10. Hukuk Dairesi 2016/4447 E. , 2016/4331 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili ile feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı ve feri müdahil Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesinin “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki dava dosyasına konu olayda, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. 506 sayılı Yasanın 79/10
maddesinde, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilir” hükmü öngörülmüştür.
Davaya konu somut olayda, Kurum kayıtlarına geçen işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu ve benzeri yönetmelikte belirtilen belgelerin bulunmadığı belirgin ise de, davalı işveren kayıtlarından, davacının davalı işveren yanındaki 30.04.1981 tarihi itibariyle sona eren çalışmaları karşılığı ödenen ücretlerden %43 oranında kesinti yapıldığı belirgin olup, anılan kesintinin niteliği araştırılarak, ihtilaf konusu dönemde 506 sayılı Kanun kapsamında yapılması gereken sigorta primi kesintisinin varlığı halinde, davalı işverenin kamu kurumu olduğu ve bu halde hak düşürücü sürenin işlemeyeceği gözetilerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
3-11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun ile 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkra hükmü gereği Sosyal Güvenlik Kurumun davada Feri Müdahil sıfatına sahip olduğu gözetilmeksizin, karar başlığında Kurumun ihbar olunan sıfatı ile nitelendirilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekili ile feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.