10. Hukuk Dairesi 2014/19612 E. , 2016/4318 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, aksine Kurum işlemlerinin iptali ile 6111 Sayılı Yasa kapsamında faydalandırılması gerektiğinin ve bu kapsamda davalı kuruma fazladan ödenen primlerin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece ilamında belirtilen gerekçelerle kabulüne davacının 2010 yılı Kasım ayı dahil zorunlu sigortalılık prim borçları ile ihya prim borcunun 6111 sayılı yasa kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin tespiti ile bu değerlendirme sonucu çıkacak borç ile davacının 2013 yılı Haziran ayı içerisinde ödediği prim borcu arasındaki farkın davacıya iadesine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
05.10.1998 tarihli tevkifat, 07.09.1998 tarihinden bu yana devam eden Fındık Satış Kooperatif üyeliği ve 26.08.2003 tarihinden başlayan ve devam eden Ziraat Odası kaydına dayalı olarak 30.05.2011 tarihinde sigortalılık tescili, ihya ve çıkacak prim borçlarının 6111 Sayılı Yasa kapsamında yapılandırılması talebinde bulunan 02.03.1951 doğumlu davacıya, davalı kurumca “aile reisliği sıfatının bulunmayışı nedeniyle red cevabının verildiği fakat sonradan değişen yasal düzenleme ve talimat gereğince davacının aynı yöndeki 04.09.2012 tarihli talebine olumlu karşılık veren davalı kurumun, davacıya ait sigortalılık süresi nedeniyle doğan prim borcunu 6111 Sayılı Yasa kapsamında faydalandırmaksızın işlem yapması nedeniyle davacının 06.06.2013 tarihinde ödemesi sonucunda yaşlılık aylığının bağlandığı, fakat davacının sonradan çıkartılan borcu ödemeden önceki ihtirazi kaydı ve 30.05.2011 tarihli talebine istinaden eldeki davayı açtığı, mahkemece verilan kabul kararının ise eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde "Hüküm sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir", hükmü öngörülmüştür. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgilidir.
Eldeki davada ise, mahkemenin davacının aile reisi olmadığı ileri sürülerek kurumca davacının 30.05.2011 tarihli talebine olumsuz yanıt verilmesinin hukuka aykırı olduğuna dair yaklaşımı yerinde ise de, davacıya iadesi gereken prim tutarının tespit edilerek infaza elverişli ve uyuşmazlığı kesin bir şekilde ortadan kaldıran bir karar verilmesi yerine, sadece ödeme yapılması gerektiğinin tespitine karar verilmesi, diğer taraftan, mahkemece davacının 30.05.2011 tarihli yapılandırma talebine konu borçların ve sigortalılık süresine ilişkin davacının yaptığı ödemelerin 06.06.2013 tarihinde gereçekleştiği, buna göre, kurumca tahakkuk ettirilen prim borcunu uzun süre elinde tutması nedeniyle, 6111 Sayılı Yasadan faydalandırılması halinde ödenmesi gereken tarih ile ödeme yapılan tarih arasındaki sürede davalı kurumun faiz kaybı olacağından, yapılan ödemelere göre, doğacak faiz kaybının da dikkate alındıktan sonra, davacının faiz talebinin bulunmadığı da gözetilerek, iadesi gereken prim tutarlarının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.