Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/18651
Karar No: 2022/4005
Karar Tarihi: 30.03.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/18651 Esas 2022/4005 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2021/18651 E.  ,  2022/4005 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2020 tarihli ve 2019/248 esas, 2020/366 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 17/09/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Şüpheli ... hakkında, 16/09/2012 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 30/04/2013 tarihli ve 2013/13830 soruşturma, 2013/5113 esas, 2013/2914 sayılı iddianame ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1-2 ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle Gaziosmanpaşa 2. Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
    2- Gaziosmanpaşa 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 24/03/2014 tarihli ve 2013/923 esas, 2014/759 sayılı kararı ile, 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın 25/04/2014 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği ve infaza gönderildiği,
    3- İstanbul Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 02/05/2014 tarihli ve 2014/5881 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, sanığın askerde olduğuna dair şerh düşülerek 14/05/2014 tarihinde tebliğ edildiği, Kahta Askerlik Şubesi Başkanlığının 02/06/2014 tarihli yazısında, askere sevk tarihinin 05/05/2014, muhtemel terhis tarihinin 05/05/2015 olduğunun bildirilmesi üzerine terhis tarihine kadar denetime ara verilmesine karar verildiği, müdürlük kararının sanığa 28/08/2014 tarihinde askeri birliğinde tutanakla tebliğ edildiği, 05/05/2015 tarihinden sonra 10 gün içinde müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
    4- Yükümlülüklerine uymadığının bildirilmesi üzerine, Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/09/2015 tarihli ve 2015/152 esas, 2015/1195 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/2. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 09/10/2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
    5- Dosya arasında bulunan Gaziosmanpaşa 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/05/2019 tarihli ve 2019/97 esas, 2019/466 sayılı kararı ile;
    Sanığın 25/04/2017 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda, 25/04/2017 tarihli eylemin, Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/09/2015 tarihli ve 2015/152 esas, 2015/1195 sayılı kararı ile 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/2. maddesi gereğince verilen
    zorunlu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali niteliğinde olduğu gerekçesiyle kamu davasının düşmesine ve Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/152 esas, 2015/ 1195 karar sayılı dosyasına ihbarda bulunulmasına karar verildiği,
    6- İhbar üzerine, Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 22/09/2020 tarihli ve 2019/248 esas, 2020/366 sayılı kararı ile; hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 19/10/2020 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
    Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
    “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ... hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun ile değişik 191/2. maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair Gaziosmanpaşa 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 24/03/2014 tarihli ve 2013/923 esas, 2014/759 sayılı kararının 25/04/2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığının bildirilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda, anılan Kanun’un 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6545 sayılı Kanun'un 85. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7/2 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddeleri uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına ilişkin Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/09/2015 tarihli ve 2015/152 esas, 2015/1195 sayılı kararının 09/10/2015 tarihinde kesinleşmesini takiben, sanığın denetim süresi içerisinde 25/04/2017 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçtan mahkûm edildiğinin ihbar edilmesi üzerine hükmün açıklanması ile adı geçen sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2020 tarihli ve 2019/248 esas, 2020/366 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    1- Dosya kapsamına göre,
    Tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infaz işlemleri, infazın yapıldığı tarihteki kurallara göre yapılacağından, 6545 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesinde yapılan ve ısrar teriminin de içinde yer aldığı değişikliklerin yürürlüğe girdiği 28/06/2014 tarihinden sonra yapılan infaz işlemlerinde, sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için; sanığa tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için tebligat yapılması, uymaması halinde, "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında dava açılması gerektiği, somut olayda ise, Mahkemece sanığın denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildikten sonra askerde bulunduğu esnada Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce gönderilen ilk çağrı davetiyesinin 14/05/2014 tarihinde sanığın doğrudan mernis adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği ve usulüne uygun olmadığı, ikinci çağrı davetiyesinin ise 28/08/2014 tarihinde sanığın askeri birliğinde bizzat kendisine yapıldığı ve bu tebligatın sanığa usulüne uygun olarak yapılan ilk tebligat olduğundan ısrar şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla, sanığın kuruma müracaat etmediğinden bahisle kaydın kapatılarak dava açılması üzerine yargılamaya devam edilerek mahkûmiyetine karar verilmesinde,
    2- Kabule göre de;
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 251. maddesinde, "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir" şeklindeki,
    Geçici 5. maddesinde yer alan, "(1) Bu maddeyi ihdas eden Kanun'la; ...c) 250'nci maddede düzenlenen seri muhakeme usulü ile 251 ve 252'nci maddelerde düzenlenen basit yargılama usulüne ilişkin hükümler, 1/1/2020 tarihinden itibaren uygulanır. d) 1/1/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz" şeklindeki düzenlemeler ile,
    Anayasa Mahkemesinin 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı kararı ile geçici 5. maddenin d bendinde yer alan “…kovuşturma evresine geçilmiş,…” ibaresinin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu iptal kararının 5271 sayılı Kanun'un 251. maddesinde işaret edilen hakkında basit yargılama yapılması mümkün görülen ancak 01/01/2020 tarihinden önce kovuşturma aşamasına geçildiği için basit yargılama yapılmayan suçlara ilişkin görülmekte olan davalarda gözetilmesinin gerektiği,
    Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 15/10/2020 tarihli ve 2020/8330 esas, 2020/13766 karar sayılı ilamında ''...17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 esas ve 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibarıyla Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,'' şeklinde belirtildiği üzere,
    Dosya kapsamına göre, sanığın mahkûmiyetine konu suçun işlendiği 16/09/2012 tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun'un 191/1. maddesindeki müeyyidenin üst sınırının 2 yıl olması karşısında, 5271 sayılı Kanunu'nun 251. maddesi gereğince basit yargılama usulüne tabi olduğu, kararın ise 22/09/2020 tarihinde verildiği anlaşılmakla, karar tarihi itibarıyla belirtilen iptal kararı sonrasında sanık hakkında basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmayacağı hususunda mahkemesince bir değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2020 tarihli ve 2019/248 esas, 2020/366 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Sanık ... hakkında, 16/09/2012 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davasında, Gaziosmanpaşa 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 24/03/2014 tarihli ve 2013/923 esas, 2014/759 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun ile değişik 191/2. maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın 25/04/2014 tarihinde kesinleşmesini takiben, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığının bildirilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda, Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/09/2015 tarihli ve 2015/152 esas, 2015/1195 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6545 sayılı Kanun'un 85. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7/2 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddeleri uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 09/10/2015 tarihinde kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresi içerisinde 25/04/2017 tarihinde yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediğinin Gaziosmanpaşa 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/05/2019 tarihli ve 2019/97 esas, 2019/466 sayılı düşme kararı ile ihbar edilmesi üzerine Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2020 tarihli ve 2019/248 esas, 2020/366 sayılı kararı ile, hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, karar verildiği anlaşılmıştır.
    1- Dosya kapsamına göre,
    Tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infaz işlemleri, infazın yapıldığı tarihteki kurallara göre yapılacağından, 6545 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesinde yapılan ve ısrar teriminin de içinde yer aldığı değişikliklerin yürürlüğe girdiği 28/06/2014 tarihinden sonra yapılan infaz işlemlerinde, sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için; sanığa tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için tebligat yapılması, uymaması halinde, "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında dava açılması gerektiği,
    Somut olayda ise, mahkemece sanığın denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildikten sonra askerde bulunduğu esnada Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce gönderilen ilk çağrı davetiyesinin 14/05/2014 tarihinde sanığın doğrudan MERNİS adresine çıkarılarak tebliğ edildiği, tebliğ evrakına sanığın askerde olduğu tespitinin de yazıldığı, tebligatın usulüne uygun olmadığı, Kahta Askerlik Şubesi Başkanlığının 02/06/2014 tarihli yazısında, askere sevk tarihinin 05/05/2014, muhtemel terhis tarihinin 05/05/2015 olduğunun bildirilmesi üzerine terhis tarihine kadar denetime ara verilmesine karar verildiği, müdürlük kararının ve terhis tarihinden itibaren 10 gün içerisinde müdürlüğe başvurması gerektiğine ilişkin yazının sanığa 28/08/2014 tarihinde askeri birliğinde tutanakla tebliğ edildiği, 05/05/2015 tarihinden sonra 10 gün içinde müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, 28/08/2014 tarihinde sanığın askeri birliğinde yapılan tebligatın sanığa usulüne uygun olarak yapılan ilk tebligat olduğu, sanığa uyarı tebligatı yapılmadığı, bu nedenle ısrar şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından, mahkemece durma kararı verilerek denetimli serbestlik tedbirinin infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırıdır.
    2- Kabule göre de;
    Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "...basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    Kanuna aykırı olup kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    D-) Karar:
    Açıklanan nedenlerle, kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek şüpheli hakkında verilen denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, geçerli tebligat işlemleri yapılarak infazın sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan, Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2020 tarihli ve 2019/248 esas, 2020/366 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
    30/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi