14. Hukuk Dairesi 2016/14788 E. , 2020/1792 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.07.2015 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dava dışı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili adına kayıtlı 95 ada 19 parsel sayılı taşınmazın ana yola bağlantısının bulunmadığını ileri sürerek davalılara ait 95 ada 10, 94 ada 4, 5 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 01.02.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda 4 nolu alternatif olarak belirtilen 94 ada 7, 17 ve 16 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden davacıya ait 95 ada 19 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit irtifakı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, dava dışı ... temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “Mutlak Geçit İhtiyacı” veya “Geçit Yoksunluğu” ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı kurulması davalarında amaç, genel yola bağlantısı olmayan taşınmazların yolla bağlantısının sağlanmasıdır. Bundan dolayı, geçit kurulurken ihtiyaç içinde olan taşınmazlar kesintisiz olarak genel yola bağlanmalıdır. Buna uygulamada “Kesintisizlik İlkesi” denilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Somut olayda: UYAP TAKBİS sisteminde yer alan tapu kayıtlarına göre aleyhine geçit hakkı tesis edilen 94 ada 7 parsel sayılı taşınmazın Ahmet ve Recep adlarına, 94 ada 16 parsel sayılı taşınmazın ise ... adına kayıtlı olduğu ancak bu kişilerin davada taraf olarak yer almadıkları anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece; taşınmazda yukarıda adı geçen tapu kayıt malikinin hayatta değiller ise mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya dahil edilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilerek taraf teşkili sağlanmaksızın ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, davacıya ait 95 ada 19 parsel sayılı taşınmaz ile üzerinden geçit tesis edilen 94 ada 7 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar arasında kuru dere bulunduğundan yararına geçit kurulan taşınmaz ile geçit olarak belirlenen alanın bağlantısının sağlanmaması geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesine aykırılık oluşturmuştur. Ayrıca taşınmazın ekonomik olarak kullanılmasını oldukça zorlaştıracak şekilde yüzölçümü küçük olan 94 ada 16 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit tesis edilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dava dışı ...’nın temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.