli bir kısım davranışlarla ayrı yaşıyor görüntüsü vermeye çalıştıklarını beyanla, haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesi tarafından, 15/01/2018 tarihli araştırma tutanağında davacının 2012-2017 tarihleri arasında dava dışı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının tespit olunduğu, şahısların boşanma hususunun tüm komşuları ve Ahmetli Mahallesinde ayrı yaşamadıkları ve danışıklı şekilde boşanma yaptıkları şeklinde bilindiği, 2012-2017 yıllarında karı koca olarak birlikte kaldıklarının belirtildiği, aynı şekilde kurum denetmenlerince 29/04/2016 tarihli düzenlenen tutanakta mahalle muhtarı... ile yapılan görüşmede... ve ..."in boşanması hakkında bir bilgisinin olmadığının, ... adresinde aile birliği içinde yaşadıkları bilgisine ulaşıldığı, komşuların da aynı şekilde şahısların aynı adreste birlikte yaşadıklarını beyan ettikleri, davacının kız kardeşi Mesure Pınarbaşı sosyal kurumuna vermiş olduğu dilekçesinde kardeşi...’nin boşanmış olmasına rağmen eşi ......ile beraber ikamet ettiklerini, boşanma amaçlarının babasından yetim aylığı almak olduğunu beyanla dilekçe verdiğinin anlaşılması, tanık... ve... Kelebek"in dava açıldıktan sonraki aksine beyanlarına mahkemece itibar edilemeyerek davanın niteliği itibariyle kolluk araştırmalarının ve denetmen raporunun gerçekçi olduğu sonucuna varıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
    İSTİNAF SEBEPLERİ
    Davacı avukatı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin boşanma davasını yetim aylığı almak için muvazaalı olarak açtığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kurum denetmen raporuna dayanarak hüküm kurulduğunu, ancak kurum raporunun aksinin ispatının her zaman mümkün bulunduğunu, gelen kayıt ve belgelerden tanık beyanlarından aksinin kanıtlanmış olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Dosyadaki yazılara, hükmün yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine göre mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK "nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
    Davacı vekili temyizi; davacının babasının ölümünden önce çekişmeli olarak 09/04/2012 tarihinde boşanma davası başlattığını, babasının ise 02/07/2012 tarihinde vefat ettiğini, bu durumun dahi boşanmanın muvazaalı olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını ortaya koyduğunu, tarafların boşanmadan sonra farklı adreslerde yaşadıklarını, dosyaya celp olunan kayıtların tarafların bir arada yaşamadığı iddialarının ispatına yeterli olduğunu, ancak mahkemece denetmen raporuna dayalı olarak haksız ve yersiz olarak davanın reddedildiğini beyanla ve resen nazara alınacak nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
    Davanın yasal dayanağı, 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
    5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
    5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, medula sisteminden araştırma yapılmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 14/11/2012 tarihinde eşinden boşandığı, 01/07/2012 tarihinde vefat eden babasından dolayı tahsis talebine istinaden ölüm aylığı bağlandığı, getirtilen nüfus kayıtlarına göre davacının boşandığı eşinin mernis adresinin “Ahmetli Mah. ...../Ordu” olduğu ve değişmediği, davacının ise 06/12/2012-28/01/2015 tarihleri arasında adresinin “....../Ordu”, 28/01/2015-25/08/2016 tarihleri arasında ise “....../Ordu” olarak bildirildiği davacının boşandığı eşi ......’in Sosyal Güvenlik Kurumu denetmenine, 29/04/2016 tarihli imzalı beyanında kendisinin denetimin yapıldığı “..../Ordu” adresinde ikamet ettiğini, eşinin ise Güneypınarı Sokakta kardeşi...’in yanında kaldığını ifade ettiği, denetim sırasında alınan nüfus kayıt örneklerine göre davacının adresinin “Ahmetli Mah. ...../Ordu”, boşandığı eşinin ise beyanına uygun olarak “....../Ordu” adresinde ikamet ettiği tespit edilmesine rağmen Kurum denetmen yardımcıları .... ve...tarafından düzenlenen tutanakta davacının boşandığı eşiyle birlikte “Ahmetli Mah. Merkez Sok. No:37 Gölköy/Ordu” adresinde yaşadıkları,....Mahallesi muhtarı...’ın tarafların boşanması hakkında bilgi sahibi olmadığı, Güneypınarı Sokakta yapılan araştırmada ise davacının anılan adreste hiç ikamet etmediği hususları değerlendirilmiş, Mahkemece tanık olarak tutanakta adı geçen muhtar... ve kuruma şikayette bulunan davacı kardeşi Mesure Pınarbaşı’nın dinlenildiği, ancak kamu tanıklarının mahkemede tarafların boşanmaları ile boşanma sonrasında birlikte yaşayıp yaşamadıkları konusunda kesin beyanda bulunmadıkları anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, davacı ve boşandığı eşine ilişkin olarak getirtilen nüfus ve seçmen kayıtları ile medula kayıtlarına göre tarafların uyuşmazlık konusu dönemde bir arada yaşamaya devam ettiklerine dair kayıt bulunmadığından, davacının boşanma tarihinden sonra ikamet ettiği anlaşılan “...../Ordu” ve “Direkli (Ahmetli) Mah. ...” adreslerinde, boşandığı eşinin ise boşanma tarihinden sonra da yaşamaya devam ettiği “....../Ordu” adreslerinde Mahkemece, kolluk vasıtasıyla araştırma yapılarak komşuların kimlik bilgilerinin tespit edilerek gönderilmesi istenmeli ve tespit edilen kişiler tanık olarak dinlenmeli, taraflara ait boşanma dosyası celp olunarak çekişmeli boşanma iddiası değerlendirilmeli, tarafların aynı Aile Hekiminden faydalanıp faydalanmadıklarına dair yapılacak araştırma ile boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, dava konusu dönem bakımından, yukarıda belirtilen yöntem çerçevesinde toplanan kanıtlar ışığında şüphe bırakmayacak şekilde ortaya konularak hüküm kurulmalıdır.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 08/04/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi