11. Hukuk Dairesi 2012/10040 E. , 2014/1284 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2011
NUMARASI : 2006/511-2011/434
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13.12.2011 tarih ve 2006/511-2011/434 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21.01.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. M. T.dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkil bankada 1997-1998 yıllarında Banka Genel Müdürü ve Şube Müdürü olarak görev yapan davalıların likidite sorunu ile karşı karşıya olan eski Fındıklı Şubesi müşterisi N. A.Ş"ne teminatsız olarak kredi kullandırmak ve limitlerini artırmak, verilen kredilerin tahsili konusunda gerekli özeni göstermemek, ödeme aczi içine düşen firmanın takibi konusunda zamanında gerekli tedbirleri almamak suretiyle büyük miktarda banka alacağını riske soktukları, işlemlerin yapıldığı tarihte müvekkil bankanın bir iktisadi devlet teşekkülü olması nedeniyle davalıların 399 sayılı KHK"nin 11. maddesi uyarınca banka sermayesi ile diğer kaynaklarını karlılık ve verimlilik esaslarına göre kullanmak ve değerlendirmek hususunda gereken gayret ve basireti göstermekle sorumlu ve yükümlü tutulduklarını, bu yükümlülüğe uymayan ve Türk Ceza Kanunu kapsamında görevi kötüye kullanma suçu unsurları taşıyan fiilleri nedeniyle davalılar hakkında yapılan suç duyuruları sonucu 4616 sayılı Kanun uyarınca erteleme kararı verildiğini, davalı A.. A.."ın kredi teklifi sürecinde likidite sıkışıklığına girmiş olan firmanın şubeye tevdi ettiği senetlerin teminat vasfını taşıyıp taşımadığını araştırmaksızın veyahut senetlerin teminat vasfını taşımadığını bilmesine karşın genel müdür olan davalı E. A."nin yönlendirmesiyle firma için kredi teklifinde bulunduğunu, bu şekilde teminatı yetersiz olan firmaya yeni limitler tahsis etmek, ödenmeyen kredi borcuna rağmen firmaya yüklü kredi kullandırmak, vadesinde tahsil edemediği kredileri zamanında tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarmamak suretiyle, davalılardan eski genel müdür E.. A.."nın ise davalı ile birlikte bahsedilen teminatsız kredinin kullandırılmasını sağlamak ve firma risklerinin yasal olarak izlenmesini bizzat verdiği talimatlarla engellemek suretiyle banka zararına sebebiyet verdiklerini, N. A.Ş"nin yasal takipleri sonucu bir takım tahsilatlar sağlandığını, ancak dava tarihi itibariyle banka zararının 8.280.988,89 TL olduğunu ileri sürerek, şimdilik anılan bu zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın usul ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, TTK"nın 336, 342. maddelerine göre sorumluluk için zarar, kusur ve illiyet bağının gerçekleşmesi gerektiği, davacı tarafça davalıların likidite sorunu olan şirkete kredi kullandırdığı, kredi limitlerini arttırdığı ve teminatsız kredi kullandırdığı ve yasal takip süresinin geciktirildiği iddia edilmiş ise de kredi talebinin ya da kredi ihtiyacının zaten şirket ya da kişilerin likidite sorunundan kaynaklandığı, likidite sorununun kredi açmamanın değil tam tersine temerrüt halindeki firmaya bile ilave kredi açmanın zorunlu ve yeterli tek koşulu olduğu, banka tarafından likidite sorunu olan firmaya kredi açılmasında mevzuata, bankacılık ilke ve teamüllerine aykırı herhangi bir kusurun bulunmadığı, şirkete açılan kredilerin tahsis yetkisinin o tarihte yürürlükte olan Bankalar Kanunu"na göre banka yönetim kuruluna ait bulunduğu, mevzuat gereğince şube tarafından teklif edilen kredinin genel müdürlükçe değerlendirilip uygun görülürse yönetim kuruluna sunulduğu ve yönetim kurulunun uygun görmesiyle tahsis aşamasının tamamlandığı, dava konusu kredinin de bu prosedürden geçerek tahsis edildiği, kredi tahsisinin veya kredi limitinin arttırılmasının hukuka aykırı bulunması halinde bunun sorumlusunun banka yönetim kurulu üyeleri olduğu, N. Fotoğrafçılık Paz. Tic. A.Ş"ne banka yönetim kurulunca tahsis edilen kredilerin şube tarafından Y. Fotoğrafçılık A.Ş"nin kefalette imzasının yerine Y. Renkli Fotoğraf Laboratuvarları San. Tic. A.Ş"nin kefalet imzasının alınması dışında yönetim kurulunca öngörülen koşullara uygun olarak tahsis edilip öngörülen teminatların da alındığı, her ne kadar kredi şartlarında öngörülen firma dışında başka bir firmanın kefaletinin kabul edilmesi mevzuata aykırı ise de sonuç olarak bir şirketin kefaletinin alınmış bulunmasının teminat için yeterli olup başlı başına kusur oluşturamayacağı, kredinin teminatına öngörülen marjı karşılayacak kadar senet alındığı gibi ilave olarak firma ortağı A. Y."ın borçlu olduğu 1.210.000 USD tutarında senedinde munzam teminat olarak sağlandığının anlaşıldığı, bu durumda davalıların senet ve teminat alınmasına ilişkin de herhangi bir kusurundan bahsedilemeyeceği, banka tarafından teminata alınmış senetlerden 01.07.1998-03.09.2004 tarihleri arasında toplam 281,8 Milyar TL tutarında tahsilat yapılmış olmasının da senetlerin tümünün teminat vasfı taşımadığı ve bu hususun davalılarca bilindiği iddiasını doğrulamadığı, davalıların şirket hakkında yasal takibe başlanmasını engellediği, geciktirdiği veya bu yönde talimat verildiğini kanıtlayan herhangi bir belgeye rastlanmadığı, zaten davalılardan A.. A.."ın 06.11.1998 tarihinde şube müdürlüğü görevinden ayrıldığı, bu durumda her iki davalı için de kusur unsurunun gerçekleşmediği, kredi kullanan N. Fotoğrafçılık Paz. Tic. A.Ş"ye ile kefili ve ortağı olan A. Y."ın iflas ettikleri, her iki müflisin iflas masasına kaydedilmiş banka alacağının henüz aciz vesikasına bağlanmadığı, firma kefillerinden G. Y. ve Y. Renkli Fotoğraf Lab. San. ve Tic. A.Ş. hakkındaki takiplerin henüz sonuçlanmadığı ve aciz vesikası düzenlenmediği, teminata alınan senetlerle ilgili olarak yapılan takipler neticesinde toplam 664.587,00 TL tutarındaki alacağın borç ödemeden aciz belgesine bağlandığı, iflas tasfiye işlemlerinin henüz tamamlanmaması sebebiyle henüz zarar unsurunun da gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava, davalıların bankacılık mevzuatına aykırı biçimde kredi kullandırdıkları iddiasına dayalı sorumluluk davası olup, davacı vekilince, likidite sorunu olan yukarıda anılan dava dışı şirkete kredi açılması, kredi limitlerinin artırılması, teminatsız kredi kullandırılması, teminata alınan senetlerin teminat vasfına sahip olup olmadığının araştırılmaması, teminat vasfına sahip olmadığının bilinmesine rağmen teminata alınması gibi iddialara dayanılmıştır. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçelerle davalıların sorumluluk koşullarının oluşmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, salt likidite sorunu olan herhangi bir şirkete kredi açılması ilkesel olarak davalılar açısından bir kusur teşkil etmez ise de, tahsis edilen kredinin tahsis tarihindeki miktarları, şirketin kredi değerliliği, alınan teminatların geçerliliği ve güvenirliliği gibi hususlar da nazara alınarak davalıların dava konusu kredilerin tahsis tarihinde bankacılık mevzuatı ve özelikle davacı bankanın iç mevzuat hükümlerine uygun davranıp davranmadıkları açıkça ve denetime elverişli bir şekilde değerlendirilip tartışılmaksızın bu yönden yetersiz bilirkişi raporundan hareketle soyut ve isabetli olmayan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Öte yandan, davalılardan A.. A.."ın banka yönetim kurulu kararında öngörülen şirket yerine başka bir şirketin kefaletini alarak dava dışı şirkete kredi kullandırılması olayında kusurlu davrandığı sabit olup, mahkemece, isabetli olmayan bir şekilde sonuçta bir şirketin kefaletin alınmış olmasının teminat için yeterli olduğu, bu bağlamda anılan davalı için bu işlemin kusur oluşturmayacağına yönelik gerekçesi de doğru bulunmamıştır.
3-Diğer yandan, davanın özü usulsüz kredi kullandırıldığı iddiasına dayalı olup, davacı tarafından önce kredi borçlularına gidilmesi ve alacağın aciz vesikasına bağlanması bu davanın açılması için bir ön koşul olmayıp, davaya konu kredi tahsis işleminde davalıların kusurunun tespiti halinde doğan zararın davalılardan talep edebileceği nazara alınmadan mahkemece, banka alacağının aciz vesikasına henüz bağlanmaması, kefiller hakkındaki takiplerin henüz sonuçlanmaması, aciz vesikası düzenlenmemesi, iflas tasfiye işlemlerinin henüz tamamlanmaması nedeniyle zarar unsurunun gerçekleşmediğine ilişkin gerekçesi de isabetli görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
4-Bozma neden ve şekline göre, davalılar vekilinin temyiz itirazların incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 21.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.