10. Hukuk Dairesi 2014/17588 E. , 2016/4317 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, 01.01.1986 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti veya bu mümkün değil ise, ödenen primlerin faiziyle iadesini istemiş, 14.01.2014 tarihli celsede davacı avukatı 2926 sayılı Yasa kapsamında tescil numarasının verildiği tarihin tespiti ile diğer talebi hakkında davayı geri aldığını belirtmiştir.
Mahkeme, sigortalılık tespitine dair davanın reddine, diğer talepler bakımından ise davanın geri alınması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.03.2014 tarihli 2013/.. E. 2014/.. K. sayılı ilamında belirtildiği gibi “2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesi, Kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan kimselerden, 22 yaşını doldurmuş erkekler, 22 yaşını doldurmuş aile reisi kadınların 2926 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılacağı, aynı Kanunun 5.maddesinde de, Kanunun 2. maddesi kapsamına girenlerin 22 yaşını doldurdukları tarihi takip eden yılbaşından itibaren sigortalı sayılacakları kabul edilmekte iken; 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda, 2. maddede yer alan 22 yaş koşulu kaldırılmış ayrıca 5 maddede yer alan (Kanunun 2. maddesi kapsamına girenlerin 22 yaşını doldurdukları tarihi takip eden yılbaşından itibaren sigortalı sayılırlar) düzenlemesi ( 2. madde kapsamına girenler, on sekiz yaşını doldurdukları tarihi takip eden yılbaşından itibaren sigortalı sayılırlar) şeklinde değiştirilmiştir.
Bu aşamada, değişikliğin yürürlük tarihi konusunun da incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm yoktur. Ancak, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, her kanun kural olarak, gerek özel hukuk ve gerekse kamu hukuku alanında, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir. Değişiklik hükmünün kanunların kabulünden önceki olaylara uygulanması Anayasaya ve kazanılmış haklara aykırıdır.
Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen kanunlar da, ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh: 73).
Ancak, yeni kanunun yürürlük tarihinden önceki olaylara da uygulanacağı yönünde açık hükmün bulunması halinde henüz kesinleşmemiş uyuşmazlıklara da yeni kanun uygulanmalıdır.
Nitekim 6270 sayılı Kanun’un 13. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un geçici 7 maddesine eklenen 10. fıkra ile “24.7.2003 tarihli ve 4956 sayılı Kanunun 48 inci maddesi ile değişik, mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanunun 2’nci maddesi hükmü 2.8.2003 tarihi öncesi için de uygulanır." düzenlemesi getirilmişken, 5. madde hakkında bu konuda bir düzenleme getirilmemesi karşısında, kanun koyucunun iradesinin, 22 yaş koşulunun on sekiz yaşa indirilmesine ilişkin 5. maddedeki değişikliğin geçmişe uygulanmayacağı yönünde olduğunu kabul etmek gerekir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 14.06.2006 gün ve 2006/... E., 2006/... K. sayılı; 06.04.2005 gün ve 2005/..E., 2005/.. K. sayılı; 13.10.2004 gün ve 2004/.. E., 2004/.. K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunun 5/1 maddesi, yukarıda açıklanan çerçevede değerlendirildiğinde, anılan hükmü değiştiren ve 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin geçmişe etkili olacağına dair, ayrı ve açık bir hüküm bulunmadığı gibi; olayda yukarıda belirtilen istisnalardan biri de söz konusu değildir. Bu nedenle, 4958 sayılı Kanun ile getirilen on sekiz yaşa ilişkin hükmün yürürlükten kaldırılmasının, değişiklik öncesi sürelere uygulanması söz konusu olmayacaktır.
Eldeki davada da, davalı kurumca mahkemeye hitaben gönderilen 18.03.2014 tarihli ve .. sayılı yazısı içeriğinden 01.02.1968 doğumlu davacının 30.12.1987 ve 21.12.1989 tarihlerinde iki adet kurum hesaplarına intikal eden tevkifatının bulunması karşısında, dosyadaki belgelere göre, 09.03.1993 tarihi itibari ile 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu ve bu tarih öncesinde de tarımsal faaliyetinin olmadığı anlaşılan davacının, Kurum kayıtlarına geçmiş tevkifatlar ile sigortalı olmak adına tescil iradesinin varlığı dikkate alınarak 22 yaşını doldurduğu 01.02.1990 tarihini takip eden 01.03.1990-31.12.1990 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykrı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç: Hüküm fıkrasının tamamen silinmesi ile yerine;
“1-Davanın kısmen kabulü ile davacı ...’in 22 yaşını doldurduğu 01.02.1990 tarihini takip eden aybaşı olan 01.03.1990 ile 31.12.1990 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, fazla istemin reddine,
2-Davalının harçtan muaf olması sebebiyle peşin yatırılan 48,60 TL harcın kısmen kabule göre hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava nedeniyle yapılan 100 TL tebligat, 12.55 TL müzekkere, masrafı olmak üzere, toplam 112,55 TL’nin kısmen kabule göre 101,25 TL’sinin davalı K..dan tahsiline fazla kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendisini avukatla temsil ettiren davacı lehine AAÜT gereğince 1.500,00 TL Vekâlet Ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kısmen kabule göre avukatla temsil edilen davalı Kurum lehine 1.500,00 TL Vekâlet Ücretinin davacıdan alınarak davalı Kuruma verilmesine” hükmünün yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 28.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.