6. Hukuk Dairesi 2013/4883 E. , 2014/1401 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/11/2012
NUMARASI : 2010/416-2012/412
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Asıl dava,kiralayan tarafından kiracı ve kefil hakkında ödenmeyen kira paralarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine, karşı dava ise,kiracı tarafından kiralayan aleyhine açılan depozito alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile, İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün 2010/19402 sayılı dosyasında davalı-borçluların itirazının 10.704,88 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazla talebin reddine, 3.650 TL likit olan asıl alacağın %40"ı olan 1.460 TL icra inkar tazminatının davalı-borçlulardan tahsiline, karşı davanın kısmen kabulü ile, 7.550 TL depozito alacağının karşı dava tarihi olan 05/11/2010 dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine krar verilmesi üzerine hüküm davacı-karşı davalı ve davalılar-karşı davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı vekilinin asıl davada icra tazminatına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 01.08.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 15.maddesinde düzenlenen artış şartı belli ve muayyen olup geçerlidir ve tarafları bağlar. Davacı kiralayanın sözleşmedeki artış şartına göre eksik ödenen kira paralarının tahsilini talep etmesinde bir usulsüzlük bulunmamakta olup,mahkemece de kira farklarının tahsiline karar verilmiştir. Ancak mahkemece kira alacağı üzerinden %40 icra tazminatına hükmedilirken kira farkı alacağı üzerinden icra tazminatına hükmedilmemesi doğru değildir. Zira kira farkı alacaklarının da likit olduğunun kabulü ile tahsiline karar verilen kira farkı alacağı üzerinden de davacı lehine icra tazminatı verilmesi gerekmektedir.
3-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davalılar vekilinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
4-Davalılar vekilinin asıl davada kefil hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince:
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 01.08.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 17.maddesinde “...kefilin kefaletinin müşterek ve müteselsil olup kira parası yanında, kiracının diğer borç ve yükümlülükleri konusunda da kefil oldukları,buna kefiller kiracının ödediği kira paraları, ortak giderler, elektrik, su, doğalgaz paraları,her türlü vergi ve harçlar,mecura verebilecek zararların tazmini, bunlardan doğan mahkeme masrafı vekalet ücreti, işleyecek akdi ve yasal faizler gibi paraların ödenmesinin de dahil olduğu,sözleşme süresi sonunda ve ondan sonraki dönemlerde her yenilenişinde de kefillerin kefaleti ayrı bir imza ve sözleşmeye gerek olmaksızın kendiliğinden yenilenmiş olacağı ve bu şekilde devam edeceği...” kararlaştırılmıştır. BK.’nun 487.maddesi gereğince müteselsil kefil kiracı ile birlikte kira borçlarından sorumludur. Ancak,01.08.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesi 01.08.2007 tarihinde sona ermiş ve sözleşme 1"er yıllık süreler ile yenilenmişmiştir. Kefilin sorumluluğu kira süresi ile sınırlı olup,kira sözleşmesinin yenilendiği 01.08.2007 tarihinden sonraki kira borçlarından kefilin sorumlu olacağına ilişkin düzenlemeler geçerli olmayıp,uzayan dönemlerde kefilin sorumluluğundan sözedilemez.Mahkemece kefilin yenilenen dönem kira parasından sorumlu tutulamayacağı göz önüne alınarak davalı kefil hakkındaki istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kefilin de sorumlu tutulması doğru değildir.
5-Davalılar vekilinin asıl davada faiz,gecikme zammı ve sözleşmesel vekalet ücretine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 346.maddesinde “Kiracıya, kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemez. Özelikle, kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmalar geçersizdir.” hükmüne yer verilmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun"un Geçmişe Etkili Olma başlıklı 2.maddesinde “Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı", yine Görülmekte Olan Davalara İlişkin Uygulama başlıklı 7.maddesinde de “Türk Borçlar Kanunu"nun; kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120., aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138.maddesinin, görülmekte olan davalarda da uygulanacağı” öngörülmüştür.
TBK. 120.maddesinde "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz." hükmüne yer verilmiştir.
Olayımızda, taraflar arasındaki 01.08.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin eki niteliğindeki kira şartnamesinin 13. maddesinde "...süresinde ödenmeyen kira vs. alacaklara aylık %10 oranında gecikme cezası uygulanacağı....kararlaştırılmıştır. Mahkemece takip konusu alacağa aylık %10 gecikme cezası uygulandığı görülmüştür. Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. ve 120/f.1-2 maddeleri gereğince sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı düzenlendiğine göre mahkemece 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. ve 120/f.1-2 maddeleri dikkate alınarak davacı tarafça talep edilebilecek faiz miktarı tespit edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi aynı alacağa hem yasal faiz hem de sözleşmenin 13.maddesi gereğince gecikme zammı uygulanması da doğru değildir.
Ayrıca, yukarıda açıklandığı üzere halen devam etmekte olan davalara da uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 346.maddesinde “Kiracıya, kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği...” düzenlemiştir. Her ne kadar taraflar arasında düzenlenen 01.08.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 20.maddesinde “...Kiracı kira parası ve müşterek masraflan zamanında ödemez ve ihtilafa düşerse, kira parası ve müşterek masraflardan başka borcunun %20"i kadar bir meblağı da avukatlık ücreti olarak ödemeyi kabul ve taahhüt edeceği...”kararlaştırılmış ise de bu düzenleme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 346.maddesi gereğince geçersizdir. Mahkemece sözleşmenin 20.maddesi gereğince talep edilen sözleşmesel vekalet ücretine ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
6-Karşı davada davacı-karşı davalı vekilinin depozito alacağına ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 01.08.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 14.maddesinde “......kiracıdan 8.000 TL"nin teminat/depozito olarak alındığı,depozitonun kesinlikle kiraya mahsup edilemeyeceği,Kiracının teminat /depozit ve peşinattan faiz isteyemeyeceği,kira sözleşmesi sona erdiğinde, kiracının her türlü borçlarının (kira borcu, mecurda meydana gelen zarar, tahribatlar, ödenmeyen genel giderler vs.) tenzilinden sonra kalan miktarın iade edileceği...” kararlaştırılmıştır. Davalı-karşı davacı kiracı tarafından kira sözleşmesi ile kiralayana verilen depozitonun iadesi istenmiş ise de,kiralayanın kiralananda kiracı tarafından verilen hasar bulunduğu iddiası ve ödenmeyen kira alacakları bulunması karşısında depozitonun iade şartları oluşmadığından depozitonun iadesi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda 2-4-5 ve 6 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle asıl ve karşı davaya ilişkin olarak davacı-karşı davalı ve karşı davacılar-davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl ve karşı davadaki hükümlerin BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 11/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.