10. Hukuk Dairesi 2015/14031 E. , 2016/4326 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, maluliyet aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne, davacıya maluliyet aylığı bağlanmasına karar verilmiştir
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 25. ve 26. maddesidir. Anılan madde; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a)25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c)Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Diğer taraftan da, 5510 sayılı Yasanın 25’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “….Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün % 60"ını veya vazifesini yapamayacak derecede meslekte kazanma gücünü kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya özrü sebebiyle malûllük aylığından yararlanamaz.” hükmü ile aylık bağlama engeli öngörülmüştür.
Eldeki davada ise mahkemece davacının davalı kurumdaki şahsi sigortalılık dosyası getirtilerek anılan maddeler kapsamında tahsis şartları irdelenmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde "hüküm sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.", hükmü karşısında, dosya içerisindeki belgelere göre Mahkemece davacı hakkında en son aldırılan Adli Tıp Genel Kurulu’nun 19.09.2014 tarihli raporu ile Adli Tıp Genel Kurulu Kanunu’nun 15’inci maddesi kapsamında bağlayıcı şekilde karar verildiği anlaşılmakta ise de, hükmün infazı ve davacının aylığının başlangıcı bakımından Adli Tıp Genel Kurulundan davacının maluliyet başlangıç tarihine dair yeniden rapor aldırılması ve davalı kurumdan getirtilecek tahsis dosyası kapsamında maluliyet aylığı bağlama koşullarının oluşup oluşmadığı irdelenmeli ve şartların varlığı halinde, aylık başlangıç tarihinin infaza elverişli şekilde belirlenmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.